Bir Anneler Günü daha geride kaldı.

“Tam kapanma” dedikleri ama nasıl oluyorsa herkesin sokakta olduğu salgın günlerinde daha bir hüzünlü geçtiği söylenebilir.

Gerçi konuşmak için bir mikrofon bulanlar veya klavyenin başına geçenler anneler için en veciz sözleri döktürdü…

Sanırsınız ki annelere bir cennet yaratılmış, biz onları mutlu etmek için hazır bekleyen emir kullarıyız…

Söylenen sözlerde azıcık samimiyet olsa dünya sadece anneler için değil, emin olun hepimiz için cennet gibi olurdu…

Hiç düşündünüz mü, anne sevgisi niçin tartışılmaz?

Annem beni seviyor mu? diye niçin sorgulamayız da annelerimizin bizi ölümüne sevdiğinden her şeyden daha çok eminiz.

Cevabı çok basit; samimiyettir.

Anneler; samimi, dürüst ve hiçbir karşılık beklemeden sever…

Sadece insanlara mahsus değil, tüm canlılarda anneler öyledir…

Yavrulamak için önce yuva yapan, yuvasındaki yavrusuna gagasıyla yiyecek taşıyıp besleyen anne kuşun samimiyeti sorgulanabilir mi…

Avladığı avı yavrusuna taşıyan ve önce onun doymasını bekleyen aslanın anne sevgisinden kim şüphe duyabilir…

Annelerin karşılıksız sevgisini, samimiyetini ve dürüstlüğünü tüm topluma yayabilirsek dünya gerçekten cennet olur…

Toplum, hatta insanlık olarak samimiyeti ve dürüstlüğü kaybettik…

Ramazan boyunca her iftar ve sahurda neredeyse her televizyon kanalında hocalar çıkıyor, konuşuyor, anlatıyor…

Hiçbiri etkili olmuyor, çünkü birçoğu samimi değil…

Anlattıkları ayrı, yaşadıkları çok ayrı…

Üç beş bin liralık elbise giyerler, en lüks otomobile binerler, en şatafatlı hayatı yaşarlar; Hz. Peygamberimizin (SAV) bir hırka ile hayatını sürdürdüğünü anlatırlar…

Hz. Ömer’in adaletinden bahsederler, özel işini yaparken hazinenin mumunu kullanmadığını gözyaşlarıyla anlatırlar… Adaletsizlik karşısında susar, zulme uğrayanları görmezden gelir; kamudan ihale almak için her türlü yola başvururlar…

Kibir, gösteriş, riyadan geçilmiyor…

Annelerin samimiyetini, dürüstlüğünü ve sevgisini bıraktık…

İnsanlığın asgari değerlerini umursamıyoruz, yok saydık…

Annelere bile şiddet uygular, döver, öldürür olduk…

Maalesef her şeyimiz sosyal medyadaki hayallerde ve sözde kalıyor…

*****

Anne kalbi

Delikanlı, katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti. Ancak kız, korkunç bir şart ileri sürerek:

- Senin sevgini ölçmek istiyorum, dedi. Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin.

Delikanlı tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti. Annesi, belki de durumu fark ettiği için oğluna fazla direnmedi ve çocuk, annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.

Delikanlı, kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken, ayağı bir taşa takıldı. Kendisi bir tarafa, mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı. Canının acısından, ağzından ister istemez “Ah anacığım!” sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hâlâ soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi:

- Canım yavrum, bir yerin acıdı mı?

(Cüneyt Suavi’nin Hayatın İçinden adlı kitabından)

 *****                

TEBESSÜM

Ekmek

Evdeki televizyon arızalanmıştı. Tamirci televizyonun kapağını açınca arkasında bir sürü ekmek kırıntıları bulur. Kimin yaptığı hemen anlaşılır; evin 4 yaşındaki yaramaz kızı…

Genelde böyle bir durumda herkes öfkelenir. Fakat anne öyle yapmamış, çocuğuyla konuşmayı denemiş ve gerçeği öğrenince hüngür hüngür ağlamaya başlamış.

Çocuk ekranda Afrika'daki aç çocukları gördükçe mutfaktan ekmek alıp televizyonun açık bulduğu tek yerinden arkasındaki ızgaralardan içeriye atıyormuş.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Annelerde kırık kalpleri yapıştıran, sihirli bir tutkal vardır.

Jackson Brown