Herkes Sedat Peker’in videolarını konuşuyor…

Dünya yıldızlarını kıskandıracak kadar seyredilme oranına ulaştı…

“Ne düşünüyorsun, söyledikleri doğru mu?” diye herkes birbirine soruyor.

Sedat Peker yeni bir şey söylemiyor, daha önce konuşulanları, herkesin bildiğini ama dile getiremediklerini anlatıyor…

Söylenecek çok şey var tabii ki ama asıl üzücü olanı toplumun şu an videolara gösterdiği tepki ve tavırdır…

Bazıları “mafya liderinin söylediklerini doğru kabul edilir mi” diye umursamamayı tercih ediyor.

O zaman sormak lazım; mafya liderine niçin devlet koruması verildi? Mafya lideri olduğunu bildiğinize göre seçim meydanlarında konuşmasına, birilerini tehdit etmesine niçin izin verildi?

Diğer bir kesim de iddialarla ilgili “Niçin soruşturma açılmıyor, niçin harekete geçilmiyor?” diye soruyor…

Geçmişte bu iddialar gündeme geldiğinde yetkililer umursamamış, harekete geçmemiş, adli soruşturma başlatılmamış da şimdi başlatılmasını beklemek fazla iyi niyetli bir düşünce değil mi?

Bütün bu yaşananlar bir kez daha gösterdi ki; ülkemizdeki asıl sorun hukukun işlememesi, yargının tam anlamıyla bağımsız olmamasıdır…

Daha da acısı güçlünün hukukunun oluşmasıdır…

Anayasada, kanunlarda yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu ne kadar yazarsanız yazın, gerçekte yargı tarafsız ve bağımsız çalışamıyorsa bu sorunları daha çok yaşarız…

Hukuk herkes için tarafsız ve bağımsız çalışmış olsaydı, birilerinin oteline mafya diliyle çökülmezdi…

Birilerinin mülkü zorla el değiştirilmez, insanlar mallarını satmaya zorlanmazdı…

Bir toplumu insan bedeni gibi düşünürseniz, hukukun bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kalp ve beyin gibidir…

Elin, ayağın, gözün kulağın hastalanması veya bozulması insanı öldürmez…

Ancak kalp ve beyin sağlıklı çalışmazsa bir süre sonra insanı öldürür…

Şu an toplumumuzda kalp da beyin de iflasın eşiğine geldi…

Çare kalbi de beyni de tekrar işlevli hale getirmektir…

Mafya lideri denilen kişi bakanlardan, siyasilerden, bürokratlardan daha çok itibar ve değer görüyorsa, daha çok saygınlık kazandıysa…

İçinde bulunduğumuz vahim durumu varın siz düşünün…

*****

Kanun, babadır

İsviçre’de bugünkü sosyal adalet anlayışının bir sandviçin paylaşım biçiminden ortaya çıktığı iddia ediliyor.

Anlatılanlara göre, 1958 yılı İsviçre parlamentosunda “Sosyal Adalet” konulu Anayasa taslağı görüşüldüğü sıra Meclis Başkanı bir restorana gider. Orada öyle bir olaya tanık olur ki, mecliste görüşmelerin gidişatı değişir. Böylece, İsviçre dünyanın en yüksek standartlı sosyal adalet anlayışı ve seviyesine ulaşır.

Meclis Başkanı şahit olduğu olayı şöyle anlatır:

Oturduğum masanın bitişiğinde bir kişi, iki oğluna bir sandviç aldı. Masanın üstüne getirip koydu. Birincisinden sandviçi yarıya bölmesini istedi. İkincisine sen seç dedi.

Bu babanın terbiye ve adalet yaklaşımına şaşıp kaldım. Şöyle ki, birincisi bilerek eşit şekilde bölmediği zaman ikincisinin öncelikle seçme hakkı vardır.

O kişinin davranışından anladım ki; kanun, babadır. Devlet, birinci oğuldur. Millet, ikinci oğuldur.

*****                 

TEBESSÜM

Rejim

Üçüncü dünya ülkelerinin birinde askeri rejim hüküm sürmektedir. Belediye otobüsünde yan yana iki koltukta oturan biri diğerine sorar:

- Af edersin sen general misin?”

- Hayır.

- Peki, subay mısın?

- Hayır.

- Peki, asker misin?

- Hayır.

- Peki, asker bir akrabanız var mı?

- Hayır

Bu sefer adam sinirlenir:

- Öyleyse niye ayağıma basıyorsun, kaldır ayağını…

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Masumu ezen hâkim, kendini mahkûm eder.

P. Syrus