Peki, Türkiye'de part-time çalışma neden gelişmiyor?
Kültürel faktörler
Türkiye'de çalışma hayatına ilişkin yaygın kültürel beklenti tam zamanlı çalışmadır. Tam zamanlı çalışmanın istikrarlı gelir sağlaması ve sosyal statüye olan olumlu etkisi, insanların part-time çalışmayı tercih etmelerini engeller. Part-time çalışmanın yanlış bir şekilde "yarı zamanlı bir iş" veya "geçici bir iş" olarak algılanması aile ve toplum baskısına neden olarak insanların bu çalışma modelinden uzak durmasına neden olur.
Yasal düzenlemeler
Ülkemizdeki mevcut iş kanunları ve çalışma mevzuatı part-time çalışma konusunda belirli kısıtlamalar içeriyor. İşverenlerin part-time çalışanlarına sağlaması gereken haklar ve sosyal güvenceler tam zamanlı çalışanlarla farklılıklar ve belirsizlikler içerdiğinden, işverenler de part-time çalışma modelini tercih etmiyorlar. Ayrıca çalışma saatleri, izin süreleri ve diğer çalışma koşulları konusunda da ciddi belirsizlikler olması part-time çalışma modelinin önünde ciddi engeller oluşturuyor.
İşverenlerin tercihleri ve beklentileri
Bazı işverenler tam zamanlı çalışanları daha verimli ve kontrol edilebilir buldukları için part-time çalışmayı tercih etmezler. Sonuçta part-time çalışan sadece o işyerinde çalışmaz, birkaç işi birlikte yapar ve cazips gelen işe yönelip diğer işleri ikinci plana atabilir. Ayrıca part-time çalışmanın işverenler üzerindeki maliyetleri ve yönetim zorlukları tahmin edilenden yüksek olabilir. Bu da işverenlerin part-time çalışmayı teşvik etmekte isteksiz olmalarına neden olur.
İş gücü piyasasındaki yapısal sorunlar
Türkiye'de işsizlik oranı görece yüksek ve bu durumda iş arayanlar tam zamanlı bir iş bulmak için daha fazla rekabet içinde. Uygun adaylara erişmekte sorun yaşayan işverenler de daha fazla çalışma saatine sahip tam zamanlı çalışanları tercih ediyor. Ayrıca bazı sektörlerde iş gücü talebi düşük ve bu durum part-time çalışma imkanlarını sınırlıyor.
Farkındalık eksikliği
İnsanlar part-time çalışmanın sağladığı esneklik, iş-yaşam dengesi ve kariyer olanakları gibi avantajlardan yeterince haberdar değil. Part-time çalışmanın faydalarını vurgulayan kampanyalar ve bilinçlendirme çalışmaları da yetersiz olduğundan toplumun bu konuda bilinçlenmesini geciktiriyor.
Sözün özü; ülkemizde part-time çalışma henüz istenilen düzeyde değil. Part-time çalışmanın avantajları ile esneklik sağlayan yapısına odaklanan politikalar ve düzenlemeler part-time çalışmanın gelişimini teşvik etmede önemli bir rol oynayabilir. Bu model iş-yaşam dengesinin kurulması açısından insanlara yeni fırsatlar sunabilir. Part-time çalışma modelinin gelişmesi işsizlik oranlarını düşürebilir ve kayıt dışı çalışmayı azaltarak vergi kaybının önüne geçebilir. Her şey gibi, çalışma modellerinin ve mevzuatın da dönüşmesi kaçınılmaz. Fırsatları fark edebilmek ve değişimden zarar görmemek için uygun modellere adapte olmak ise şart.