ABD’nin Afganistan’dan Ağustos sonuna kadar askerlerine çekecek olması ve Türkiye’nin Kabil Uluslararası Havaalanı’nın güvenliğini devralması konusu, son dönemde Türk- Amerikan ilişkilerinin en önde gelen başlıklarından birini oluşturuyor.

Afganistan’da Taliban giderek güçleniyor. “Artık ülkemizde yabancı asker istemiyoruz” tahditleri geliyor. Bir yandan da ülkeden İran üzerinden Türkiye’ye Afgan göçünden söz ediliyor.

Gerek yurt içi gerekse yurt dışından konu hakkında açıklamalar yapan uzmanların ortak görüşü şu:

“Kabil Havaalanı’nda Türk askerinin görev alması bir risktir. Çünkü Türkiye tek başına böyle bir işe girişirse, bir hedef haline gelecek.”

Kabil Uluslararası Havaalanı'nın güvenliğinin sağlanması konusunda Amerika'yla Türkiye arasında görüşmeler devam ederken, Washington Üniversitesi Jackson Uluslararası Araştırmalar Okulu’ndan Profesör Reşat Kasaba, ‘’Bu Türkiye için riskli bir karar bence çünkü Türkiye'nin komşusu değil. Sınırlar ötesi bir faaliyet olacak Türkiye için. Fakat genel görüş; Türkiye'nin Amerika ile ilişkilerini biraz daha iyileştirmek, geçmişte yaşanan sorunları çözmeye çalışmak istediği ve Kabil Havaalanı’na bir şekilde bir güvenlik unsuru olarak Türk askerini yollamasının da bunun bir parçası olduğu şeklinde. Tabii bunun çok iyi düşünülmesi lazım. Çünkü Türkiye tek başına böyle bir işe girişirse, bir hedef haline gelecek. Taliban için, bunun komşu ülkelerle; Pakistan olsun, Rusya olsun, o ülkelerle yakın bir temas halinde yapılması gerekli. Türk askerlerinin de güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Fakat genel çerçevede Türkiye'nin Amerika ile olan ilişkilerini biraz düzeltmeye çalışmasının bir göstergesi bence’’ değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Kasaba, Kabil Havaalanı’nın korunması başta olmak üzere, Türk- Amerikan ilişkileri konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Kendisini dinleyelim:

“Başkan Joe Biden’ın Ortadoğu'da çok büyük bir kriz olmadığı sürece çok aktif bir rol oynamak istemediğini söyleyen Profesör Kasaba, Amerika’nın bölgede yerel aktörlere yer açtığını, Türkiye ’nin de bu aktörlerden biri olduğunu görmekteyiz. Türk Amerikan ilişkilerinde S- 400 krizinin bir şekilde aşılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin hala ilişkilerinin, çıkarlarının büyük bir kısmı Rusya’dan ziyade Amerika ile olan ilişkilerine bağlı. Biden yönetiminde Türkiye'nin Amerika'yı daha uzaklaştıracak siyaset izleyeceğini sanmıyorum. Amerikan dış politikasının kurumlara bağlı, kurumlar içindeki uzmanlara bağlı, süreçler içinde gelişen ilişkilerle şekilleniyor. Kurumlara bağlı dış politikanın daha sağlıklı bir yaklaşım olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü öbür türlü, çok bilinmeyen, beklenmeyen birtakım olaylar, birden bire kontrolden çıkabiliyor . Trump döneminde Dışişleri'nin, bürokrasinin birçok önemli pozisyonları boş bırakıldı, tayin yapılmadı. Daha sistematik bir yaklaşım görüyoruz şimdi Biden’da, bence bu da olumlu bir gelişme. Amerika şu anda kendi iç sorunlarına odaklanmış vaziyette’’ diyen Kasaba, Dış konularda Çin çok büyük bir odak noktası. Genellikle son birkaç yıldır Türkiye'nin izlediği, özellikle Rusya ile ilişkili politikaları, Suriye'nin kuzeyindeki politikaları, Amerikan Senatosu'nda geleneksel olarak Türkiye'yi destekleyen siyasetçilerin çoğunu biraz Türkiye'den soğuttu. Yani onlar eskiden olduğu gibi böyle bir karara karşı çıkmakta kendilerini çok rahat hissetmediler. O nedenle biraz onun bir sonucu. Fakat sanmıyorum bunun büyük bir kriz olacağını. Türkiye de büyük bir kriz haline getirmedi. O nedenle bu biraz iç politikayla ilgili ve öyle görmek gerekiyor.”

Başkan Joe Biden’ın, eski senatör Jeff Flake’i ABD’nin Ankara Büyükelçiliği görevine aday göstermesi üzerine, Amerika’da büyükelçilerin yaklaşık üçte birinin ABD Başkanı tarafından atandığını dile getiren Reşat Kasaba, bu kişilerin de genelde Dışişleri bürokrasisinin dışından insanlar arasından seçildiğini söyledi. Bu kişilerin bir kısmının gittikleri ülkelerle ilgili tecrübeleri ya da bilgileri olduğu gibi, bir kısmının da Başkanlık kampanyasına bağışta bulunan işadamları olduğuna dikkat çeken Kasaba, ‘’Özellikle Jeff Flake gibi tanınan insanlar böyle bir pozisyona atadıklarında herkesin ilgisini çekiyor ve büyükelçi olarak çalışacakları ülkenin durumu da bir şekilde aniden gündeme geliyor. O bakımdan ilginç. Benim bildiğim kadarıyla son Türkiye büyükelçilerinin hemen hemen hepsi bürokrasinin içinden gelen, tecrübeli insanlardı. İlk defa böyle bir atama var. Sanıyorum Türkiye için, Türkiye'nin Amerikan ilişkileri içinde yeni bir düzeye, daha görülür bir yere gelmesine yardımcı olacak biri. Sanıyorum Biden’ın Trump’tan farklı bir dış politika izlemekteki kararlılığının bir başka göstergesi bu. Flake daha senatörken Trump’a çok sesli bir şekilde muhalefetini ortaya koymuş birisi ve bunu değiştirmedi. Hatta Senato seçimlerine de katılmadı 2018 yılında, o bakımdan hem Biden belki borçlu hissediyor kendisini fakat aynı zamanda da Trump’ın çok iyi bilinen, tanınan bir eleştirmenini de böyle bir yere getirmesi de bence ilginç’’ dedi.