Göz Vakfı Bayrampaşa Göz Hastanesi'nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mitat Altuğ, "Alerjik vakaların atışında polen, güneş ışınları ve havuzlardaki klorun etkisi oldukça fazla. Ayrıca kedi, köpek ve kuş gibi hayvanların tüy dökme mevsimi de daha çok yaz aylarına denk geldiği için göz için ciddi anlamda olumsuz etkisi olmaktadır. Alerjik konjonktivitin başlıca bulgularını gözlerde kızarıklık, kaşıntı, sulanma ve ışık hassasiyeti olarak sayabiliriz. Mevsimsel alerjik konjonktivit mayıs ve temmuz aylarında çayır otu ve bitki polenlerine bağlı olarak gözün reaksiyon göstermesidir. Polenlerden kaynaklandığı için diğer sistemik bulgularda eşlik edebilir. Aksırma, öksürme ve nefes darlığı gibi sorunlarla da karşılaşabiliriz. Genel olarak çocuk yaş grubunda daha fazla rastlamaktayız" diye konuştu.

Vernal konjonktivit denilen tablonun ise daha ağır bir durum olduğunu belirten Op. Dr. Altuğ, "Göz kapaklarında  ve gözümüzün saydam tabakasında da tutulum olabilir. Genel olarak bulgular 10 yaşından itibaren ortaya çıkmaktadır. Erkek çocuklarda ise dört kat daha fazla görülmekte. 20 yaşından sonra alerjik konjonktivitin gitgide azaldığı bilinen bir durum. Vernel konjonktivit genellikle sıcak ve kuru iklimlerde olduğu için ülkemizde Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde daha sık rastlamaktayız. Saat 11.00 ile 16.00 arası güneşin dik olarak geldiği vakitte dışarı çıkmayı çok fazla tavsiye etmiyoruz. Polenlerin yayılım saatlerinde de hassasiyeti olanları uyarıyoruz" ifadelerini kullandı.

Mutlaka dışarı çıkılması gerekiyorsa koruyucu güneş gözlükleri ve siperlikli şapka takılması gerektiğini söyleyen Op. Dr. Altuğ, sözlerine şöyle devam etti:

"İç ortamlarda kaldığımız zamanlarda pencereleri mümkün olduğunca kapalı tutmalıyız. Havalandırma yerine polen filtresi olan klimalardan faydalanmalıyız. Arabayla seyahat esnasında camları kapamayı tavsiye ediyoruz. Soğuk kompres uygulamalıyız. Suni gözyaşı uygulanması gözümüze gelen polenleri uzaklaştırmak açısından faydalı olmaktadır. Mümkünse bu dönemlerde kontak lens kullanımına ara vermek gerekiyor."

Genetik yatkınlık dışında çevresel faktörlerinde etkili olduğunu kaydeden Op. Dr. Altuğ, sözlerini şöyle noktaladı:

"Hem anne hem de babalarında alerjik bulgular olan insanlarda yüzde 60 civarında alerjik göz bulguları ortaya çıkmaktadır. Alerjik göz rahatsızlığı olan kişileri atopik (genetik yatkınlık) olarak tanımlıyoruz. Bu kişilerde göz alerjisi dışında astım gibi başka rahatsızlıklarda ortaya çıkmaktadır. Hastalık ilerleyici ve tekrarlayıcı formata büründüğünde gözümüzün saydam tabakasını etkileyerek kalıcı görme kayıplarına neden olmaktadır."