Çoğumuz şu andaki mevcut durumumuzun altında ya da üstünde olmamızı sağlayabilecek hiçbir şey olmadığını fark ettik. Varlık olarak zaten mükemmeliz ve değiştirilemeyiz. Belki tecrübelerimiz dengesiz olabilir ama bunları nasıl bütünleyeceğimizi artık neredeyse hepimiz biliyoruz.

Bizden, olduğumuz şekilde mükemmel olduğumuz kavrayışını uzanıp yakalamamız istenir. Gerçek amacımızın yapmamız gereken bir iş olmadığını anlarız.

İşimiz daha çok, bulunduğumuz yerde, burada, şimdi, içinde bulunmaktır. Varoluş Süreci araçları bizi, ortaya çıkıp tam bir mevcudiyet ile dikkatimizi vererek hazır ve yararlı olmaktan daha üstün hiçbir amacın olamayacağını gözden geçirmeye davet eder. Bunu gerçekleştirerek, kaynağın gözleri, kulakları, elleri ve ayakları oluruz.

Kaynak için yürür, konuşur, yaşar ve severiz.

Kaynak biziz.

Bunun olmasına izin verdiğimizde, yaşamı incelikle yaşarız ve yaptığımız her şeyin bir amacı olur.

Sadece öyleyizdir.

Hiçbir gündemimiz, planımız ya da çıkarımımız yoktur. Tüm durumları bırakırız. Yaşam bir 'bilme ihtiyacı' deneyimine dönüşür ve biz gerek duyduğumuz an ihtiyacımız olanı bileceğimize güveniriz. Aynı kaynakla olan ilişkimiz gibi.

Hiçbir şey almaz, hiçbir şeye karışmaz, hiçbir şeyi bölmez ve hiçbir şeyi kontrol etmeyiz. Yaşam deneyimlerimiz ve onun içeriği bizim kişisel ve ortak evrimimizi canlandıran bir alet kutusuna dönüşür.

Sevmek için yaşarız ve yaşamak için severiz.

Bu dünyaya özümüzden bir katkıda bulunuruz.

Şimdiki zaman farkındalığına girdikçe, en yüksek titreşimli eylemin hizmet etmek olduğu aşikar olacaktır - kendi deneyimimizin bir parçası olduğu bütüne hizmet etmek.

Şimdiki zaman farkındalığımız arttıkça, hizmet etme isteği içimizden bir patlama şeklinde yükselir; ve onu takip ettiğimizde bizi neşe dolu ve oldukça tatmin edici bir deneyime götürür.

Yaşamın merkezindeki tecrübelerimizi koşulsuz hizmet etmeye adama noktasından daha kutsal bir yerde bulunamayız. Bu koşulsuz sevginin çeşmesinin ebedi kaynağıdır. Bu tırmanabileceğimiz en yüksek zirvedir.

Neşe içindeki bu hizmet kanatlarını takabilme şansını elde etmek kalbimize sunabileceğimiz en büyük hediyedir.

Sevgi dolu bir hizmetin ayak izleri kaynağın kalbinden çıkıp ona geri döner.

İlk önce şimdiki zaman farkındalığımızı onararak kendimize yardım ederiz. Daha sonra onları mükemmel, tam ve oldukları gibi görüp, her adımlarını kutsayarak ailemize hizmet ederiz. Daha sonra tam olarak uyanmış bir şekilde yargısız ve endişesiz bir şekilde gezerek çevremize hizmet ederiz.

Sonra zamanın sisinden bizi özgürleştirme vizyonunu tuta­rak tüm şehrimize hizmet ederiz. Ve sonra aldığımız her nefeste kaynağın varoluşuna izin vererek ve deneyimlerimizin merkezinde durarak dünyamıza hizmet ederiz.

Sonra, gerçekten yapabildiğimizde, ortak alanımızın ötesine bakarak yıldızlara, aya ve güneşe gülümseriz. Bu dünyada sunabileceğimiz en yüce hizmet uyanık ve sessiz bir mutlaklık durumunda kalmaktır…

Alıntıdır.