Silifke’de bir köy var-uzak değil
SİLİFKE SARIKEÇİLİ YÖRÜKLERİ
Silifke’de, halk arasında yaygın bir söz vardır: “Silifke’de ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlıyor…” Tıpkı Gülnaz Gültekin hanım gibi; ağız dolusu gülmek bize yakışıyor. ‘Delice’ yeni otağlarda buluşmak dileğiyle. Mutlu Türkü üstadı olan Musa Eroğlu’nun kadife sesi ve yüreğimizi dağlayan bağlaması eşliğinde, yaşamı özgürce yaşayan ve Toros Dağları’nı yurt edinen Yörük dostlara selam olsun…
Yeter ki, içimizde filizlenen pozitif enerji dışa çıksın, Bolkar Çığlığı yankılansın ve paylaşılsın. Su gibi aziz olup, toprak ananın bağrında, rahman ve rahim olan, isyankar-çılgın tohum gibi başkaldıralım. Kuruluştan kurtuluşa giden yolda, Atatürk aydınlığında, Cumhuriyet Devrimleri ve 1927 ruhu ile Aşık Veysel babanın “Kara Toprak” dizeleriyle, özümüzü-közümüzü koruyalım, Atamıza verdiğimiz sözü tutup; kara kıl çadır örtülü obanın bacasında duman hep tütsün, kültürel varlıklarımızı ve özümüzü koruyalım-yaşatalım, yeniden…
Başka Türkiye, başka dünya yok... Pozitifköy; bu merak, keşfetme, gözlem, deneyim ve gönlü güvercinli temiz duygularla; yeni konuklarını bekliyor… Alternatif turizm adresi, Medeniyetler Burcu ve bir Dünya Cenneti olan Anadolu coğrafyasının bir başka köşesinde buluşmak dileğiyle, dostlukla… Barış ve huzur hep var olsun; sofranız bereketli, yolunuz ve bahtınız açık olsun…
YANIK GÖVDESİNE ASILI ÖLÜ KIZILÇAM AĞACINDAN MEKTUP
“Merhaba Sevgili Çocuk!..
Hoşgeldin, iyi ki geldin. Mektubumu okumaya zaman ayırdığın için minnettarım.
Belki de öğretmenin, annen ya da baban okuyordur sana bu mektubumu.
Eğer öyle ise, ona da teşekkür ederim.
Mektubumu sana yazıyorum. Çünkü her insanın içinde bir çocuk taşıdığını biliyorum.
Ve benim bu tercihim; vicdanlı, merhametli bir çocukla dertleşmeye gereksinimim var…
2020 yılının 17. Ağustos sabahına dek, Toros Dağlarındaki binlerce kızılçam ağacından biriydim.
Poyrazda neşe ile dans eden yemyeşil dallarımda kuşlar öterdi.
Sevdalı ozanların esin kaynağı, kaval ya da sipsi çalan, yaylaklara göçen Yörük çobanların, sırtını güvenle yasladığı bir dosttum…
Her sabah Güneş’in Akdeniz’den doğuşunu izleyerek uyanırdım.
Çevremdeki insan dahil, çeşitli bitli, börtü, böcek, hayvan türüyle çok mutlu bir hayatım vardı…
Ve o yangından sonra her şey bitti…
….…
Sevgili Çocuk,
Yanarken ne kadar acı çektiğimi bilsen çok üzülür, ağlarsın. Sen hiç yandın mı?
Elin ya da ayağın ateşe fazla yaklaştı mı?
Mektubumu okudun ya da dinlediysen, lütfen sürekli beni hatırla.
Bu dünya ve içindeki tüm canlılar sana emanet. Yaradan seni insan yaptı.
Seni akıllı yaptı. Seni yeryüzündeki temsilcisi yaptı. Doğayı ve çevreni koruyasın diye…
Hadi güzel çocuk, yolun aydınlık, bahtın açık ve tahtın yüksek olsun.
Ben yandım, başka canlar böyle yanmasın…”
Son…