Türkiye'de son yıllarda kendini gösterebilmiş bir sanat dalı olan grafiti ile artık her sokak başında karşılaşmak mümkün. Bir dönem toplumda tehlikeli olarak görülen ve "anarşistler gene duvarları boyuyor" algısına maruz kalan sanat dalı, artık kendini her kesime kabul ettirmiş gözüküyor. Son dönemlerde ellerinde sprey boyalar ile duvarları boyayan gençleri alkışlayan bir kesim oluştu. Biz de sosyal medyada ismini sıkça duyduğumuz binlerce takipçisi olan Muhammed Emin Türkmen yani sokaklarda bilinen ismi MET ile grafiti sanatını konuştuk.

10 YILDIR BOYUYOR

Türkiye'de grafiti sanatının bilinmediği 1998 yılında, duvarları boyamaya başlayan MET, çocukluğundan beri sıradışı ve aykırı işler yapmayı sevdiğini söylüyor. Çocukluğunda mahallelerine gelen gurbetçi gençlerden oldukça etkilenen MET, kendini grafiti sanatına adamış. İlk başlarda yaptığı işin adını dahi bilmeyen MET, ortaokuldaki iş eğitimi hocasının yönlendirmesi ile bir sanat dalını icra ettiğinin farkına vardığını belirtiyor. 

Grafiti yaparken dış dünya ile bağlantılarının adeta koptuğunu ve kendini işine kaptırdığını anlatan MET, "Sabahtan akşama kadar bir duvarı boyadığım oluyor. Bazen yemek yemeyi bile unutuyorum. O an limitlerimi zorluyorum ve inanılmaz bir heyecan duyuyorum. Yorgunluğum da aklıma gelmiyor" diyor. İşini büyük bir tutku ile yapan MET, "Grafiti çizerken bütün benliğim ile o duvarda oluyorum. Bu gerçekten muhteşem bir duygu" diyor.

ŞİMDİKİ NESİL ŞANSLI

Bir dönem kendilerini toplumun satanist polislerin de terörist sandığını ve bu algının yavaş yavaş yıkıldığını anlatan MET, "İki tarafta bizi sevmiyordu ve biz sadece sanatımızı duvarlarda görmek istiyorduk" diyor. 90'lı yılların sonunda, bir grafiti görebilmek için, şehir şehir gezdiğini anlatan MET, "Şimdiki nesil çok şanslı. Bizlerin 4 yılda katettiği mesafeyi onlar 6 ayda alıyor. İnternet sayesinde, dünyanın en ücra köşesindeki grafitiyi inceleyebiliyor" ifadelerini kullandı.

'TREN BOYARKEN DAYAK YEMİŞTİK'

Kendi çizim yaptığı duvarların önünden geçerken çok mutlu olduğunu anlatan MET, "Sen orada olmasan bile sanatın orada ve o duvar yıkılmadıkça, her gün yüzlerce kişi onu inceleyecek. Hatta, bazen o duvarın önünde fotoğrafını çekmemi isteyenler de oluyor. İsimsiz bir kahraman olmak güzel" diyor. 

Trenleri boyadığı bir gün yakalanarak dayak yediğini de anlatan MET, "Sokak yazısı denilince akla ilk siyasi yazılar geldiği için, insanlar bizi yanlış anlayabiliyor. Birgün arkadaşım ile trenleri boyarken görevliler tarafından yakalandık ve dayak yedik. Sonra bizi polise verdiler. Orada da kendimizi anlatana kadar epey zaman geçti" diyor.

GRAFİTİNİN ÖZÜNDE ASİLİK VAR

Duvarların gri beton olmasındansa renkli olmasının daha güzel olduğunu anlatan MET, "Grafiti özünde asilik taşır. Siz, aslında kurulu bir düzeni değiştirip kendi istediğiniz düzeni dayatıyorsunuz ama beton olmasındansa renkli olması daha güzel. Duvarları boydan boya kapatan reklamlar var ama bizler yapınca suç oluyor" diyor. 

MET son olarak, "Bu sanatın ruhunu iyice anlasınlar ve dünya üzerindeki tüm çalışmaları incelesinler, kendi stillerini oluştursunlar" diyerek, grafiti yapmayı düşünen gençlere de tavsiyelerde bulundu.

SİBEL GÜLERSÖYLER