Gelişen teknolojiyle birlikte sanatın üretim ve dağıtım şekli de değişti. Dijitalleşmenin etkisiyle kripto sanat pazarı hızla büyüyor. NFT yani değiştirilemez para ile satılan sanat eserleri ise rekor kırıyor. Geçtiğimiz günlerde bir sanatçının jpg. formatındaki dijital kolajı 69,4 milyon dolara satıldı. Bugüne kadar yurt dışı ve yurt içinde sayısız kişisel sergisi olan ressam Ahmet Özel ve Grafiker Demet Koca, dijitalleşmenin sanata etkilerini yorumlayarak, sertifikasyon sistemini değerlendirdi.

ÖZEL: YENİLİKLERE AÇIK OLMALIYIZ
İnternetin her alanda olduğu gibi sanatta da büyük değişimler meydana getirdiğini söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Ressam Ahmet Özel, “Tuval ve pentür resmi eğitimi almış, tarihini öğrenmiş biriyim. Sanatçıların en önemli özelliğinin yeniliklere açık olmaları diye düşünüyorum. Yenilikten kastım sadece malzeme değil kavramsal olarak da açık olmak gerekir. Sanatçıya dijital çağ yanıt veriyorsa onun altını doldurmalıyız. Dijital sanatın kripto parayla alınabildiği bir dönemdeyiz. Eğer bu yöntemde de biriciklik, sahibiyet duygusunu alıcıda hissettirebileceksek, sertifika sistemi oluşuyorsa neden olmasın, buna da açık olmalıyız” diye konuştu.

SERTİFİKALI OLMASI ÖNEMLİ
Özel, “Önemli olan bir eserde nasıl imzamızı atıyoruz ve ‘bana ait’ diyoruz. Eseri satarken ya da herhangi bir sergide gösterirken adımız üzerinden sahibiyet duygusu oluşuyor. Dijital ortamda da aynısı olduğu sürece hiçbir sorun yok. Böyle bir girişimde bulunmadım ama sosyal medya üzerinden eserlerimizi sergiledim. Sosyal medya üzerinden eseri görüp, beğenen, almak isteyen bize ulaşıyor” ifadelerini kullandı.

“ESERİN RUHU DİJİTALDE HİSSEDİLEMEZ”
Yeni döneme rağmen yine de eserlerle karşı karşıya gelmenin ona dokunma duygusu içerisinde olmanın daha kıymetli olduğuna dikkat çeken Özel, “Eserlerin ruhunu dijitalde hissettirecek bir ortamın henüz oluşmadığını düşünüyorum. O noktada eksiklikler var” dedi.
KOCA: SANAT İLETİŞİM DİLİ
Artık derslerde dijitalleşmenin sektöre etkilerini, yeni dünya düzenini işlediklerini anlatan Grafiker Demet Koca ise “Gelişen teknolojilerle sanatın da dijitalleşmesi kaçınılmaz oldu. İnsanlar, kendilerini ilkçağdan günümüze sanatla ifade ediyor. Aslında sanat iletişim dilidir. Bu kadar akışkan, teknolojik ve hızın hakim olduğu alanda sanatın da dijital mecralar üzerinden varlık göstermesi çok olağandır. Grafik tasarım tamamen endüstriye hitap eden iletişim biçimi, işin içine teknoloji girince sektör kendini bu şekilde var etmeye başladı” diye konuştu.
DİJİTALLEŞEN SANATIN GRAFİK TASARIMLA DİRSEK TEMASI VAR
Koca, “Dijitalleşen sanatın grafik tasarımla dirsek teması var. Grafik tasarım sektörü dijitalleşmeden birebir etkileniyor. Mekansız, zamansız ve kitlesel bir mecrada dünyanın herhangi bir yerinde sanata dair ne varsa takip edip, hızlıca ulaşabiliyorsunuz. Hatta ortaya koyduğunuz eserler dijital olarak geniş kitlelere yayılıyor. Varlığınızı daha iyi ifade ediyorsunuz, sınırı yok. Sanatın ve tasarımın dijitalleşmesinde herhangi bir sansür yok. Grafik tasarımında iş sahası oldukça geniş, dijitalleşme de eklenince kişilere büyük katkı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

ÇAĞI YAKALAMAK GEREKİYOR

Öğrencilere anlattıkların derslerin içeriğinin de değiştiğine dikkat çeken Koca, “Çağı, teknolojiyi yakalamak durumundayız. Sanat tasarımı dersi alan öğrencilerimize başlangıç seviyesinden sonuca kadarki aşamada inovatif olmayı, yaratıcılığı, teknolojiyi takip etmelerini öneriyoruz. Ancak öyle başarılı olacaklarını anlatıyoruz. Verdiğimiz eğitimin içerisinde teknoloji ve dijitalleşme var. Bu yöntemle sanatçının kazanç sağlaması ve gelirini artırması da söz konusudur” dedi.