Bir dönem üzerine çok gizemli senaryoların bina edildiği Bilderberg toplantısı bu yıl ABD'de yapıldı. "Kravatsızlar" toplantısı olarak bilinen Bilderberg buluşmalarında, katılımcılar özel olarak seçiliyor ve bu toplantılarda not tutulmuyor, sonrasında içeride konuşulanlar orada kalıyor. Türkiye'de Bilderberg için birçok efsane üretilmiştir. En çok da "sağ kalemler" ballandıra ballandıra, işi İllimunati'ye kadar götürüp, çok heyecanlı senaryolar anlattığı için hep ilgi çekti bizde Bilderberg toplantıları.

Bilderberg'le ilgili en fazla yazıyı Fehmi Koru'nun yazdığını hatırlıyorum. Taha Kıvanç maslahıyla hem Zaman'da, hem Yenişafak'ta bir kitabı dolduracak kadar Bilderberg yazısı vardır herhalde Fehmi Koru'nun. "Bilderberg'e katılanın yıldızı parlıyor" tezini bir dönem ısrarla savunmuştu Fehmi Koru. Ama bu tez çökeli çok oldu. Herkes için geçerli değil en azından.

Türkiye'den son dönemde Bilderberg'e gazeteci olarak katılan Fehmi Koru ve Cengiz Çandar şu anda "işsiz".

AK Parti iktidarı döneminde neredeyse toplantılara her yıl davet edilen ve katılan Ali Babacan, sıradan bir milletvekili. Ne ekonomi yönetiminde söz sahibi, ne parti yönetiminde...

Demek ki, herkesin yıldızı parlamıyormuş Bilderberg'e katılınca.

* * *

Bu yıl Virginia-ABD'de 1-4 Haziran arasında yapılan Bilderberg'e Türkiye'den 4 kişi katıldı. İlk kez Rahmi Koç'un 1994'te davet edilmesinin ardından, en sık Bilderberg'e giden iş dünyası temsilcisi Koç'lar oldu, ardından Şarık Tara geliyor. Koç Holding'ten bu yıl toplantıya Ömer Koç ve Levent Çakıroğlu davet edildi. Ekonomist Sinan Ülgen, Bilderberg'i düzenleyen komitenin dikkatini çekerek davet edilenlerden. İki de gazeteci vardı davetliler arasında. Hürriyet'in Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel ve Mustafa Akyol... Mustafa Akyol listede "Wellesley College'nin Özgürlük Projesinde yer alan bir ılımlı" olarak tanımlanmış. Tercüme hatası yapmış olabilirim diye Mustafa Akyol'un adının karşısına yazılanı birebir aktarayım: Auteur d'Islam Without Extremes, chercheur au Freedom Project du Wellesley College...

Toplantının gündemi hayli yoğundu ama henüz toplantıda neler konuşulduğuna dair kulis bilgisi dahi sızmış değil. Bilderberg'i iyi gözlemleyen yabancı kalemlerin ittifak ettiği öngörü şöyleydi toplantıdan önce: "Halen Beyaz Saray'ı ABD derin devleti ve Birleşik Krallık ile karşı karşıya getiren savaş dikkate alındığında, bu seminerin bir tarafta Trump yönetiminin üyeleri, diğer tarafta ise İslamcı terörün etkenleri arasında ilk kez sert tartışmalara tanık olması bekleniyor."

Toplantıya "İslamcılık yanlıları" olarak adlandırılan tarafta ABD adına John Brenan (eski CIA Başkanı) ve onun eski astları Avril Haines ve David Cohen (terörizmin finansmanı) alanlarında konuşmak üzere katıldı.

* * *

Şu anda Türkiye'yi de kıskaca alan Ortadoğu'daki süreç, Henry Kissinger'in başında bulunduğu yapının yani "üst akıl" denilen grubun koordinasyonunda yürürken, Bilderberg'de konuşulanlar çok da önemli değil. Ama yabana da atamayız. Çünkü, Bilderberg, ABD ile İngiltere'nin "uzlaşma komitesi" gibi çalışmak üzere CIA ve MI6 tarafından 1954 yılında Atlantik İttifakı'nı (NATO) desteklemek için kuruldu. O yüzden, nerede yapılırsa yapılsın, toplantıların koruma işini NATO üstlenir.

Bilderberg'in diğer ülkelere dönük misyonu da vardı elbette. Sivil topluma 'kızıl tehlike' Sovyetler karşısında duyarlılık kazandırmak için ekonomik ve medyatik dünyanın tanınmış şahsiyetlerini, askeri ve siyasi sorumlularla buluşturuyordu.

Sovyet bloğu dağıldıktan sonra İslâm dünyasına dönük olarak çalışmaya başladı Bilderberg'in o dinamiği...

* * *

1979'da Baden'de (Almanya) yapılan toplantıda Bernard Lewis katılımcılar karşısında Müslüman Kardeşler'in Afganistan'daki komünist hükümete karşı üstlendiği rolü ortaya koymuştur. İngiliz-İsrail-ABD'li İslam bilimci Lewis o dönem "Özgürlük Savaşı"nın bütün Orta Asya'ya yayılmasını önermişti.

2008'deki toplantıda, yani savaşın Irak dışına yayılmasından iki buçuk yıl önce Besma Kodmani ve Volker Perthes, Ortadoğu'ya hakim olma yolunda Müslüman Kardeşler'i desteklemenin önemini anlatmışlardı Bilderberg katılımcılarına. İhvan'ın Batı nezdinde "ılımlılaştırılmasının" ve İran ile Suriye'nin "aşırıcı" egemenliğinin ortaya çıkardığı aykırılığın altını çizerek.

Volker Perthes daha sonra, Lübnan Büyükelçiliği'nin ardından Suriye'nin topyekun ve kayıtsız şartsız teslimi için önemli görevler üstlenen Jeffrey Feltman'ın danışmanı oldu. Besma Kodmani ise ne ilginçtir ki, Suriye muhalefetinin sözcüsü olarak çıktı yıllar sonra karşımıza.

İlginç değil mi?

Virginia'da geçtiğimiz günlerde yapılan toplantıyla ilgili elime ulaşan kaba bilgileri gözden geçirince, Bilderberg'in "yeni bir İslamcılık" üzerine kafa yorduğunu fark ettiğimi söyleyebilirim şimdilik...