Rastlantıya bakınız ki, türkülerde sevgilinin renklerle vasfı konulu bir bildiri hazırlığı için türkülerimizi taramaktaydım. Erzurum’dan iki türkü aldım: “Sarı kız dediğin bir ince kızdır” ve “Sarı kızın ayağında kundura”, Giresun türküsü Sarı kızın ayağında yemeni” diyordu. Niğde’den “Sarı kızın saçları”, Nazilli’den “Sarıkız, Baba Aydın’a vardın mı” gibi türküleri not alırken, Malatya’da meslektaşım, gönül dostum Kemal Deniz’in yeni bir kitabının yayınlanmış olduğunu gördüm Şiirlerinden oluşan kitabın adı Sarıkız’dı. Önce biraz garipsedim. Ağırbaşlı, saygın, özü sözü belli, adı ise müsemma kemal sahibi olan kardeşime şiir yazdıracak ve kitabına adını verdirecek Sarıkız kimdi? Merak ettim. Çok geçmeden kitaba kavuştum kavuşmasına da siz bendeki utancı bir görün. Halbuki, Kemal Deniz’in biyografisini gözümün önüne getirseydim, onun 1954 yılında Malatya'nın Hekimhan ilçesinin Sarıkız köyünde doğduğunu bilecek, onu sarışın bir cinsi latifle ilişkilendirme düşüncesine kapılmayacaktım.
Sarıkız kitabından ve Hakimhan’a 10 kilametre uzaklıktaki Sarıkız köyüne, yeni şekliyle mahallesine adını veren Sarıkız’ın efsanesinden söz etmeden önce, birkaç cümle Kemal Deniz’den söz edeyim:
Öğretmenlik, yöneticilik, dershanecilik yaptı. 70‘li yılların başında basın camiasına muhabirlikle adım attı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları, şiirleri yayınlandı. Çeşitli konulardı on altı kitabı çıktı. Halen Malatya'da günlük olarak yayımlanan Malatya Hakimiyet Gazetesi'nin imtiyaz sahibi. Sürekli Basın Kartı taşıyor. Malatya Gazeteciler Cemiyeti’nin ikinci başkanlığını yapmakta.
Kitap içeriğinde, köyüne adını veren efsaneyi ve köyünü anlatan destanlarının dışında 130’u aşkın şiir yer alıyor. Şiiri, ikisi beyit esaslı, bir uzun soluklu destanı serbest ölçülü, diğerleri hece vezniyle yazılmış dörtlüklerden oluşuyor. İçlerinde tekrarlanan dizelerde beşli bentlere yapılandırılan şiiriler de bulunuyor.
Güzel, arı duru bir Türkçe, muhtevaları tutarlı, uyakları, ayakları sağlam, akıcı ve ahenkçe zengin şiirleri içinde hemen her temada yazılmış şiir bulmanız mümkün.
Kitaptan gelişi güzel bir şiir aktardıktan sonra devam edelim:
BİR'DE YOK OLMAK
Yaradan'ı sevdi Hallac-ı Mansur,
Ben oldum Nesimi, sen de dârı kur.
İster as, ister yüz, ister okla vur,
Gönül senin, beden senin, yar senin.
Yunus âşık oldu, cümle cihane,
Ben düştüm yollara, oldum divane.
Aha karşındayım; öldür, bana ne!
Gönül senin, beden senin, kar senin.
Bezm sözlülerini, gel de buluştur,
Bence sevmek, 'Bir' de tam yok oluştur.
Sevda ateşini, çabuk tutuştur.
Gönül senin, beden senin, har senin.
Kemal Deniz’in şiirlerinin özünde ebetteki en has haliyle aşk, özlem, doğa, zamaneye eleştiri, geçmişe özlem ve gidişatın durum saptamaları var. Ama tasavvufi derinliklerin en rahat anlaşılır ve hiçbir ters etkiye yol açmayacak ölçülerde aktarımlarını bulabilirsiniz. Yukarıdaki şiirde de gördüğünüz gibi Hallac-ı Mansur’a, Nesimi’ye, Yunus’a telmihlerle türlü çağrışımları ruh dünyanıza indirirsiniz. Bunlar ancak bilgi ve kültür birikimi ile sağlanacak nitelikler olsa gerekir.
Kitabın başında yazdığı “Söz Başı” yazısında edebi yazı türlerini tanımlarken, şiirde olması gerekenleri şöyle özetliyor: “Şiirin beni, bizi anlatmasını isterim. Buram buram ana,bacı, yar kokmalı; beni bana anlatmalı şiir, anamın ak sütü gibi helal ve akıcı. O vakit huzur bulurum, rahatlarım.”
Kemal Deniz’in Sarıkız’da yer alan şiirlerinin bütünü bizatihi yukarıda yer alan tanımın aynada yansımasından başka bir şey değil.
Kitabın son bölümünde yukarıda sözünü ettiğim gibi Sarıkız efsanesinin, anlatıların, sembol haline gelmiş kitabın kapağında da resmi bulunan sarıkız çeşmesinin manzum anlatımını buluyoruz. Kemal Deniz’in başka yerde yayınlanmış bir yazısından yararlanıp birkaç cümle ile köyüne adını veren Sarıkız’dan söz edeyim:
Sarıkız köyünün bulunduğu yerde oturan sarı saçlı, mavi gözlü güzel bir kız vardı. Kendi kabilesinden bir genç ile nişanlandı. İki nişanlı birbirlerini çok sevmişlerdi. Düğünleri yapılmadan ansızın delikanlı öldü. Sarıkız acıya dayanamadı. Çünkü nişanlısını çok sevmekteydi. Bir daha evlenmemek için kendi kendine söz verdi. Çeyizini, altınını ve akçesini toplayıp, köyün ortasında taş bir çeşme yaptırdı. Bu çeşmenin suyu bol, tatlı ve soğuktu. İki oluktan su akar, orta kısmında bulunan üçgen biçimli gözden daha çok su gelirdi. Çeşmenin oluklarına sığmayan su yanlardan taşardı. Çeşmenin iki yanındaki duvarında Sarıkız’ı sembolize etmesi için birer adet taştan kadın göğsü yapılmıştı. Çeşmenin üst orta bölümündeki kitabesi halen duruyor ve H. 1171 tarihi okunuyor. Bu tarih aşağı yukarı 1750 yıllarına isabet etmektedir ki, köyün tarihinin daha öncelere gittiğini söyleyebiliriz.
Kemal Deniz’in şiirlerini içeren Sarıkız, Ritim Plus yayınları arasında yer aldı. Edinmek isteyenler, info@ritimyayinlari.com adresine yazabilirler.