Bir yandan normalleşmeye başlayacağız, öte yandan pandemi ile mücadeleye aralıksız devam edeceğimiz dillendiriliyor. Bazı illerimizde alarm veren pandemi nedeni ile vaka sayılarındaki artış da endişe veriyor. Tüm uyarılara rağman kalabalıklaşmakta, maske ve mesafeye dikkat etmemekte ısrar eden bir tutum sergiliyoruz.

Bütün bunlar yaşanırken, yeni bir tehlike kapımıza dayandı.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova, pandemiden kurtulmak için toplumun yüzde 70 ve fazlasının bağışıklanması durumunun henüz gerçekleşmediğini hatırlatarak, "Bağışıklanmanın hızlanmaması ya da bağışıklığın verdiği rehavet ve insanların izolasyondan sıkılmasına bağlı olarak birtakım kurallara uyulmaması durumunda 3'üncü dalga kaçınılmaz olarak yakın bir zamanda olabilir" dedi.

Demek ki kurallara uymak, kendimizi ve karşımızdakileri de korumak durumundayız. Her zaman söylendiği gibi maske, mesafe ve hijyen kuralları artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Bazı uzmanlar ise, maske kullanmaktan ancak 2022 yılında kurtulabileceğimizi söylüyor. Daha zamana ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyorlar. "Şurası da unutulmasın artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni hayata kendimizi alıştırmak durumundayız."

Önümüz yaz. Bu aylarda insanlar evde oturmuyor. Ev ziyaretleri, dışarı çıkmalar hızlandı. Rehavete kapılırsak sıkıntı büyüyecek. Bu nedenle bilim insanları uyarı üzerine uyarı yapıyor.

Eğer üçüncü dalga gelirse başa dönebiliriz. Hastalığı ciddiye almak durumundayız. Özellikle Karadeniz kuşağında tehlikenin boyutları giderek genişliyor.

Başta Avrupa olmak üzere, Amerika, Afrika ve bazı Uzakdoğu ülkeleri üçüncü dalga ile sarsıldılar. Mutasyona uğramış virüsün değişik türleri ile de mücadele devam ediyor.

Sağlık Bakanlığı'nın bir hafta arayla yayınladığı vaka tablosuna göre Ordu en büyük sıçramayı yaparak 100 binde 228 ile salgının en yoğun yaşandığı il haline geldi. Ordu'yu, Giresun, Trabzon, Samsun, Tokat, Bolu, Sakarya, Ardahan, Adıyaman, Erzurum takip etti.

Karadeniz Bölgesi'nde görev yapan uzmanlar bölge için en az 2 haftalık tam kapanmanın şart olduğunu ifade ediyorlar.

KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın vakalardaki sıçrayışa dikkat çekip, "Bölgedeki bu durumun devamı veya bunu kırmanın mutlaka bir yolunun bulunması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi olarak en azından 15 günlük tam kapanmayı önermek istiyorum" dedi.

Trabzon Tabip Odası Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi öğretim üyesi Dr. Yaşar Kibar Güven de, "Vaka sayısı yüksek ve diğer illere göre oran yukarıda olan bu 4 ilin arasındaki ilişkiler sınırlandırılmalı, daha kati tedbirler alınması lazım. Gerekirse 'bölgesel karantina' da düşünülebilir" dedi.

İşin sıkıntılı tarafına bakalım:

Aşılama tam kapasite takvime uygun olarak devam ediyor. Uzmanlar aynı hızla aşılamanın devam etmesi halinde bu işin en az 4 ay sürebileceği görüşünde. Eğer aşılamada aksamalar sürerse iş daha da uzayabilir.

Bizi ilgilendiren bir başka konu da şu:

Pandemi nedeni ile lokantalar, kafe ve barlar 4 aydır kapalı. İşyerlerinin çoğu iflas etme noktasına geldi. Açılmalar gecikirse iflaslar da çoğalacak. İşini kaybedenlerin sayısı da artış gösterecek.

Ekonomileri iyi olan ülkeler, kapatılan işyeri sahiplerine parasal destek sağlıyor. Zararları da gideriliyor.

Temennimiz, pandeminin en kısa zaman içinde atlatılması ve ülkemizin düzlüğe çıkmasıdır.

Görebildiğimiz kadarı ile bizde de kısıtlamalar nedeni ile eve kapananların sıkıntıları artıyor. Bir an önce normal hayata dönülmesi çağrıları yapılıyor. Bazı bölgelerde ise kısıtlama uyulmuyor, virüs yayılma hızı gösteriyor. Milletçe bu işin üstesinden gelmek durumundayız.

Yazımızı bir başka uyarı ile noktalayalım:

Aşılanmak "Artık bana virüs bulaşmaz "anlamına gelmiyor.

Uzmanlar sürekli uyarıyor:

"Aşılanmadan sonra da maske, mesafe ve hijyen kurallarına eskisi gibi aynen uymamız gerekiyor. Bana artık bir şey olmaz demeyin. Tehlike henüz geçmiş sayılmaz. Mutasyona uğrayan virüslerden de kendimizi korumamız gerekiyor. Üçüncü dalgaya da dikkat."