“Kurtlar Vadisi”yle birlikte, “Süper Baba” dizisinde “Arap Kadri” adlı bir mafya babasını, dün sözünü ettiğim gibi “Sıcak Saatler”de babacan ama aynı zamanda tam bir görev adamı olan “Cehennem Cevdet”i, “Bizim Ev”de “Necdet Reis”i, “Şaban Askerde”de “Kurşun Binbaşı”yı, “Deliyürek-Bumerang Cehenmemi'nde” Kerim Ağa'yı, “Zerda”da “Hasan Ali”yi ve “Ağır Roman”da “Arap Sado”yu başarıyla canlandırmıştı. Belene’de mahkum bir Türk’ü, Sonsuzluğun İki Yakası’da Ebu Kasem’i, Aynalı Tahir’de Taner Ağa’yı, Köprü’de Nihat’ı, Yaşanmış Şehir Hikâyeleri’nde Nuro Baba’yı, Susuzluk’ta, Halil’i, Ölüm Çiçekleri-Saraybosna’da Ali Fuat’ı, İpsiz Recep’te Hasan’ı, Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde’nde Zalim Baba rollerini oynamıştı.
Kendi sesinden dinlediğim “Aralık’tı” şiiri bir kitabına da ad olmuştu:
Aralıktı
Sabahtı
Yağmur sise yağıyordu
Sana sevmeyi anlatıyordum
Anlamıyordun
Bana özlemeyi anlatıyordun
Anlamıyordum
Aralıktı
Sabaha yakın
Karanlıktı
Herşey kaygandı
Yollarda
Orman yanıyordu
Biz yanıyorduk
Haziran başlarının baharı gibi
Nilüferlerin nazenin süzülüşleri geliyordu
Bulutlar arasında
Aralıktı
Aydınlıktı
Sevmeyi anlatıyordum
Ayak parmaklarının tırnak uçlarına
Özlemeyi anlatıyordun
Yangında kararmış yanaklarıma
Göz bebeklerin acıyordu
Gözlerini açamıyordun
Ellerimi açamıyordum
Sevmeyi anlatamıyordum
Aralıktı
Aydınlıktı
Anlaşamıyorduk
Biliyorduk
Seviyor ve özlüyorduk
Sise yağmur yağıyordu
Yollar ıslaktı
Yürekler ıslak
Gözlerin ıslaktı
Dudaklarım aralık
Aralıktı
Sabahtı
Aydınlıktı
Üşümüyorduk
Gülümsüyorduk
Haziran baharının cumartesisini istiyorduk
Üstelik öğleden sonrasını
Bugünde cumartesi
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisliydi
Yağmurlu ve kaygan
Pazara yakındı ama cumartesiydi
Nilüferleri olmasada
Haziran baharı olmasada
Özlemeyi anlatamıyordum
Sevmeyi anlatamıyordum
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisliydi
Yağmurlu
Aydınlıktı
Aralıktada sevilebilirmiş
Cumartesi olmayan cumarteside de
Yağmura özlemek sise sevmek anlatılabilirmiş
Aydınlığa gülümsenir karanlığa gülünebilirmiş
Söylemiştim sana mutlu olunabilirmiş
Haziran baharlarındaki gibi aşkla
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisli
Yağmurlu ve kaygandı
Sabaha yakın
Alacakaranlıktı
26 Eylül 2009 tarihinde Beşiktaş'taki evinde oğlu tarafından ölü bulundu. Yapılan incelemede, uykusunda kalp krizi geçirerek öldüğü anlaşıldı. 28 Eylül 2009 tarihinde Levent Camisi'nde tören düzenlendi. Öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmişti.
Hemşehrisi Hüseyin Uçar Nihat Nikerel’in arkasından şu şiiri yazmıştı:
“Nihat Nikerel’e”
Kalk uyan yerlerde yatma
Kendini toprağa katma
Gücün yetmez bana çatma
Gene benden oldun atak
Kavga deme kavga ortak
Hurileri sever misin?
Arşı’alaya değer misin?
Kayıp olmaz adlar sanlar
Çekilmiş bedenden kanlar
Anıları bende canlar
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Dostlarını sever misin?
Bu yaşamı över misin?
Dostum artık beni duyman
Lanet kör şeytana uyman
Ne kadar verirsek doyman
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Yoldaşların sever misin?
Zulme boyun eğer misin?
Gel anlat bu nasıl oyun
O beyaz kefeni soyun
Nikerel’im değil koyun
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Sen kaderi sever misin?
Ak göksünü döver misin?
Yasta inan bütün Çorum
Hadi kalk da yapak yorum
Sevenlere benim sorum
Niçin benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Taş atanı sever misin?
Gece misin? Seher misin?