Bu vatanın en önemli değerleri, varlıkları özelleştirme ayaklarıyla birilerine peşkeş çekildi, birçoğu da üç kuruşa yabancılara satıldı.

Türk Telekom’dan Petkim’e, Tank Palet Fabrikasından şeker fabrikalarına kadar her şey satıldı. Yetmedi, sahiller, limanlar satıldı.

Hızını alamadılar en önemli arazileri, arsaları, konutları sattılar.

Satılmadık ne kaldı derken, şaka gibi diyeceğim ama maalesef değil, utanılacak şekilde Türk vatandaşlığı satıldı, satılıyor…

5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda, Türk vatandaşlığına kabul edilme şartları belirlendi. 11. maddesinde Türkiye’ye sanayi tesisleri getiren veya bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal, sportif, kültürel, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülenlerin Cumhurbaşkanı kararıyla Türk vatandaşlığına kabul edileceği düzenlendi.

Bu madde suiistimal edilerek Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte değişiklik yapıldı ve Türk vatandaşlığı çok acıdır ki adeta satılığa çıkarıldı.

Yönetmeliğin 20. maddesine göre 250 bin dolarlık taşınmaz satın alanlar, 3 yıl satmamayı taahhüt ederse Türk vatandaşlığını kazanacak.

50 kişilik istihdam sağlayan yabancılar da Türk vatandaşı yapılacak.

500 bin dolarlık dövizi üç yıl bankada tutarsa veya 500 bin dolarlık devlet tahvili alıp üç yıl satmazsa veya 500 bin dolarlık fon alırsa yine Türk vatandaşlığını cebine koyacak.

Bu yetmemiş olacak ki, 13 Mayıs 2022 tarihinde yeni bir ekleme yapıldı ve 3 yıl süreyle 500 bin dolarlık bireysel emeklilik fonu alanlar da bu haktan yararlanabilecek.

Bu kadar ucuz vatandaşlık olmaz demişler herhalde ki, 13 Mayıs’ta 250 bin dolarlık taşınmaz sınırı 1 ay sonra yürürlüğe girecek şekilde 400 bin dolara çıkarıldı.

Piyasayı kızıştırmak için olacak sanırım 250 bin dolara Türk vatandaşlığı kapabilmek için bir ay daha süre tanındı!

Ayıp demek bile yetersiz kalıyor.

Vaktiyle 70 sente muhtaç hale gelmiştik, seçim meydanlarında bunun çok eleştirisi yapıldı. Ancak hiçbir dönemde Türk vatandaşlığı satılığa çıkarılmadı.

Rakamın 250 bin dolar veya 400 bin dolar olmasının bir önemi yok…

Üç beş yüz bin dolar ülkeye girecek diye vatandaşlık satışa çıkarılır mı?

Daha da hazin tarafı bu para hazineye girmiyor; doları bankaya yatıracak, 3 yıl boyunca faizini cebine koyacak, üç yıl sonra hem parasını faiziyle alacak hem de Türk vatandaşlığını…

Türk vatandaşlığı bu kadar mı ucuz! Hiç mi vicdanınız sızlamıyor…

Bu vatan toprakları milyonlarca şehidin kanıyla sulandı…

Yeni geldiğinde Çanakkale’de destan yazdık diye yüksek perdeden nutuk atılıyor.

Çanakkale’de şehit olan henüz bıyığı bile bitmemiş 15’lik gençlerin yüzüne mahşerde nasıl bakacaksınız?

Ne hazindir ki, toplum olarak sus pus olduk; bu garabete sesini çıkaran bile yok. Tepki veren üç beş kişi de sesini duyuramıyor…

Milliyetçiliği kimseye kaptırmak istemeyen ve sadece kendi tekelinde görenler…

Türk vatandaşlığının onuru yerlerde…

Hangi ülkede yaşıyorsunuz, olup bitenin farkında mısınız?

*****

Çoğunluk hep haklı mı?

Ünlü filozof Sokrates, talebeleriyle sohbet etmektedir. Bir talebesi Sokrates’e sorar:

- Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, 51 kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa 49 kişinin kararına uymak mı? Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.

Bunun üzerine Sokrates, her zaman olduğu gibi, soru cevap yöntemini kullanarak talebeye sorar:

- Bize söyler misin; bilge olmak mı daha zordur, yoksa cahil olmak mı daha zordur?

- Elbette ve hiç şüphesiz, bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için, çok okumak, araştırmak ve yorulmak gerekirken, cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.

- Peki o halde bize yine söyler misin; toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?

- Elbette ve hiç şüphesiz ki, cahil insanların sayısı fazla olur.

- Peki, bize söyler misin; bir gemide 100 yolcu bulunsa, geminin nerde, nasıl, hangi yönde yelken açması gerektiğini, kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o 100 yolcu mu?

- Eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.

- Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes, her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı. Her iş ehline verilmeli...

- Pek tabi olması gereken budur.

- Peki, o halde, bize yine söyler misin; kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden,
sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı, bilgelerden hep daha çok olur.

*****                 

TEBESSÜM

Kaçış

Bir gece delilerden biri arkadaşına der ki:

- Felâket, bu gece dışarı çıkamayacağız dostum.

Öbürü hayretle sorar:

- Niye, yoksa anahtarları mı kaybettin?

- Hayır, kapıcı bu akşam kapıyı kilitlemeyi unutmuş.

- Düşündüğün şeye bak, bu gece de duvardan atlayıp gideriz.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki; paran bittiğinde, şerefin de bitmesin.

Nicanor Parra