Midilli'den Kilis'e Utançlar Zinciri

Abone Ol


Midilli'de bulunan göçmenlerin tamamı, Türkiye'nin AB ile yaptığı Geri Kabul Anlaşması gereği iade edilecek. Sadece prosedürün tamamlanmasını bekliyorlar. Yani, Yunanistan'ın sığınma taleplerini reddedip, yasal süreci tamamlamasını...

Müslüman Suriye'nin, iç savaştan kaçan Müslüman halkının dramına dünyanın dikkatini çekmek isteyen Hıristiyan dünyasının iki ruhani lideri elbette Avrupa'nın tavrını değiştirmeyecek. Çünkü, bin yıl önce birbirlerini Hıristiyanlıktan afaroz etmiş iki mezhebin temsilcisi Midilli'de göçmenlerle fotoğraf çektirirken, Hollanda'da "Tacizci mültecilerin sığınma hakkını iptal etme"yi tartışıyordu. Medeniyet projesi AB'nin Hıristiyan üyesi Bulgaristan sınırında göçmen avcıları para karşılığı insanlık dışı uygulamalarını sürdürüyordu.

Ama yine de Midilli'deki görüntü "insani", "hümanist" ve pozitif propaganda için yeterliydi. Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan binlerce mülteci, Hıristiyan dünyasının liderleri tarafından kutsandı, onlar için dualar edildi. Papa ve Patrik'in "amen" diyerek sonlandırdığı İncil'den bölümler okunan duaya Müslüman mülteciler de "amin" dedi.

* * *

Dünya üzerindeki en acımasız savaşların sürdüğü, vahşetlerin yarıştığı İslam dünyasının liderleri de İstanbul'daydı geçen hafta. İslam İşbirliği Teşkilatı, 56 ülkenin katılımıyla dev bir zirve gerçekleştirdi.

Zirvenin sonunda Filistin'e destek, İran'a ise kınama çıktı.

Afganistan'ı saymazsak, bugün savaşların, çatışmaların, iç karışıklıkların sürdüğü topraklar, 100 yıl önce Sevr'le başlayıp Mondoros Mütarekesi ile taçlandırılan sürecin ürünü kabile devletlerine ait. Lawrence'nin efsaneleştiği (!) topraklarda kurulmuş ülkelerin liderleri, Mondoros'la işgal edilmiş İstanbul'da, İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durumu görüştü.

Vekalet savaşlarının sürdüğü Suriye'deki evini, toprağını terk ederek İstanbul sokaklarında yaşam savaşı veren, dilenen tek bir Suriyeli ile karşılaşmadan...

Geri Kabul anlaşması ile Ege sahillerine geri dönüp, sığınmacı kamplarına gönderilmeyi bekleyen binlerce Suriyeli ile göz göze gelmeden...

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ziyaret etmeyi planladığı, Türkiye'deki en büyük mülteci kampının bulunduğu Kilis'e hiç uğramadan...

Sevr'in ardından İslam coğrafyasında başlayan ve halen devam eden ırk ve mezhep savaşlarının, din maskeli terörizmin nasıl sonlandırılacağı konusunda en ufak bir çözüm yolu bulamadan...

Ülkesine döndü İslâm dünyasının liderleri.

* * *

Ne Papa'yla Patriğin Midilli ziyareti değiştirdi savaş mağdurlarının kaderini, ne de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İstanbul'daki zirvesi.

Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de iç savaş tüm acımasızlığı ve anlamsızlığı ile devam ediyor. Müslüman, Müslümanı "Allahuekber" nidasıyla boğazlıyor. Bir başka "Müslümanım" diyen, daha az Müslüman bulduğu, hatta "dinden çıktın" dediği insanları en vahşi şekilde katlediyor.

Papa ve Patriğin dinine mensup inananların sattığı silahlarla, Hz.Muhammed'in ümmeti yıllardır birbiriyle savaşıyor.

Bu savaşların sonunda petrol kuyuları el değiştiriyor. Ama yine Papa ve Patriğin dinine mensup insanlar arasında yaşanıyor bu değişim...

Papa ve Patriğin dinine mensup devletlerin, Sevr'de, Mondoros'ta dayattığı haritaların yerini, yine Papa ve Patriğin dinine mensup insanların çizdiği "Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi ile çizilen yeni haritalar alıyor...

O coğrafyada yaşayan insanlar da Lawrence'nin dedelerine "aile şirketi" gibi sunduğu devletlerin başında petrol kuyusu bekçiliği yapan sultanlarda arıyor kurtuluşu...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o sultanlara "Düşmanlıkları azaltalım, dostlukları artıralım" diye seslendi. Çok değerli bir söz ve önce biz kendimiz uymalıyız.

Çünkü o kadar çok fazla düşman ürettik ki bugüne kadar, şeytan taşlamaktan salavat getiremez hale geldik.