Peki Biz Kimi Destekliyoruz?

Abone Ol


ABD halkının, Trump döneminde neler yaşayacağı falan beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. 150 yıllık köhnemiş bir sistemle yürümeyi tercih ediyor ABD. "Halk iradesi" de diyebiliriz, "kendi düşen ağlamaz" da... Bu kadarla sınırlı benim ABD halkına Trump'un neler getireceği.

* * *

Trump'un Ortadoğu politikasının ne olacağı bizi yakından ilgilendiriyor. Türkiye, Ortadoğu'da Cumhuriyetçi George W. Bush'un başlattığı Büyük Ortadoğu Projesi tezgâhında kilit rol oynadı. "Eşbaşkan"lık sıfatını sık sık vurguladığı dönemlerde Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "Bizim, Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu'da bir görevimiz var" diye anlatıyordu o dönemleri. Irak'ta, Libya'da, Mısır'da, Tunus'ta "Arap baharı" diye adlandırılan hareketlilikler yaşandığında Türkiye bir "partner" olarak ABD'nin yanındaydı. Ama ABD, tüm oyunu Türkiye'ye göre kurmadı. Büyük Ortadoğu Projesi'nin sahiplerinin, Türkiye'yi "başroldeki partner" değil, "hedefteki ülkelerden biri" olarak gördüğünü çok net olarak gösterdiler son dönemde bize. Suriye PKK'sını ağır silahlarla donatıp "kara gücü" yapan, militan sayısını 3-5 kat artırmış PKK'nın arkasında duran, Fırat'ın batısını da kapsayan bir Kürt koridorunu Türkiye'nin güneyine kurmaya çalışan bir ülkeden dost olarak bahsedemeyiz artık.

Sivillerin bomba ve kurşunlara hedef olmasını engellemek için Suriye'nin kuzeyinde bir "güvenli bölge" oluşturulmasına en başta ABD'nin karşı çıkmasını da hiç anlayamadık. ABD, "Türkiye, mültecilerin sosyal yansımalarıyla uğraşırken biz Suriye'nin kuzeyinde istediğimiz demografik yapıyı oluşturalım" diyordu ve bunu da büyük ölçüde başardı.

* * *

Peki, Büyük Ortadoğu Projesi'nin sahibi Cumhuriyetçilerin adayı Trump seçimleri kazandığına göre, bundan sonra Türkiye'nin rolü ne olacak? George W.Bush dönemindeki gibi "partner" mi olacağız ABD'ye, yoksa "hedef ülke" olarak bizim üzerimize daha büyük tezgâhlar mı kurulacak?

Dün, Trump'un danışmanının bir sosyal medya paylaşımını taşımıştım bu sütuna. "Müslüman Kardeşler terör örgütü ilan edilecek" diyordu o önemli danışman.

Trump, danışmanı boşa çıkarmadı açıklamalarıyla. Verdiği ilk röportajında net bir şekilde yeni dönemin çerçevesini çizdi Donald Trump. Hiç topu çevirmeden, eğip bükmeden Trump'un sözlerinin karşılığı şu:

"Suriye'de önceliğimiz DAEŞ'i yok etmek. Şam yönetimi DAEŞ'le savaşıyor. Rusya ve İran da DAEŞ'le savaşıyor. Bir de bizim desteklediğimiz gruplar var DAEŞ'le savaşan. Ama onların gerçekte kim olduğunu bilmiyoruz."

Trump'un "desteklediğimiz gruplar" sözü elbette Suriye PKK'sıyla sınırlı değil. Özgür Suriye Ordusu'nu oluşturan "cihatçı" gruplar da Trump'un "kim olduğunu bilmiyoruz" dediği silahlı yapılar. ABD arşivlerinde bir de "eğit-donat" gibi fiyasko da yer alıyor. Türkiye'de eğitip, ağır silahlarla donattıktan sonra Suriye'ye gönderilen grup DAEŞ saflarına katılmıştı. Bir başka "etkili" grup olan El Nusra, önce El Kaide saflarına katılmış, ardından tekrar ayrılmış, adını da değiştirerek geçmişini unutturma yoluna gitmişti.

"Musul operasyonunu yapmadan 4 ay önce bunu anlatmaya başlayanlar gibi değilim ben. Bu süre içerisinde IŞİD lider kadrosu bölgeyi terk etti" dedikten sonra DAEŞ'ten tamamen kurtulacaklarını belirten Trump, şöyle devam etti ilk röportajında: "Ortadoğu'da 6 trilyon dolar harcadık. Bu parayla ülkeyi baştan aşağı iki kere kurardık. Yollarımıza, köprülerimize, tünellerimize ve havaalanlarımıza bakın, hepsi çok eskimiş durumda."

* * *

Danışmanının "Müslüman Kardeşler" için "terör örgütü" sıfatını kullanması, Trump'un, Suriye'de bizim "ılımlı muhalifler" diye adlandırdığımız gruplar için "Kim olduğunu bilmiyoruz" ifadesi gerçekten dikkat çekici doneler. Yeni dönemin hiç de Türkiye için "hayırlı" bir süreç olmayacağını gösteren işaretler.

Tüm bunları düşünürken, Haber Merkezleri'ne düşen ama henüz detayları belli olmayan bir haberle irkildim:

Kilis'in Öncüpınar Sınır Kapısı'nın karşısındaki Azez İlçesi'nde bulunan Esselame Sınır Kapısı'nın kontrolü nedeniyle ÖSO'nun Şam cephesi El Şamiye grubu ile Türkmenlerden oluşan Sultan Murat Tümeni askerleri arasında çatışma çıkmış. Top ve silah sesleriyle süren çatışma Kilis'ten de net bir şekilde görülmüş.

Yeni dönemde ABD'nin DAEŞ'le mücadele partnerlerinin kim olacağı aşağı yukarı belli olmaya başlamışken, bizim partnerlerimiz kendi içinde çatışmaya başlamış yani. Hiç hayra alamet gelişmeler değil bunlar. Yoksa ben mi gereksiz yere endişeleniyorum?