Bazı rakamlar söyleyerek insanların gözünü boyayabilirsiniz, başka bir deyişle rakamlar üzerinden yalan söylerseniz, daha inandırıcı olursunuz…

Vaktiyle bir siyasetçi, “4 milyar ağaç diktik, inanmazsanız gidi sayın” demişti.

Sözün ironi olduğunu düşünmekle beraber, rakamlar üzerinden nasıl insanların kandırıldığını göstermesi açısından ilginç bir örnekti…

En çok övünülerek anlatılan konulardan biri de her ile üniversite kurulduğudur.

Yaşadıkları ilde üniversite, ilçelerinde de bir fakülte açılınca herkes bayram eder gibi seviniyor. Ama çocuğunu o üniversiteye göndermek istemiyor.

Kurulan üniversitenin çok bir işe yaramadığını biliyor, buna rağmen üniversitemiz var diye seviniyor…

Geçen ayın sonunda üniversite sınav sonuçları açıklandı, ilk yerleştirmeler de yapıldı.

İlk yerleştirme diyorum, çünkü sonuçlar açıklandıktan sonra başarısızlığın üstünü örtmek için baraj puanı düşürüldü ve tekrar ek tercih hakkı verildi.

Maksat boşta kalan bölümlere üç beş öğrenci daha yerleşsin…

Türkiye’de devlet ve özel olmak üzere toplam 207 üniversite var…

Ne kadar çok üniversitemiz var diye sevinebilirsiniz!

Bu yıl 169 bölüm hiç tercih edilmedi… Yerleştirme değil, tercih eden bile olmadı.

Bu kadarla kalsa iyi, bin 280 bölümü tercih eden öğrenci sayısı 10’dan az… Sınıfı doldurmayı boş ver, bir sıraya sığıyor.

Bir dönem öğrencilerin gözdesi olan Mimarlık ve Fen Edebiyat Fakülteleri en az tercih edilen bölümler arasında…

Küçük şehirlerdeki üniversiteler, tercih edilmeyenler arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Ardahan, Amasya, Iğdır gibi illerdeki üniversitelerde kontenjanların çoğu boş.

Toplamda üniversitelerde boş kalan kontenjan sayısı 195 bin 304… Bu kontenjanların 120 bin 167’si 4 yıllık lisans bölümleri… 75 bin 137’si de iki yıllık önlisans programları…

Önceki yıllarda 4 yıllık bölümleri geçtim, 2 yıllık bölüme yerleşmek için çok sayıda soru yapmak gerekiyordu. Şimdi barajı geçtin mi 4 yıllık bir bölüme yerleşme imkanı var ama yine de kimse istemiyor.

4 milyon 149 bin 36 öğrenci üniversite sınavlarına girdi. Buna rağmen 4 yıllık bölümlerde 120 bin 167 kontenjan boş kaldıysa bunun üzerinde çok düşünülmesi lazım.

Önemli olan çok üniversite açmak, her ilçeye fakülte binası dikmek değildir.

Her ile, her ilçeye üniversite açarak insanların gözünü boyayabilirsiniz, iyi de reklam yaparsınız…

Aynı sokaktaki öğrenciler bile tercih etmediği sürece eğitime de, ülkeye de bir faydası olmaz.

Çok çok cehaleti artırırsınız…

Rakam oyunlarıyla ülke kalkınsa, eğitimin kalitesi artsa, TÜİK enflasyonu düşük açıkladığında hayat pahalılığı da ortadan kalkardı!

*****

Aşka cevap

Ünlü müzisyen Melahat Pars (1918-2005) konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.

Bir erkek öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars’a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmezden gelir.

Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir sesle dert yanar:

- Hocam ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı kontrol edemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen!

Melahat Pars’ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün, kendisine duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine:

- Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz? der.

Udunu eline alır ve şu besteyi, güzel sesiyle söylemeye başlar:

Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç,

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç.

Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç,

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç.

Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür.

*****                 

TEBESSÜM

Başarı

Öğretmen öğrencilerine sıra ile sorar:

- Ahmet çalıştın mı?

- Çalışmak da söz mü öğretmenim; tüm konuları yuttum.

- Ali ya sen?

- Su gibi içtim öğretmenim.

- Cemil sen söyle bakalım, çalıştın mı?

- Konuları bir taraftan yutmaya, bir taraftan da içmeye çalışınca başaramadım öğretmenim.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.

Albert Einstein