Sofya'yla çıkan DOST krizi

Abone Ol


İkinci turda Bulgaristan Cumhurbaşkanı seçilen Rumen Radev, Ocak ayında görevi devraldıktan iki gün sonra bir kanun hükmünde kararname yayınlayarak parlamentoyu feshetmiş, 26 Mart'ta seçimlerin yapılmasını kararlaştırmıştı. Cumhurbaşkanı Radev, yayımladığı diğer bir kararnamede de ülkeyi erken seçime hazırlayacak geçici teknokratlar hükümetinin başbakanı olarak Prof. Ognyan Gercikov'u atadığını duyurmuştu.
Bulgaristan'da da, tüm Avrupa'da olduğu gibi bir ırkçı parti var. Ama "Türk düşmanlığı" Bulgar siyasetinin diğer partilerinde de "değişmez argüman" olduğu için ırkçı parti ATAKA'nın oyları ciddi boyutlara ulaşmadı. Ama ATAKA'nın tahrikleri, sürekli olarak Türkleri de, "Türk partisi" olarak bilinen Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ile işbirliğine yönelen partileri de tehdit altında tuttu.

* * *

Bulgaristan'da Todor Jivkov'un Türklerin isimlerinin zorla değiştirerek Bulgarlaştırdığı dönemin ardından, Doğu Bloku'nun yıkılmasıyla demokrasiye (!) geçildi. Adı demokrasi olsa da, yeni dönemin partileri eski Komünist Parti'nin kalıntılarından oluştu. Bulgaristan nüfusunda yüzde 8'den fazla oranı bulunan Türkler de parti kurdu 1990'lı yıllarda. Bulgaristan istihbaratı ile bağlantısı yıllar sonra ortaya çıkan Ahmet Doğan'ın liderliğindeki Hak ve Özgürlükler Hareketi, Türkiye'de de büyük heyecan uyandırdı. Adı "Türk partisi" olduğu için duyguları okşuyor, partinin üzerine büyük umutlar besleniyordu.

Bulgaristan'ın kuruluşundan bu yana baskı altında tutulan, özellikle rejimin şiddetini artırdığı dönemlerde "asimilasyon"a dönük zulümler yaşayan Türkler, "Bizim de hakkımızı savunacak bir partimiz var" diyerek, HÖH'e dört elle sarıldı.

HÖH'ün yönetim kadrosunun, Bulgar istihbaratının (DS) Türkler arasında devşirdiği özel yetiştirilmiş ajanlar olduğu, açıklanan "istihbarat arşivleri"nde yer almasına rağmen, Ahmet Doğan ve arkadaşlarına destek yıllarca azalmadı. HÖH, üçüncü parti olarak kilit role kavuştu. Ama hiç bir zaman Türkler HÖH'ten umduğunu bulamadı.

* * *

Türkiye'ye zorunlu göçle gelenler için kurulmuş bir derneğe danışmanlık yaptığımız yıllarda, HÖH'ün bir proje parti olduğunu ısrarla vurguladık.

O dönem de karşımıza Balkanlar'da çok iyi örgütlenmiş bir FETÖ ağı çıktı. Bulgaristan'da Türkiye ve Türkler adına hareket eden hangi dinamik varsa, hepsi FETÖ'nün hizmetindeydi. Kumarhaneler Kralı olarak bilinen Suudi Özkan'ın otellerinde gününü gün eden, hatta Bulgaristan'da "gayri meşru" çocuk sahibi olmuş "etkili ve yetkili" güçler çıktı karşımıza. Her zamanki gibi "kara koyun" ilan edilme pahasına ulaştığımız arşiv belgelerini aylık bir gazetede yayınlıyor, o gazeteyi de FETÖ ve Bulgar istihbaratının engellerini aşabildiğimiz kadar Bulgaristan'a ulaştırıyorduk. "Hain" diyenler bile oldu ama sonunda haklı çıktık.

* * *

Bulgaristan'da Türklerin farklı bir siyasi formülle gücünü artırması ve önce uluslararası antlaşmalardan doğan haklarına kavuşmasını istiyorduk. Bulgaristan'la Osmanlı arasında imzalanan Neuilly Barış Antlaşması yanında, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan ve Lozan'daki azınlık haklarına da atıf yapan Ankara Antlaşması, Türklere bugün Avrupa Birliği'nin sağladığından daha fazla haklar veriyordu çünkü. Ama ne HÖH gündeme getiriyordu bunu, ne kendi gündemine kilitlenmiş FETÖ, ne de Türkiye...

Çaldığımız kapılar duvar oldu, haykırdığımız kulaklar sağır oldu, herkes işini HÖH'le tuttu ve olan yine Bulgaristan'daki Türk azınlığa oldu.

AB'ye girişle birlikte, Türk gençleri Portekiz, İspanya gibi ülkelere savruldu. Bazıları Fransa banliyölerinde zor şartlar altında çalışarak hayatlarını kazanmanın peşine düştü. Halbuki, yeni neslin tarihi ve kültürel değerlerini bilerek yetişmesi ve ekonomik olarak da güç elde etmesi için uygulanabilecek güzel projelerimiz vardı. Olmadı, oldurulmadı...

* * *

Gelelim, bugünkü tabloya...
HÖH'ten bir grup ayrılarak Hürriyet ve Şeref Halk Partisi adında bir parti kurdu. Sandıkta silindi gitti. Ardından Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar kelimelerinin Bulgarca ilk harflerinin birleşimi olan DOST partisi kuruldu ve HÖH'den kopan diğer ekiple ittifak yaparak seçime giriyor.

Bulgaristan yönetimi, DOST partisini Türkiye'nin kurdurduğunu savunuyor. Bazı Türk siyasetçilerinin açık açık DOST partisine oy istemesini de buna delil olarak göstererek "Türkiye içişlerimize karışıyor" diyerek tepki gösteriyor Sofya yönetimi. Büyükelçisini geri çekti Bulgar devleti. DOST partisi de, Türkler gibi ırkçıların hedefinde.
Yıllar önce bizi elinin tersiyle itenler, bu seçimde ciddi bir sınav verecek. Türklerin içinde yer almadığı bir hükümet formülü üretecek parlamento, en kötü senaryo olacak. Göreceğiz...