Spor, toplumların göz ardı edemeyeceği, kesintiye uğratamayacağı ve vazgeçemeyeceği evrensel, bütünleştirici bir aktivite olarak günümüz dünyasının bir gerçeğidir. Günümüzde gelişmiş toplumlar sporu kültür ve yaşam biçimi olarak algılamakta, okul öncesi dönemde spor kültürünü oluşturmak adına çalışmalar yapmaktadır.

Çocuk gelişimi uzmanları insan beyninin en hızlı algılama döneminin erken çocukluk dönemi olduğunu, sonraki yıllarda gelişimin daha yavaşladığını söylüyor. Okul öncesi bilimsel temelli verilen eğitimin getirisinin, uzun vadede 1’e 7 oranında olduğu konunun uzmanları tarafından ortaya konuluyor.

Bu bağlamda; Okul öncesi çocuk gelişimi, spor kültürünün yaygınlaşması ve kalıcılaşmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Bilimsel temelli erken çocukluk döneminde spor eğitiminin sağlanması, sportif gelişim ve spor kültürünün oluşması bakımından önem arz etmektedir.

Türk sporu yarışmacı özelliğini her geç gün kaybediyor. Futbol, Basketbol gibi en popüler branşlarda geçmişte elde ettiğimiz başarılara hasret kaldık. Özellikle Futbolda baharı göremeden takımlarımız Avrupa’ya veda ediyor. Olimpik ve amatör sporlarda maalesef her geçen gün geriye gidiyoruz. Modern stadyumlar, spor salonları yapıyoruz ancak amatör branşlarda hala alt yapı ve tesisleşme sorunlarımız devam ediyor.

Sporda performansa yönelik olumlu sonuçlar almak için yeni yöntem ve planlamalar yapılması gerekiyor. Bunun için gerekli bütçe ve zaman yönetimi yapılarak, inovatif gelişimlerin önü açılmalıdır.

Olimpik, amatör ve profesyonel sporlarda performansı en yüksek seviyeye getirebilmek için rekabeti arttırabilecek, yetkinlik ve yetenek gelişimine sahip olmalıyız. Bu bağlamda; öncelikle doğru bir spor yönetimi anlayışını benimsenmeliyiz. Özellikle amatör spor branşlarında altyapı ve tesisleşme sorununu çözüp, spor kültürü ve felsefesine sahip olmak adına inovatif fikirler geliştirmeliyiz. Bu bağlamda; okul öncesinden başlayarak bilimsel temelli spor eğitiminin sağlanması ve bu eğitimin kalite standartlarında yapılması önemlidir.

Sporda kalite yönetim sistemi

Türk sporunu kalite yönetim sistemi standartlarında yönetebiliriz. Dünyada farklı sektörlerde uygulanan kalite yönetim sistemi ve toplam kalite yönetimi gibi yönetim sistemlerini sporda da uygulayabiliriz. Kalite yönetim sistemi; bir ürün ya da hizmetin müşteriye sürekli olarak müşterinin beklentisini karşılayacak şekilde üretilmesini sağlayan sistemdir. Yani bir markanın ürettiği ürünü sürekli olarak aynı kalitede üretmesini sağlayan bir yönetim sistemini sporda da uygulayabiliriz.

Okul öncesinde çocuklarımıza verilecek spor eğitimini kalite yönetim sistemi mantığı çerçevesinde “ Yaptığını yaz, yazdığını uygula “ prensibiyle standartlaştırabilirsek, sporda başarıyı sürekli hale getirebiliriz.

Yönetim sistemlerinde izlenebilirlik önemlidir. Sporcu gelişiminin kayıt altına alınması ve izlenebilirliğinin sağlanması gerekir. Sporcuların gelişim sürecinin takibi kişiye bağımlı kalmamalı bir kurum hafızası oluşmalıdır.

Bu bağlamda; sporcunun gelişimi onu yetiştiren antrenörün inisiyatifine bırakılmamalıdır. Çünkü sporcunun gelişimi o antrenörün bilgisi kadar olacaktır. Kişilere bağımlı bir eğitim düzeninden kurumsal hafıza oluşturma sistemine geçmemiz uluslararası başarı sağlayacak sporcular yetiştirmemizin önünü açacaktır.

Türk sporunda bir inovasyon sürecine girilmelidir. Türk gençlerinin uluslararası alanda spor kültürü ve felsefesini benimsemiş ülke vatandaşları ile aynı şartlara sahip olması ve aynı düzeyde eğitim alabilmesinin şartlarını oluşturmalıyız.