Son günlerde en çok merak edilen konuların başında Türkiye-Amerikan ilişkilerinin seyri ve geleceği geliyor. Biden ve ekibinin sert ve katı tutumuna karşılık Türkiye daha ılımlı adımlar atıyor. Ancak, ilişkiler şu ana kadar beklenen seviyelere taşınamadı.

Konu ile ilgili bazı uzmanların görüşleri var. Bazı toplantı ve panellerde de görüşler dile getiriliyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinin seyri ve beklentiler Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Fakültesi öncülüğünde düzenlenen panelde ele alındı. Panelde söz alan Türkiye uzmanlarının görüşü, ilişkilerin iç siyasi dinamiklerin de etkisiyle “arafta” kaldığı yönünde.

“Türkiye-ABD Gerilimlerini Çözümlemek: Suriye, S-400 ve Ekonomi, Seçimler” başlıklı Zoom üzerinden düzenlenen panelin moderatörlüğünü Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırmaları Fakültesi’nden Yardımcı Doçent Lisel Hintz yaptı.

Türk-Amerikan ilişkilerinin ABD ve Türkiye iç siyasetindeki dinamiklerle birlikte değerlendirildiği panele, ABD Deniz Piyadeleri Üniversitesi’nden Doçent Sinan Ciddi, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Aslı Aydıntaşbaş, Illinois Üniversitesi Siyaset Bilimi’nden Doçent Sibel Oktay, Istanpol Enstitüsü İcra Direktörü Seren Selvin Korkmaz ile Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen katıldı.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Aslı Aydıntaşbaş, Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrini “kavgalı bir çiftin durumuna” benzetti ve şu görüşleri dile getirdi:

“Bana kalırsa Biden yönetimi demokratik gerileme, S-400 gibi sorunlar sebebiyle şu anki Türk hükümetine soğuk davranma fikriyle göreve başladı. Bence altı ay boyunca yapılan bu soğuk muamele bir anlamda işe yaradı. Bunu şu anlamda söylüyorum. Kavga eden bir çiftsiniz ve ayrı yatak odalarında uyumaya karar verirseniz geceleri kavga etmezsiniz. Şu anda böyle bir durumdayız. 2023’teki seçimlere kadar Türkiye’nin dış ilişkilerinde herhangi bir hareketlilik beklemiyorum. Türkiye’deki herkes ve diğer ülkeler Türkiye’de ne olacağını ya da Erdoğan sonrası bir dönemin olup olmayacağını veya durumun aynı kalıp kalmayacağını görmek için bekliyor.”

Illinois Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Doçent Sibel Oktay da Aslı Aydıntaşbaş’ın “kavgalı çift’’ benzetmesinden yola çıkarak Türkiye-ABD ilişkilerini, “Çiftlerin ayrı odalarda uyudukları ama tarafların çift terapisine gitmelerini sağlayacak bir teşvik olmadığı bir durumdayız. Ama ilişkiyi tamamen bitirmek hala her iki taraf için de fazla maliyetli. O nedenle herhangi bir yöne gitmeyen arafta kalmış bir ilişki” sözleriyle değerlendirdi.

İki ülke ilişkilerinde en büyük sorunun hala Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemi olduğunu belirten Sibel Oktay, F-35 programından çıkarılan Ankara’nın F-16 filosunu modernize etme talebine değindi.

Geçtiğimiz günlerde bir grup Kongre üyesinin ve bazı lobi gruplarının ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a mektup yazarak Türkiye ile olası bir F-16 anlaşmasına karşı çıktıklarını hatırlatan Oktay, “Bütün bunlar Biden’ın kendi iç siyaset gündemi açısından önemli. Türkiye bu anlamda çok zor bir konumda. Kongre’nin nasıl bir duruş sergileyeceği çok önemli” dedi.

ABD’de 2022’de yapılacak ara seçimleri de hatırlatan Sibel Oktay, Demokratlar’ın Kongre’nin her iki kanadında çoğunluğu kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu ve bu durumun Başkan Biden üzerindeki baskıyı arttıracağını belirtti.

ABD Deniz Piyadeleri Üniversitesi Güvenlik Araştırmaları’ndan Doçent Sinan Ciddi, ilişkilerin şu anki durumuna ilişkin daha karamsar bir tablo çizdi; Türkiye’nin ABD’nin en önemli 20 öncelik listesinde yer almadığını savundu.

Sinan Ciddi, ABD’nin de aralarında olduğu 10 batılı ülkenin işadamı Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısının ardından yaşanan ve büyümesi son anda önlenen diplomatik krize değindi.

Ciddi, “10 Büyükelçi istenmeyen adam ilan edilmenin eşiğine geldi. Vestfalya Anlaşması imzalandığından bu yana herhangi bir devlet 10 elçiyi birden sınırdışı etme tehdidinde bulundu mu diye bakmak gerekir” diye konuştu.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, Ankara’nın 40 adet F-16 ve 80 adet de modernizasyon kiti talebinin aniden ortaya çıkan bir fikir değil; “iki taraf arasında kapalı kapılar ardında yapılan istişareler sonucu ABD ve Türkiye’nin vardığı ortak bir fikir” olduğu kanısını dile getirdi.

Sinan Ülgen, ABD’de Türkiye ile ilişkilere olumlu bir ivme kazandırmak amacıyla yönetim cephesinde Türkiye’nin bu talebine destek eğilimi olduğunu gözlemlediğini; ancak Biden yönetimi ve Türk hükümeti arasındaki müzakereler sonuç verse bile ABD Kongresi’nin buna yeşil ışık yakıp yapmayacağının belli olmadığını vurguladı.

Türkiye’nin F-16 talebiyle ilgili Kongre onay sürecinin zorlu olacağı öngörüsünde bulunan Sinan Ülgen, talebin olumlu sonuçlanmaması halinde başka alternatif arayışına girebileceği yönünde Türkiye’den gelen açıklamalara atıfta bulunarak, “Biden yönetimi iki açıdan Kongre’yi bu konuda ikna edebileceğine inanıyor. Birincisi F-16 verilmezse o zaman NATO’nun güney kanadında hava gücü caydırıcılığı açısından yetersiz bir ülkeyle karşı karşıya kalınması. İkincisi de Rusya’ya olası açılımların önüne geçmek” dedi.