Afrin’de  bulunan Türk askerlerine bölücü terör örgütü tarafından yapılan saldırı da iki askerimiz şehit oldu. Piyade Uzman Çavuş Gökhan Çakır ve Veteriner Uzman Çavuş Ahmet Akdal adlı kardeşlerimiz yıllardır devam eden alçakça saldırıların son kurbanları oldu.

7 Nisan 2021 tarihinde gerçekleşen saldırı ve iki şehidimiz birilerinin aklından çoktan silindi. Hatta çoğu insan haber televizyonlarda verilirken dinleyip izlemedi bile. Çünkü alıştı. Çünkü yıllardır ‘’şehit’’ haberleri alıyor.  Çünkü nasıl acı çekeceğini bilmiyor.

Bu alçakça saldırının ardından terör örgütünün sosyal medya hesapları saldırı anının görüntülerini yayınladı. Uzaktan çekilmiş görüntülerde tankları karşı kullanılan ilk güdümlü füze askerlerimizin arasında patlıyor. Askerlerimizden yaralanan biri hariç diğerleri dağılarak siperlere giriyor. Çok değil en fazla 15 bilemediniz 20 saniye sonra askerlerimizden biri yaralı arkadaşını kurtarmak için yanına koşuyor. İkinci güdümlü füze biri yaralı; diğeri onu kurtarmaya gelmiş iki kahramanımızı hedef alıyor.

Yaralı arkadaşını kurtarmaya çalışan kahraman askerimiz füzenin geldiğini görünce hiç düşünmeden kendini yaralı arkadaşının üzerine atarak onu kurtarmaya çalışıyor. Ne yazık ki iki askerimiz de kurtulamıyor ve şehit oluyorlar.

Kahramanlığın ne olduğunu, Türk olmanın ne demek olduğunu bu içimizi yakan görüntülerle bir kez daha anlamış olduk. Hiç düşünmeden kendini arkadaşına siper eden o kahraman askerimiz çok ama çok büyük bir savaşı da kazanmış oldu. Yeniden bütün Dünya’ya Türklerin nasıl insanlar olduğunu, onuru ve gururu gösterdi.

Onur kazanılan bir kavramdır. Hayata karşı sınandığınız anlarda yaptığınız seçimlerle kazanılır onur. Arkadaşını kurtarmak için kendi canını hiçe sayarak, hiç düşünmeden yaralı arkadaşının yanına koşan kahraman; roketin geldiğini görünce gövdesini siper ederek bizlere çok büyük bir zafer armağan etti.

Keşke olanağım olsa ve o görüntüleri günlerce televizyonlarda yayınlayabilsem.

Vatan sevgisi, iyilik, dürüstlük, ahlak gibi kavramlar çocuklara öğretilerek kazandırılan kavramlardır. Bunları bizler ve bizim çocuklarımız hem okulda hem de içinde yaşadığımız toplumda öğreniriz. Toplumsal yapı ve değerler tıpkı değişmez kalıtımsal özellikler gibi yeni nesillere aktarılır. Bizleri biz yapan binlerce yıldır atalarımızın bizlere aktardığı kültürdür.

Bir toplumu yıkmanın en kolay yolu sahip olduğu ‘’kültürü’’ parçalamak ve insanları o kültüre yabancılaştırmaktır.

Şehit olan kardeşimiz bizlere büyük bir onur kazandırdı. Büyük bir zafer armağan etti. Nasıl insanlar olduğumuzu, nasıl bir kültürün içinde yoğrulduğumuzu ‘’ölerek’’ bizlere yeniden gösterdi. Sadece bizlere değil bütün dünyaya gösterdi.

Başka bir ordunun, ülkenin askeri  bu fedakarlığı yapmış olsaydı o ülkede şimdi yer yerinden oynuyordu. Sokaklarda, evinin önünde kalabalıklar minnet duygusuyla ağlıyordu. Çoktan bütün dünyaya ‘’biz şöyle kahramanız, böyle cesuruz, ne yaparsanız yapın bizi yenemezsiniz ‘’ algısı yayılmaya başlamıştı. Film çalışmaları için senaryolar yazılmıştı bile.

Bu kahramanlık gibi kahramanlıklar millet olmanın, ulus olmanın yapı taşıdır. Ancak büyük özveriler bizi bir arada tutar, kültürümüzü devam ettirir.

Kahraman iki askerimizin ne memleketlerinden söz ettim ne de kökenlerinden. Bunların hiçbir önemi yok. Bu kardeşlerimiz Türk, Laz, Çerkez, Kürt olabilir ama önemi yok. Önemli olan aynı kültürün, ortak bir tarihin içinde nefes almak yani aynı ulustan olabilmek.

Bizleri ölüme ve acıya alıştırdılar. Şehit haberleri artık içimizde yangınlar başlatmıyor. Bırakın yangını üzerinde konuşulmuyor bile. Muhtemeldir ki ordu ve devlet içinde sıradanlaşmış bir durumdur bu ve her şehit için rutin olarak bir yazı, berat ve aileye verilen madalya vardır. Son yaşadığımız durum ise çok farklı. Kahramanlık var, onur var, gurur var, binlerce yıl boyunca çocuklarımıza anlatılacak bir destan var.

Buradan devletime seslenmiş olayım; bu iki kahramanımızı ve geride kalan ailelerini en yüksek dereceden madalyalarla onurlandırın. Onlar binlerce yıldır kahramanlıklarla var olabilmiş bir halkı yeniden yaşamlarını vererek onurlandırdı.

Şimdi sıra bizde.