Dünyayı saran virüs nedeniyle birçok ülkede olduğu gibi bizde de ekonomi sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Virüsün kontrol altına alınması için getirilen sınırlamalar, birçok esnafı zor durumda bıraktı. Aynı zamanda onların yanında çalışanları da. Lokanta, kafe, kahvehane, pastane gibi yerlerin bazıları "paket servis" ve "gel al" usulü günü kurtarmaya çalışırken, her günü eksi ile kapatanların ilk yaptığı şey, eleman azaltmak oluyor. Kayıt dışı çalışanlar ilk işten çıkarılanlar oldu.

Bilim Kurulu'nun önerileri çerçevesinde belli bölgelerde sınırlı gevşemeye gidildi. Salgının ekonomideki tahribatını azaltmak için geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir dizi ekonomik önlem açıkladı. "Ekonomi reformu" olarak adlandırılan önlemler paketinde benim en fazla ilgimi çeken "kamuda tasarruf" bölümü oldu.

Neden mi?

Sebebini anlayamadığım bir şekilde, belediye başkanları ve il, ilçe düzeyinde bürokratlar "pahalı makam aracı" sevdasına tutulmuş vaziyette uzun süredir. Adeta birbirleriyle yarışıyorlar ve milyonu geçen bedelle makam araçları alıyorlar. Ama yönettikleri belediyenin borcu döndürülemez hale gelmiş, hizmeti sürdürebilmek, personel maaşını verebilmek için elindeki gayrimenkulleri satıyor, borçlanıyor. Hatta bazıları Maliye ile mahsuplaşmak için üzerinde cami, çocuk parkı vb. yerler bulunan arsaları bu kuruma devrediyor. Sürekli borçlanıyorlar ama makam aracı saltanatından da vazgeçmiyorlar. İl ve ilçelerdeki diğer bürokratlar da onlardan geri kalır değil.

Belediye başkanları, makam araçlarını itibar olarak görüyor. Hem onlara, hem de il, ilçe bürokratlarına bir tavsiyem var. Bindiğiniz araç değil, sizin vatandaşla olan ilişki biçiminiz itibarınızın derecesini tayin ediyor. Sorunları çözme, yönettiğiniz kurumun ekonomisini en iyi şekilde değerlendirme beceriniz de...

Dilerim, "kamuda tasarruf" çerçevesinde, belediye başkanları ile bürokratlara "makam aracı marka ve bedel" sınırlaması getirilir. Aynı zamanda makamlarını düzenleme ve ikram adı altında yapılan dudak uçuklatıcı harcamalara da bir çerçeve çizilir. Festival, konser vb. organizasyonlara ise sponsor bulunduğu taktirde izin verilmeli. En azından ülke ekonomisinin arzu edilen dengeye kavuşana kadar bu tür sıkı önlemler alınmalı, gereksiz harcamalara set çekilmelidir.

Bakalım hangi belediye başkanları veya bürokratlar yönettikleri kurumun bütçesini denk tutmak için pahalı, lüks makam araçlarını satıp üzerine düşeni yapacak?

Bence çok azı, belki de hiç biri...

KEMAL BEY'İN DANIŞMANI

"Yeni CHP"nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açıklanan ekonomik reform paketi yanında ülkedeki işsizliğe dair bir dizi eleştiri sıraladı geçtiğimiz günlerde. İşsizliği azaltmak için da bir öneride bulundu. Tam "Zihni Sinir projesi" denilebilecek bir öneri:

"Her muhtara bir danışman..."

Kılıçdaroğlu'na bu fikri kim verdi bilmiyorum. Eğer tıpkı Ankara Kahveciler Odası Başkanı'nın "Her oyunda yeni deste vererek kahveleri açalım" önerisi gibi bir muhtardan geldiyse bu fikir şaşırmam. Ama Türkiye'yi yönetmeye aday, anamuhalefet partisi liderinin danışmanları bu konuda hiç mi kendisini bilgilendirmez. Ya da Kılıçdaroğlu danışmanlarına danışmadan mı böyle bir fikri ortaya attı?

Kemal Bey ve danışmanlarına hatırlatalım. Mahalle muhtarlarının eskisi kadar büyük iş yükü yok. Önceden "ilmuhaber" tanzim etmek gibi mes..ai alan bir yükümlülüğü vardı muhtarların. Şimdi bu tür belgeler tamamen internet üzerinden alınabiliyor ve muhtar onayı da gerekmiyor.

Muhtarlar, mahallelerindeki sorunları yerel yönetime iletmek, çözüm için baskı oluşturacak formüller bulmakla meşgul. Bir de, "adresinde bulunamadığı" için muhtarlığa bırakılan mahkeme tebligatlarını muhatapları geldiğinde kendilerine teslim etmek...

İkametgah belgesi, nüfus sureti gibi belgeleri tek düzenleyici oldukları dönemde kalabalık mahallelerde muhtarlar ciddi bir gelir elde ediyordu. Hatta İstanbul'un birçok mahallesinde muhtarların maaşlı sekreteri de vardı. Şimdi o gelir kapısı kapandı ve sadece devletin verdiği maaşla yetinmek zorunda kaldılar.

Kemal Bey'e tavsiyem; muhtarlara danışman projesinin ne kadar "uçuk" ve "gereksiz" olduğu konusunda kendisini uyarmayan danışmanlarının hemen işine son versin.

Aksi taktirde her ters köşeye yatış, ana muhalefet partisi liderinin itibarını aşındırıyor.

Benden uyarması...