Sel özellikle Doğu Karadeniz’in değişmeyen, değiştirilmek istenmeyen kaderi oldu.

Yıllardır kurulmuş saat gibi ilkbaharın sonlarında veya yaz ortalarında aşırı yağışlar felakete yol açıyor, kimi zaman maalesef can kaybı da oluyor…

Doğu Karadeniz’in özellikle aşırı yağmur alan Rize, Artvin ve Trabzon illerinde, yağışlar sebebiyle derelerin taştığını ve zaman zaman heyelan olduğunu bilmeyen kalmadı…

Çok değil, bayramdan bir hafta önce Rize’de yine sel olmuş, 6 kişi hayatını kaybetmiş, iki kişi de kaybolmuştu…

Bir hafta sonra bayramda yine Rize ve Artvin’i sel vurdu.

Özellikle Arhavi, sular altında kaldı dersek abartı olmaz…

Her yerde hasar vardı. Köy yolları kapandı, yaylalara ulaşım kesildi. Çok insan yaylalarda mahsur kaldı…

Yıllardır aynı haberler veriliyor, aynı dram yaşanıyor ama sonuç yine değişmiyor.

Eskiden hem teknolojik, hem ekonomik imkan yoktu, çare bulmak zordu…

Teknolojinin ve imkanların bu kadar geliştiği günümüzde hâlâ Doğu Karadeniz’in selle boğuşması akıl alır gibi değil.

Sellerdeki hasarların çoğunluğu ilçe merkezlerinde oluyor. Köylerde ise yolların kapanması, yer yer heyelan olması gibi daha küçük sıkıntılar yaşanıyor…

Son Arhavi örneğinde olduğu gibi dereler taşınca şehri su basıyor…

Dere kenarlarında sele karşı tedbir alınmamış, dere üstünde yapılan köprüler aşırı yağışlar düşünülerek inşa edilmemiş…

Daha birkaç yıl önce Ordu’da şehirlerarası yolda derenin üzerindeki köprüyü sel götürmüştü.

Özellikle Rize’de aynı dereler üzerinde yıllar önce yapılan taş köprüler var. Hepsi yerinde duruyor, hiçbiri etkilenmedi, selden zarar görmedi. Ama taş köprülerin yerine yapılan köprüler selden zarar görüyor, yıkılıyor.

Eski yapılan taş köprüler selden zarar görmezken, şimdi yapılan köprülerin sellerde yerle bir olması akıl işi midir?

“Kaderdir, sabredin, sel doğal afettir” nutukları bir çözüm değildir.

Şurası kesin ki, birileri işini iyi yapmıyor.

Plansız, programsız ve ne yazık ki çoğu zaman doğa katledilerek yapılan HES’lerle derelerin canı okundu.

Yıllardır HES yapılmasına rağmen derelerde sellere karşı hiçbir tedbir alınmadı.

Özellikle sahil kesiminde her şey plansız programsız yapıldı.

Her sel sonrası üç beş bakan geliyor, bol bol nutuk atıyorlar…

Ankara’ya gidince her şeyi unutuyorlar…

Yerel yöneticiler küçük hesaplar peşinde koşmaktan bu acil soruna bir çare üretemiyor.

Sonuç aynı…

Hep Karadeniz’i sel alıyor….

*****

Allah’a emanet

Köyü sel basar. O sırada imam camide, cemaate vaaz vermektedir. Sel haberini alan köylüler kaçar; sadece imam, Allah’ın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.

Kısa bir süre sonra, sular camiye ulaşır; imam, minareye kadar çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak, o, “Allah beni korur” diyerek, tekneye binmez.

Sular daha da yükselir. İmam ikinci kata tırmanır. Bir tekne daha gelir ama, gene imam, Allah’ın kendisine yardımcı olacağını belirterek, o tekneye de binmeyi reddeder.

Sular yükseldikçe yükselir, imam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. Helikopterden halat merdiven sarkıtılır. İmam, helikoptere de binmez.

Ve tabii sonunda boğularak ölür.

Hikaye bu ya… Ahiretin kapısında kendisini melekler karşılar. İmam, hayal kırıklığını belli eder: “Ben hayatımı hep ibadet ederek geçirdim, insanlara iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel basınca, herkes kaçtı ben camiyi terk etmedim. Çünkü Allah’ın beni kurtaracağına inanıyordum. Ama görüyorsunuz şimdi buradayım.”

Tam o sırada bir ses duyulur: “Sana iki tekne, bir helikopter gönderdim, binmedin. Daha ne yapayım?”

*****                 

TEBESSÜM

Başarılı erkek

Eskiden Karadeniz’in erkekleri köy ve kasabalarda genelde önden giderler, hanımları da birkaç adım geriden onları takip ederdi. Rize’ye giden bir gazeteci önden giden adamı görünce dayanamaz durdurarak sorar:

- Beyefendi, sana demokrasi ve hak adına bir soru soracağım.

- Buyur sor?

- Şu geriden gelen teyze hanımınız mı?

- Evet, ne olmuş?

- Demokrasi ve hak adına sen bu vaziyetten utanmıyor musun? Sen önde hanımın arkada.

- Niye utanayım ki? Her başarılı erkeğin arkasında bir hanım yok mudur?

- Var!

- Ben de başarılı bir erkeğim!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Bir aptalı, itaat ettiği zincirlerden kurtarmak zordur.

Voltaire