Anadolu Mitolojisinde Cide

Klasik Anadolu Mitolojide günümüz Kastamonu kıyılarının Cide sınırları önem taşır. Ve bu kıyıların öyküleri, bu mitolojinin yaratımında yani en başına giden örgülerle doludur… Cide kıyılarının klasik mitolojide geçtiği en erken örnek aynı zamanda Batı Edebiyatı’nın ilk örneği de sayılan Homeros’un İlyada Destanı ile olur. Yunanistan’dan gelen Akhalar ile Anadolu’nun yerli bir krallığı ve halkı olan Troyalılar arasında geçen savaşı anlatan eser, Klasik Mitolojinin Hesiodos’un Thegonia (Tanrıların Doğuşu) eseri ilk birlikte, en erken ve kurucu yapıtı olarak kabul edilir. Çünkü, İlyada’da sadece savaş anlatılmaz; tanrılar ve onların özellikleri, kahramanlar ve soyları, halklar ve kökenleri ile bir çok olaya atıf da bulunur.

İlyada’da, Cide kıyıları ve tüm bölgede antik çağa isim vermiş olan Paphlagonlar’dan şu şekilde bahsedilir: “Erkek yürekli Pylaimenes komuta eder. Paphlagonialılara gelmişler yaban katırlarıyla ünlü Enetlerin yurdundan Kytoros’ta, Sesamos’ta otururlar, Parthenos Irmağı çevresinde kurmuşlardır ünlü saraylarını. Kentleri Kromna, Aigialos, Yüksek Erythinoi’dur.” Homeros’un MÖ: 8-7. yüzyılda yaşadığı kabul edilmekte ve İlyada’nın da bu zaman diliminde oluşmaya başladığı öne sürülmektedir. Ancak İlyada’da geçen olaylar ise, tarihsel kayıtlara göre MÖ: 12. yüzyıla kadar geri gitmekte. Yani destan aslında halkın ortak belleğinde kalmış olan olayların yaklaşık 500 yıl geriye giden öyküsüdür. Bu satırlarda geçen Pylaimenes Paphlagon önderi olarak Enetlerin kralı, ki bu isim MÖ: 1. yüzyıla yani yaklaşık bin yıl boyunca, bu halkın liderlerinin en sık kullandığı isim olacaktır. Satırlardaki Kytoros günümüzde, Gideros Koyu çevresi, Aigialos ise, Cide sahilinin olduğu kesimdir. Bu isimlerin sayılması, Karadeniz kıyılarının MÖ: 12. yüzyılda tanınmaya başladığının ve bu noktada Gideros ve Aigialos’un aslında ne kadar da geriye giden yerleşimler olduğunu göstermektedir.

Bu destanın devamında başka bir Antikçağ eseri ile Antik Cidelilerin, Roma’nın kuruluş öyküsünde de bir şekilde yer alışlarını mitoloji içinde görmekteyiz. Homeros Paphlagonları, Cide yöresinden gelip, Troyalıların yanında yer alan Enet kabilesini tanıttıktan sonra, eserinin devamında; Paphlagonlarla ilgili olarak daha dramatik sahnelere yer verir. Bu sahneler, Paphlagonların lideri Pylaimenes ile onu korumaya çalışan oğlu Harpalion’un sırasıyla ölümleridir. Bu olay şu dizelerde yer almaktadır:

“O sıra avladılar Ares’in dengi Pylaimenes’i,

Mert savaşçılar Paphlagonialıların önderini,

Kargısıyla ün salmış Menelaos, Atreusoğlu,

Önünde görünce onu boylu boyunca…”

Efsanede Yunanistan Kralı’nın oğlu olan Phriksos ile kızı Helle, postu altından olan ve uçabilen bir koçu günümüzdeki Gürcistan’da yer alan Kolkhis Krallığı’na kaçırırlar. Ve koç burada tanrılar kralı Zeus’a kurban edilip pöstekisi saklanırken, kahramanlar ise bu pöstekiyi Yunanistan’a geri getirmek için “Hızlı” anlamına gelen Argo Gemisi ile sefere çıkarlar.  İşte bu seferde yukarıda bahsettiğimiz Herakleia Pontika (Karadeniz Ereğlisi) kentinin kuruluşu, Iason Adası yani Yason Adası’nda geçen bazı olaylarla birlikte Kastamonu kıyılarından da Kytoros, Aigialos ve Karampis’in (Gideros, Cide ve Kerempe Burnu) isimleri de birkaç kez zikredilir.

Bu eser çok önemli bir mitolojik öykü ve destan olmasının yanında, araştırmacılar tarafından Helenlerin Karadeniz’i keşfi, ilk tanışmasının hikayesi olarak da kabul edilir. Yani olaylar aslında, Son Tunç Çağı’na kadar geri gider ki; işte Gideros, Cide ve Kerempe’nin ne kadar eski yerleşimlerini göstermek açısından olağan üstü bir belge olarak kabul edilir.

Devamı haftaya…