Piyasada fiyatlar uçtu. Aşırı fiyat artışlarını dizginlemekle sorumlu olanlar yine suçlu arayışına girdi ve hallere baskın düzenlendi.

Bir dönem de hatırlarsınız; fiyat artışından sorumlu görülen patates ve soğan depoları basılmıştı.

Olmaz ama hadi sebze meyve fiyatlarını hal baskınıyla çözdünüz, diğer tüketim ürünlerinin fiyatlarını nasıl düşüreceksiniz?

Ya konut fiyatları ve kiralar… Hal baskınıyla onlar da mı fiyat indirecek!

Piyasada herkesin bildiği basit bir kural var; arz az olursa yani üretilen mal yeterli olmazsa fiyat artar, arz çok olursa fiyatlar ister istemez düşer…

Temel kural, hiç kimse maliyetinin altında yani zararına bir fiyata satış yapmaz…

Ülkemizin temel sorunu, arz talepten çok üretim maliyetlerinin aşırı artmasıdır…

Çimento fiyatlarının yüzde 200, demir fiyatlarının yüzde 100 artığı söyleniyor, arsa dahil diğer inşaat malzemeleri de aynı oranda artmış…

Konut fiyatları nasıl düşecek, Kızılay hayrına konut mu yapacak?

Konut fiyatları aşırı artınca kiraların yükselmesi normal değil mi?

Ülkemiz maalesef yolgeçen hanı olduğundan, Suriyelisinden Afganlısına, Afrikalısından Çinlisine kadar gelmeyen kalmadı…

Aşırı talep yüzünden kira fiyatları daha da arttı; kiraları düşürmek için ev sahiplerine de mi baskın yapılacak?

Hep haberler yapılır, tarlada domates 2 liraya alıcı bulamıyor, nasıl olur da marketlerde 7-8 liraya satılıyor? Aracılar fiyatı uçuruyor deniyor.

Bilindiği gibi kamyonlar zorunlu olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsünü ve bağlantı yollarını kullanıyor.

Bir kamyonun köprüden geçiş ücreti 213,50 TL, dönüşte de aynı parayı ödüyor. İstanbul’da sadece köprüden geçiş ve dönüşü 427 TL tutuyor… Geldiği yere göre en az 2-3 katı kadar da bağlantı yollarına ücret ödeniyor…

Kamyonun mazotu, şoföre, sair giderlerini düşünce sadece nakliyesi dünyanın parasını tutuyor.

Elektriğe, suya, doğalgaza, gübreye, araba fiyatlarına, vergi ve sair giderlere ne kadar zam geldiğini bilmeyen yok.

Her şey bu kadar pahalı olunca, hale nasıl ucuz sebze meyve gelecek?

Tabii ki, bu işi suiistimal edenler, havadan para kazananlar, fakir fukaranın parasını gasp edenler de vardır…

Ancak asıl büyük sıkıntı girdi ve üretim maliyetlerinin aşırı şekilde artmasıdır.

Sebze meyve fiyatları hallerin yüzünden arttığın varsayalım; elektriğin, doğalgazın, simidin, ekmeğin, sütün fiyatını da mı hal esnafı artırdı…

Halkın gözünü boyayacak basit tedbirlerle bir yere varılamaz.

Maliyetler azalmadığı sürece fiyatlar düşmez…

Hal baskınları devam ettiği, tedbir alınmadığı sürece düşmeyi bırakın her geçen gün daha da artacak…

*****

Hastaneden kaçanlar

Geçmiş yıllarda, personelin bir ihmali sonucu akıl hastanesindeki bütün deliler kaçar, şehrin cadde ve sokaklarına dağılırlar. 423 deli hastaneden kaçmıştır. Hastane çalışanları panikler; başhekime koşup “Doktor bey ne yapalım?” diye sorarlar.

O zamanın ünlü doktoru da hastanenin başhekimidir. Başhekim; hastane çalışanlarına “Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin” der.

Başhekim önde birkaç personeli arkasında kara trencilik oynayarak bütün şehri “çuf çuf” nidalarıyla dolaşırlar.

Başhekimin planı tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. Lokomotif, yani başhekim yönünü hastaneye çevirince tüm kaçan deliler geri dönmüş olur.

Sorun çözüldüğü için hastane personeli ve doktorlar, trencilik oynayıp hastaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur.

Ancak esas sorun akşam yoklama yapıldığı zaman ortaya çıkar; hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir!

*****             

TEBESSÜM

Falcı

Temel ile Dursun ortaktır ve işleri her geçen gün kötüye gitmektedir. Bir gün arkadaşları Cemal’i görünce dert yanarlar.

Cemal de işlerinin ne zaman düzeleceğini falcı bilir, diye numarasını verip randevu almalarını söyler. Temel, Cemal’e sorar:

- Falcıya gitmeden neden randevu alıyoruz ki, zaten geleceğimizi bilmez mi?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız çoğu insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyor.                                   

Mark Twain