Bugün 3 Mayıs Türkçüler Günü, diğer adıyla Türkçüler Bayramı...

Geçen yıl sokağa çıkma yasağı olduğu için sessizce geçip gitmişti.

Bu yıl yine sokağa çıkma yasağı var. Muhtemelen ölüm sessizliği yine devam edecek.

Sokağa çıkma yasağı olmamış olsa bir şey değişir miydi?

Çok sanmıyorum, umutlu olmak için fazla sebep görülmüyor.

Fikirlerine, inancına, değerlerine sahip çıkan ve bu uğurda hiçbir karşılık beklemeden mücadele eden bir avuç Türk milliyetçisi olmasa Türkçüler Bayramı da tozlu kitap raflarında kalırdı…

Fikirlerinden asla taviz vermeyen, inandığı uğurda mücadele eden ve Türk milliyetçiliğine ömrünü adayan Hüseyin Nihal Atsız gibi değerler artık yetişmiyor.

Daha da acısı yetişmesine izin verilmiyor.

Birileri güzel bir çalışma yapmak istese kendilerini Türk milliyetçiliğinin hamisi (!) görenler tarafından engelleniyor, karalanıyor, her türlü kara propaganda ile yıldırılıyor, hayata küstürülüyor.

Maalesef gerçek Türk milliyetçileri, inancına, fikirlerine, davasına sadık kalanlar susturuldu, bir kenara itildi, itibarlarını sıfırlamak için her yol denendi, deneniyor…

Bir şekilde Türk milliyetçilerinin arasına sızanlar, ayak oyunlarıyla ve değişik yollarla kendilerine makam mevki gasp edenler üç kuruşluk şahsi menfaatleri uğruna farklı yollara sapıyorlar…

Az da olsa gücü elinde bulunduranlar, makamlarını ve menfaatlerini koruyabilmek için olmadık insanlarla işbirliği yapıyor; kendilerine inanan saf insanları ve gençleri yanlarına çekerek Türk milliyetçilerini parçalara ayırıyorlar.

Amaçları Türk milliyetçiliği asla değildir; kendi makamlarını korumak, kendi saltanatlarını sürdürmek sevdasındalar…

Bu amaçla körpecik gençleri fedai olarak kullanmaktan da asla çekinmiyorlar…

Sorun sadece Türk milliyetçilerinin arasına sızan bedbahtlar değildir…

Asıl sorun, ülkemizdeki tüm etnik unsurlara milliyetçilik sevdası aşılanmaya çalışılırken, Türk milliyetçilerinin düşman gösterilmesi, neredeyse Türküm demenin yasaklanır boyuta getirilmek istenmesidir…

Gerçek Türk milliyetçilerine her zamankinden daha çok iş düşüyor…

Türk milliyetçileri sırtındaki kamburdan bir an önce sıyrılmalı, Türk milliyetçilerinin ilerlemesine, birleşmesine engel olan kişilerden, her kim olursa olsun bir an önce kurtulmalıdır…

Çare Türk milliyetçilerinin birleşmesi, fikir birliğine varması ve ilerlemesindedir.

Sadece Türkiye’nin değil, Türk dünyasının da buna şiddetle ihtiyacı var…

*****

Attilâ İlhan’ın Atsız günleri

1941’di galiba, İzmir’deki bir liseden komünistlikten dolayı kovuldum. Belge aldığım için hiçbir yerde okuyamıyordum. Özel bir lisede okuyabilir mi diye, beni İstanbul’a yolladılar.

Boğaziçi Lisesi’ne geldim. Boğaziçi Lisesi’nde edebiyat hocam kimdi, biliyor musunuz?

Nihal Atsız idi.

Ben, “eyvah” dedim, “bu adam beni hemen mimleyecek ve perişan edecek.”

Ne bekliyorum biliyor musunuz; bir Hitler bekliyordum ben.

Geldi, hiç de öyle bir adam görmedim ben. Derli toplu, aklı başında, işini ciddiye alan bir adamdı.

Her çocuğun İstiklâl Marşı’nı baştan aşağı ezbere bilmesini isterdi. Onu yapamadın mı, sıfırı alıp oturuyordun.

Ve sınıfta bu işi yapan tek adam ben çıktım. “Sen kimsin, nereden çıktın yahu?” dedi. “Ben şuyum” dedim. “Sende iş var” dedi. Birkaç soru daha sordu ve bizim Nihal Bey ile öğrenci-hoca ilişkisi çok büyüdü.

Derslerinde hiç politik telkinde bulunduğunu hatırlamıyorum. Sadece, İslâm öncesi Türk tarihinden daha çok bahsederdi. Yani onunla daha çok ilgilenirdi.

Çok sonra, okudukça fark ettim ki, Gaspıralı da aynı yolda.

Gaspıralı, “Dilde, fikirde, işte birlik” der.

Neden, çünkü bulunduğu yerde Hristiyan, Musevi Türkler de vardır.

“Dinde birlik” demek, böyle dersen Müslüman olmayanı dışlamış oluyorsun…

(Attilâ İlhan’dan alıntıdır)

*****                 

TEBESSÜM

Papağan

Adam dükkana girer, papağanların fiyatını sorar:

- Bu papağan ne kadar?

- 1.000 lira.

- Peki, ne yapar?

- Çok güzel konuşur!

Adam birkaç papağan daha sorar:

- 2.000 lira İngilizce de bilir; 5.000 lira 4 dil bilir.

Köşede tüyleri dökülmüş, sıradan bir papağana gözü ilişir ve sorar:

- Bu ne kadar?

- 10.000 lira!

- Bunun ne özelliği var ki? Tüyleri dökük bir papağan!

- Ben de bilmiyorum ama bu gördüğün papağanların hepsi ona “Hocam” der.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Bir millete, geçmişini unutturmak, onu yok etmenin ilk şartıdır.

Nihal Atsız