'Sanatçı Ülkesini Himaye Etmelidir'

Abone Ol


Bağdat'ta doğup, İstanbul'a yerleşip, iki yakın coğrafyanın, ortak kültürünü, hüner sahibi olduğu, bir çok sanat dalı ile yurtiçi ve yurtdışında sanatseverler ile paylaşan, Souadad Al-Sigab Kandemir  bu haftaki konuğumuz. Köklü bir aileye mensup ve diplomat bir ailenin çocuğu olarak, Bağdat'ta doğan, babasının görevi nedeni ile bir çok ülkede çocukluk ve gençlik yıllarını yaşayan sanatçı, savaşın dramını ve ailesinden verdiği bir kayıp ile çok daha yakından hissetmiş. Babasının İstanbul'a Irak Başkonsolosu olarak atanması ile aslında hayatında çok önemli bir döneme de başlamış. Bu şehirde, sanatı eğitim olarak akademik alana taşımış, sanatını geliştirmiş ve bu arada İstanbuıl'da, bir Türk ile evlenerek,  bir yuva kurmuş.  'Bağdat'ta doğdum, büyüdüm ama İstanbul ve Türkiye benim için, vazgeçilmez bir dostluklar kurduğum, kültürüne, sanatına hayran olduğum bir ülke' diyerek, her zaman Ortadoğu ile Türk sanatını harmanlayarak, dünyaya sunmayı amaçladığını söylüyor.

Bağdat'ta başlayan hayatınız, İstanbul'a ve sonra da, sanat ile dünyaya yelken açtınız. Bu süreci anlatır mısınız?

Bağdat'ta doğdum. Diplomat olan babamın görevi nedeniyle ilk, orta ve lise öğrenimimi Bağdat başta olmak üzere Paris, Havana, Viyana ve Tunus'da tamamladım. Örf adet ve özel eğitimlerin yanı sıra diplomatik eğitimlerden geçirilerek büyüdük. Pek çok ülkede yaşadık. Bir savaş kadını olduğumu hiçbir zaman unutmadım. Savaşlar hayatımızın en güzel yıllarında yer aldı. Nedeni bilinmeyen ve pek çok kayıplar verdiğimiz savaşların olduğu bir dünyada çocukluğumuzu yaşadık.  Çocukluğumdan beri tarihe, kültüre ve sanata ayrı bir önem duyardım. Yedi yaşındayken Fransa'da, tarihi eserler ile buluşmam, içimdeki sanat çanlarımın çalmasına neden oldu. Mezopotamya gibi, dev bir medeniyetin içinde doğup, sanata ve kültüre kayıtsız kalmak imkansız.  Ailemin üzerimdeki etkisi ise eğitim ve insan olmak konusunda oldu.  İstanbul'daki hayatım aslında, babamın 1986 senesinde, Irak'ın  İstanbul Başkonsolosluğu'na atanmasıyla başladı.  Mimar Sinan Üniversitesi  (M.S.Ü) Geleneksel Türk Sanatları Çini, Halı ve Eski Kumaş Onarımları Bölümü'nden lisans derecesiyle mezun oldum.  LCC'den moda ve tasarım, yine St. Petersburg'daki değerli hocalardan, özel yağlı boya derslerinin yanı sıra teknolojiyi de takip ederek photoshop ve freehand programları üzerine de eğitim aldım. Caddebostan'da bulunan Atölye Sanat Evi'nde altı yıl boyunca, geleneksel sanatlar ve ahşap restorasyon bölümünde dersler verdim.  M. S. Ü. Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nde Çini üzerine yüksek lisans tezimi verdim ve şu anda aynı bölümde, Çini Onarımları üzerine doktora yapıyorum.

GENÇLERİN ÖNÜ AÇILMALI, TEŞVİK EDİLMELİ

Sanatın yaşaması ve yaygınlaşması için sanatçılara düşen görev ve sorumluklar nelerdir?

Rahmetli  Sıtkı Usta'dan (Kütahyalı Çini Ustası Sıtkı Olçar) Allah razı olsun. Allah ona, bin  kere rahmet eylesin. Bana sergi açma cesareti veren, beni teşvik eden o oldu. Eserlerimi ilk gördüğü zaman İstanbul'da, 'Bu eserler çok güzel ve sergilenmesi ve sanatseverlerin bunları mutlaka görmesi lazım' dedi. Daha sonra müze yetkilileri ile görüşerek, sergi açmam noktasında hem önümü açtı hem de destek verdi. Bu genç bir sanatçı için çok önemli bir konu. Gençsiniz, tecrübesisiniz ve bir Usta sizi sahipleniyor, destek veriyor, teşvik ediyor, önünüzü açıyor. Bu özellikle Türk İslam Sanatları ile ilgili sanatkarların, hocaların, sanata bakış açısını, sanatkar  ve öğrenci yetirme açısından,  çok daha fazla  dikkat etmeleri ve önemsemeleri gerektiğini düşünüyorum.  Aslında bu sadece sanat alanında değil, her alanındaki insanların bu hassasiyette olunması gerekir. Bu el ele olmakla, destek vermek ile ancak zorluklar aşılabilir ve başarıya ulaşılır.

SANAT, İNSANLAR ARASINDA SEVGİ VE UYUMU GELİŞTİRİR

Kültür ve sanat kişi ve topluma neler kazandırabilir?

Sanat, edebiyat, müzik ve diğer kültür ve sanat dalları insan ve toplum için, vazgeçilmez olmalı. Ve devlet, milletine, toplumuna, insanlarına, insani özellikleri, duyguları, güzel bakmayı, güzel görmeyi, güzel düşünmeyi kazandıracak olan, dolayısıyla da toplum içinde, sevginin, dostluğun, arkadaşlığın, hoşgörünün artması ve daha yaşanılır bir toplum haline gelmesine sebep olacaktır. Bu ihmal edilmiş bir konu ama her şeye rağmen de geç kalınmış değildir. Bu hat sanatı için de, tezhip için de, minyatür için de, şiir için de, musıki için de böyle. O zaman sizde duygu, düşünce daha pozitif oluyor ve bu yaygınlaşıyor. Daha güzel sanat eserleri ortaya çıkıyor ve bu sanatın güzelliği ile insanın iç dünyasındaki güzellikler, hayatta insan ile buluştuğu zaman, o ülkede huzur, adalet ve yaşanır bir hayat meydana gelir. Bizde bir atasözü var 'Bir anneyi yetiştirirsen, bir milleti yetiştirirsin' ama Türkiye'de bugün bu böyle mi?  baktığımız zaman, içler acısı. Neden televizyonlarımızda değerlerimiz ve aile yapımızı koruyacak, yaşatılacak şekilde kaliteli, eğitici, bilgilendirici sanat, edebiyat ve müzik programları yeterince yok? Bunları hep düşünmek ve sorgulamak ama çözüm de üretmek zorundayız.

SANATÇI, YAŞADIĞI ÜLKE VE TOPLUMUN, DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKMALI

Sanatçının, ülkesi ve topluma karşı ilgi ve duyarlılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sanatçı, yaşadığı toplumu temsil etmesi gerekiyor. Benim düşünceme göre, her zaman ülkesini himaye etmeli, yani ülkesine sahip çıkmalı, korumalı. Hayatta her insan bir görev için gelir bana göre. Hiçbir insan bu aleme boş, hiçbir şey yapmadan gelsin, yaşasın ve gitsin diye geldiğini düşünmüyorum. Mutlaka sen yaratıldın ise, o halde burada bir görevin var burada. Ben bu ülkede yaşıyorsam ve ben bir sanatçı isem, hem ülkemde hem de yurtdışında ülkemi, doğduğum, büyüdüğüm ülke ve coğrafyanın Mezopatamya'nın, Ortadoğu'nun ve Türk kültürünü, en iyi şekilde temsil etmek zorundayım. Ama bugünkü bakış açısı ile. Geleneği, tarihi bilerek ama bugünün bakışışını yansıtmak benim görevim, benim sorumluluğum olmalı bu. Özellikle yurtdışına gittiğimiz zaman, orada o gittiğiniz ülkenin kültürünü, sanatını onlara sergilemenin bir manası yok. Elbette o ülke kültür ve sanatını da bileceğiz. Ama biz kendi ülkemizin sanatını, orada sergilemeli ve kültürel tanıtım yapmalıyız.  Her yönüyle son derece zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Tabuları yıkıp, ana köküne bağlı kalarak farklı bir tarz meydana getirmek gerekiyor. Sanatı, özgün düşünce ve Ortadoğu sanatına çağdaş bir şekilde taşımak gerektiğine inanıyorum. Soyut İslam, sanatın kendisidir.  Bu manada da, geleneksel sanatta çağdaş bir marka üretmek ve bunu uluslararası platforma taşımayı amaçlıyorum.

NEDEN BİR HAT MÜZEMİZ, EBRU, MİNYATÜR, ÇİNİ MÜZEMİZ YOK?

Bir Ebru Müzesi var mı, bir Hat Müzesi var mı, Tezhip, minyatür, Çini müzesi var mı? Hayır.  Peki neden?  Özellikle bu çağın yaşayan sanatkarlarının yaptığı eserlerin sergilendiği bir müze var mı, yok. Peki bu asırda yaşayan insanlar neler yaptı? Hangi eserleri ortaya koydular? Bu tarz müzeler açıldığı zaman, kıymetli hocaların ve kıymetli öğrencilerinin eserleri sergilenecek, devlet bu eserleri satın alacak, teşvik edecek, daha güzel, daha kaliteli eserler ortaya konuşabilmesi için ve de bu sanatçıların eserlerinin, sanatseverlerle, toplum ile paylaşılabilmesi, sanata bakışın gelişebilmesi, sanatın yaygınlaşabilmesi için, bu olmalı ve devlet, bakanlıklar bu konuya daha fazla duyarlılık göstermeli... Bir sanatçı, bir anne ve bu ülkede uzun yıllardır yaşayan bir insan olarak,  savaş yaşamış ve görmüş bir insan olarak, bu cennet gibi ülkeye sahip çıkılsın, birlik ve beraber olunsun, sevgi ve dostluk içinde, sanatın ve bu ülkenin güzellikleri ile yaşansın diyorum....

SOUADAD AL-SİGRAB KANDEMİR KİMDİR?

1968 senesinde Bağdat'ta doğdu. Diplomat bir aileden gelen sanatçı, ilk, orta ve lise öğrenimini Bağdat, Paris, Havana, Viyana ve Tunus'ta tamamladı. 1985 yılında İstanbul'a geldi ve 1986 yılında girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Çini ve Halı bölümünden 1992 yılında lisans mezunu oldu. Şimdiye kadar yurt içinde ve dışında pek çok sergi açtı. 2008 senesinin sonlarına doğru dünyada bir ilki gerçekleştirerek, kariyerinin en muhteşem çıkışlarından birini gerçekleştirdi. Sanatçı İslam sanatından yola çıkarak, ürettiği mücevherler  "Words and Domes" (Kelimeler ve kubbeler) koleksiyonu önce  Burj Al Arab Oteli'nde düzenlenen  Quintessentially'de büyük başarı kazandı. Sanatçı 2010 senesinin sonlarına doğru,  Bahreyn Kraliyet ailelerinin himayelerinde düzenlenen dünyanın Mücevher Oskarı olarak kabul edilen The Premier Middele East Jewellery & Pens Awards yarışmasında iki eserinin de,  iki dalda ödüle layık görülmesi ülkemizin tanıtımı içinde büyük gurur oldu. Tuval üzerine yağlı boya tablolar, mücevherler, halı ve çini tasarımlarının yanısıra farklı tasarım çalışmalarında uygarlığın temellerinin atıldığı Mezopotamyanın merkezi'nde doğup büyüdüğü ülkenin toprağın kokusu ile okuyup yaşadığı güzel Türkiye'nin tarihini harmanladığı eserlerinde hedeflediği nokta geleneksel sanata çağdaş bir yorum getirmek... Yağlıboya tabloları ve tasarımlarından oluşan muhteşem koleksiyonun büyük bir bölümü yurt dışında Christies ve Harrolds'un yanısıra kraliyet aileleri ve körfez ülkeleri, yurdumuzun seçkin isimlerine ait koleksiyonlarda yer almaktadır... Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği, Irak, ve BAE Plastik Sanatçılar Derneği'ne üye olan Souadad Kandemir, kısa bir süre önce Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Eski Çini Onarımları programında Yüksek lisans programında "Çini Buhurdanlar" uygulama tezini başarıyla bitirip aynı üniversitede Çini bölümünde doktora yapmaktadır...

SANATÇININ SERGİ VE ÖDÜLLERİ:       

Sergiler:  2001 Caddebostan Atölye Sanat Evi Küsav Sanat Fuarı Karma Sergi. 2006 Dubai Domotex Halı Fuarı Turkuaz Carpet by Souadad Kandemir. 2006 İbrahim Paşa Sarayı Türk İslam Eserleri Müzesi ''Hoşgörü''sergisi. 2007.  Shangay Domotex Halı Fuarı Turkuaz Carpet by Souadad Kandemir.  2007 Dolmabahçe Sarayı '' Kubbe" sergisi. 2007 İ.B.B.Taksim Sanat Galerisi '' Sevgiye Yöneliş''Sergisi

2007 Uluslar arası UNESCO tarafından Rumi yılı ilan edilmesiyle özel sergi

2007 İTKİB Halı Yarışması Jüri Üyesi.  2007 Hannover Domotex Halı Fuarı Turkuaz Carpet by Souadad Kandemir.  2007 İTKİB Halı Yarışması Jüri Üyesi. 2008 Hannover Domotex Halı Fuarı Turkuaz Carpet by Souadad Kandemir. 2008 Lütfi Kırdar Sergi Salonu Drum etkinliği gecesi Resim Sergisi.  2008 Toprak Sanat Galerisi Princess Hotel Bodrum ''Uçuşan Harfler'' Sergisi.  2008 The Marmara Oteli Bodrum Karma Sergi. 2008 İTKİB Halı Yarışması Jüri Üyesi.  2008 Milyoner Fuarı CNR '' Words & Dome''by Souadad Kandemir koleksiyonu.  2009 Dubai Burj Al Arab Hotel Quıntessentially event Jewellery Show.  2010 Sofa Art Hamak Hotel /Bodrum ''Dokunuş'' Yağlıboya ve mücevher sergisi.  2011 İstanbul Forum, dünyanın ilk ve tek buz müzesi Magic Ice'da "Allah ve Muhammed" isimli kufi tarzda yazılı eseri.  2012 İstanbul Askeri Müze "Heritage" yağlıboya resim sergisi.  2012 İstanbul Kültür Bakanlığı Galata Mevlevihane Müzesi "Rumi" yağlıboya resim sergisi.  2014- Sharjah Kaligrafi Müzesi - Birleşik Arap Emirlikleri Kaligrafi Müzesi Yağlıboya ve Buhurdan sergisi Birleşik Arap Emirliklerinden sanatçılarının katılımı ile.. 2014- Sharjah Kaligrafi Müzesi- Birleşik Arap Emirlikleri Geleneksel Türk Sanatlarımızdan Seramik ve Çini üzerine konferans.  2015- New York Art Expo- New Yort Artisan Galeri ve ISIS Sclupture işbirliği ile yağlıboya resim sergisi. 2015- Bodrum- ISIS Galeri yağlıboya resim sergisi . 2015- Roma Küratör Paolo Levi Piazza Del Popolo Galeri Atların Raksı yağlıboya resim sergisi.  Ödüller:  2010 Bahreyn The Premier Middle East Jewellery & Pens Awards yarışmasında en iyi oriental tasarım ödülü.  2010

Bahreyn The Premier Middele East Jewellery & Pens Awards yarışmasında en yenilikçi tasarım ödülü.