Uzayda hayat olduğunu sizlere yüzde yüz garanti ediyorum.

Evrende yalnız mıyız? Bizden başka canlılar yaşıyor mu? Ufo diye adlandırdığımız gök cisimleri bizi ziyaret ediyor mu? Yıllardır;  bazen kendimize, bazen birilerine sorduğumuz bu soruları çoğaltmak mümkün. 

Son dönemde bazı ülkeler gizli tuttuğu Ufo dosyalarını veya görüntülerini açıkladı. Biz insanlar da bu dosyaların gerçekliği konusunda tartışmalara şahit olduk. Devletler, hükümetler öyle çok bilgiyi saklamış veya çarpıtmış ki artık gerçeklik kavramımız da sallanmaya başlamış.

Yıllardır ‘’ tatlı kaçıklar ‘’ olarak gördüğümüz Ufo takipçileri açıklanan son görüntüler ve dosyalarla bir parça rahatladı sanırım.

Ben sizlere bir soru sorayım.   Bir vidaya veya çiviye ihtiyacınız var ve önünüzde de üç adet kutu duruyor; bu kutuların birinin içinde çeşitli boylarda yirmi adet vida ve çivi var, diğer kutuda elli son kutuda ise yüz adet vida ve çivi bulunmakta; sizce aradığınız parçayı en yüksek olasılıkla hangi kutuda bulursunuz? Tabi ki içinde yüz parça materyal olan kutuda bulma olasılığınız çok yüksektir.

Üzerinde yaşadığımız dünyanın içinde yer aldığı galaksi de üç yüz milyar yıldıza sahip. ÜÇ YÜZ MİLYAR. Rakamla yazacak olursak 300.000.000.000! Sadece yıldızlardan söz ediyoruz; diğer gök cisimleri, gezegenler, uydular  dahil değil bu rakamın içine. Olasılık bu kadar artarsa yaşam olması şansı da o oranda artar. Ve bizler sonsuzluğun içindeyiz. Tamamlanmamış algı kapasitemizle sonsuzluğu hayal etmek bizlere zor geldiğinden sonsuzluğun dibini görmeye, bulmaya çalışıyoruz.

Algı kapasitemiz fiziksel yapımızla sınırlı olduğu için başka bir formda yaşamı düşünmek bizleri zorluyor. İzlediğimiz filmler,  diziler de başka bir algı oluşturuyor aklımızın içinde.

Dünya tarihi savaşlar tarihidir ve savaş hiç bitmemiştir. Barış dediğimiz sürecin içinde de gizli bir savaş devam etmektedir. Tıpkı yaz sonlarında kurudu sandığımız derelerin toprağın altından akmaya devam etmesi gibi.

İnsanlar ve devletler güç ile yaşar ve ayakta kalır. ‘’Devlet’’ dediğimiz mekanizma ileride karşılaşacağı zorluklarla ve savaşlarla mücadele etmek için güç biriktirir. Bu gücü bilgi, zenginlik ve kültür oluşturur. Dünyaya evrenden ya da içinde bulunduğumuz galaksiden bir ziyaret olmuş ve temas sağlanmışsa bunu gerçekleştiren ülke buradan elde edeceği bilgiyi güce dönüştürmek için saklı tutacaktır. Hiçbir insan ya da devlet kendisinde kaldığı sürece güce dönüşecek bilgiyi açıklamaz.

Bu gün sahip olduğumuz teknolojinin yüzde sekseninden fazlası savaş için geliştirilmiştir. Savaş demeyip ‘’güç ihtiyacı’’ için dersek sanırım daha iyi anlaşılır. Osmanlı imparatorluğunun kontrol ettiği ticaret yollarına karşı yeni yollar arayışı okyanusları aşmak için büyük gemi ihtiyacını tetiklemiş ve bu durumda gemi üretimi üzerinden sanayi devrimini hazırlamıştır.

Konumuza geri dönecek olursak; elimizde ne olduğu tam anlaşılmayan bazı uçan cisimlerin bozuk ve kalitesiz görüntüleri var. ABD savunma bakanlığının son dönemde yayınladığı ‘’UFO’’ görüntüleri de bu türde görüntülerdir. İşin özü Pentagon açıklama yaparak açıklama yapmama durumuna ‘’açıklayan’’ bilgileri yayınladı. Emin olun birçok ülkede var bu türde bilgiler ve gizleniyor.

Sadece güç amaçlı değil bu gizlilik; evrende bizim dışımızda yaşamın olduğu açıklanır veya kanıtlanırsa insanların ilk sorgulayacağı kavram Tanrı ve din kavramlarıdır. Üzerinde durduğunuz kavramlardan biri altınızdan çekilirse sisteminiz çöker.

Uzayda hayat var. Biz varız. Üzerinde yaşadığımız gezen Samanyolu galaksisisin içinde. Yani uzaydayız ve uzayda yaşam olduğunun kendimize kanıtlarıyız.

Belki de bizi bunaltan bu sorunlardan kurtulmak için istiyoruz uzayda yaşam olmasını. Ya kaçıp gidelim buralardan ya da uzaylılar gelsin ve tüm sorunları çözsün isteği bu.