Bugün Öğretmenler Günü…
Yine öğretmenlere methiyeler düzelecek, yine öve öve göklere çıkarılacak. Öğretmenlerin emeklerinin ödenemeyeceği vurgusu yapılacak.
Hatta birkaç gün öncesinden yapılmaya başlandı bile…
Çok iyi hatırlarsınız; yıllardır aynı şeyler tekrarlanıyor…
Ancak öğretmenlerin sorunları azalmak şöyle dursun her geçen gün artıyor, yeni sorunlarla boğuşuyorlar.
Öğretmenlerin köklü sorunları duruyor; öğretmenler arasındaki ayrımcılık devam ediyor.
Yetmemiş gibi yeni uygulama ile öğretmenler arasındaki ayrımcılık iyice ayyuka çıktı.
Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen ayrımından sonra kadrolu öğretmenler de öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen olarak ayrılacak.
Sınavı 19 Kasım’da yapıldı. Adı uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavı ama sınav mı yoksa öğretmenlerle dalga geçmek mi anlaşılamadı.
Düşünün, açıklayıcı bilgi verildikten sonra aşağıdakilerden hangisi diğerlerine göre daha nemli ildir diye soruluyor.
Öğretmenlerin seviyesini ölçmek için sorulan soru bu!
İlkokul seviyesinde diyeceğim ama artık neredeyse anaokulunda bunlar anlatılıyor.
Üç beş yüz lira fazla maaş vermemek için bütün öğretmenleri sınav telaşına düşürdüler, sonra da dalga geçer gibi basit basit sorular sordular.
İlkokul seviyesindeki sorularla da uzman veya başöğretmen belirlenecek.
Şaka diyeceğim ama emin olun bunun şakası bile bu kadar kötü olmaz.
Sorun sadece bu değil…
Öğretmen açığı had safhada… Ama kadrolu öğretmen atanmıyor, çakılı kadro olarak sözleşmeli öğretmenler göreve başlatılıyor. Sözleşmeli öğretmenler de yetmiyor, bu kez ücretli öğretmenler görevlendiriliyor.
Aynı işi yapıyorlar, aynı sınıflarda derse giriyorlar ama statüleri ve aldıkları maaşlar çok farklı…
Düşünün ücretli öğretmenlere asgari ücretin altında maaş veriliyor.
Hatta çoğu ücretli öğretmenler asgari ücretin yarısını bile alamıyor.
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenler ne yazık ki yerlerde süründürülüyor.
Sosyal medyadan siyasetçisine kadar sürekli öğretmenlerin hiç iş yapmadan para kazandıkları algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Düşünün ki, geçmiş yıllarda Milli Eğitim Bakanı bile öğretmen maaşları yüzünden eğitime yatırım yapılamadığından bahsetti; anlayacağınız öğretmenlere çok para ödenmesinden yakındı!
Bu kadar eleştirilen, bu kadar toplumun önüne atılan öğretmenin saygınlığı kalır mı?
Daha da kötüsü, öğretmenler en küçük bir olayda bile şikayet ediliyor, ancak öğrencilerle ilgili disiplin kuralları işletilmiyor.
Öğrencilerde, “Ne yaparsa yapayım, başıma bir şey gelmez, nasılsa okulu bitiririm” algısı oluştu. Birçoğu öğretmenleri saymıyor, okulda kural tanımıyor.
Ekonomik sorunlar ve yasal alt yapı belki bir anda çözülemez…
Ancak öğretmenlerin saygınlığını artırmalıyız…
Sadece bir gün öğretmene saygı göstermekle sorunlar çözülmüyor.
*****
İyi ile kötünün savaşı
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı.
Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık.
O merakla, sordu dedesine… Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı:
- Onlar, benim için iki simgedir evlat.
- Neyin simgesi?
- İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.
Çocuk, sözün burasında; “mücadele varsa, kazananı da olmalı” diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
- Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:
- Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!
(Alıntıdır)
*****
TEBESSÜM
Resim
Temel, sınıfta resim yapıyordu. Öğretmeni, Temel’in elindeki bomboş kağıdı görünce sordu:
- Temel, ne resmi yapıyorsun bakayım?
- Çimenlikte bir keçi resmi.
- Çimenler nerede?
- Keçi hepsini yedi.
- Ya keçi?
- Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Gönül aynan saf olmadıkça, çirkini güzelden ayıramazsın.
Hz. Mevlana