Suudi Arabistan'daki saray darbesi öncesi, Riyad'a Yemen'den bir balistik füze saldırısında bulunulması sizce düşündürücü değil mi? Bu füzenin Petroit savunma sistemlerince hava imha edilmesi de aynı çerçeve içinde değerlendirildiğinde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

Amerika, yine silah ve savunma sitemleri satmak için yeni kriz merkezleri üretme peşinde. 

Daha önce yazmıştık. Amerika, bölgede İran'ı ve desteğindeki Hizbullah'ı en büyük tehlike ve düşman olarak değerlendiriyor. BOP çerçevesinde İsrail'in bölgedeki güvenliğini de ön planda tutan süper güç, şimdi yeni kriz merkezleri üretip, yeniden silah satışı için düğmeye basıyor.

Yeni gelişmelere bir göz atalım:

Suudi Arabistan Körfez İşleri Bakanı Samir el Sabhan, Hizbullah'ın hareketleri sebebiyle Lübnan'ı savaş ilan eden ülke olarak göreceklerini belirtti.

Suudi bakan, Lübnan hükümetinin, Hizbullah'ın Suudi Arabistan'a yönelik tehlikeden haberdar olması gerektiğini kaydetti ve "Hizbullah militanlarının Suudi Arabistan'a yönelik hareketleri sebebiyle Lübnan'ı savaş ilan eden bir ülke olarak göreceğiz" dedi.

Hizbullah militanlarının, Suudi Arabistan'a yönelik tüm saldırılardan sorumlu olduğunu söyleyen El Sabhan, örgütü uyuşturucu kaçakçılığı ve gençlere terör eğitimi vermekle suçladı. Bir noktada savaşın kapıya dayandığı mesajları verildi.

Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın saldırganlığını dizginlemesini beklediklerini dile getiren bakan, ayrıca Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin baskı altında istifa ettiği yönündeki açıklamaların 'Lübnanlıları dağıtmak' amacıyla yapıldığını da sözlerine ekledi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, İran'ın müdahalelerinin "komşu ülkelerin güvenliğine zarar verdiğini, uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiğini" ileri sürerek, "Ulusal güvenliğimizi ihlal eden hiçbir şeye izin vermeyeceğiz" uyarısında bulundu.

Adel Al-Jubeir Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "İran'ın bölgede yaşanan kaosun en önemli nedeni olduğunu" savunuyor.

Bu açıklamaların arkasındaki gücün doğrudan Amerika olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyoruz?

Yine aynı şekilde Yemen'in de Suudi Arabistan için tehlikeli olduğu saray darbesi öncesi düzenlenen füze saldırısı ile gündeme gelmiş bulunuyor. Tam bir çıkmaz ve bölgedeki bir Amerikan oyunu ile karşı karşıyayız.

İran'ı, desteklediği Hizbullah'ı ve Yemen'i kriz merkezleri olarak belirleyen Amerika, başta Suudi Arabistan olmak üzere, diğer Körfez ülkelerine yine silah satışına başlayacak. Zaten Suudi Arabistan'da Saray darbesi önceci bunun altyapısının hazırlandığını da görmekteyiz. 

ABD Başkanı Trump şimdi de Uzakdoğu ülkelerini kapsayan 10 günlük bir geziye çıktı.

Şimdi dikkat:

Trump, Japonya'ya yaptığı ziyarette Japonya Başbakanı ve diğer yetkililer ile yaptığı görüşmelerde yine silah satışını gündeme getirdi. ABD Başkanı Japon yetkililere "Başınıza füze yağabilir. Bunun önlenmesi için yeni savunma sistemlerine gelişmiş silahlara ihtiyacınız var" şeklinde ikna edici sözler söylemiş. 

Yapılan görüşmelerde Japonya'nın bu konuda ikna edildiği ve yakın bir gelecekte de sözleşme imzalanacağı haberleri geliyor.

Özetle Kuzey Kore'den gelebilecek füze saldırılarına karşı Japonya'ya şimdi yüklü miktarda savunma ve silah satışı gündeme gelmiş bulunuyor.

Her gittiği yerde silah satışını öne çıkaran ABD Başkanı, daha önce Suudi Arabistan, Katar, Körfez ülkeleri ve Türkiye'ye de silah satışını yapmadı mı?

Bunun adı "Önce kriz çıkartıp, daha sonra silah satışını gerçekleştirme operasyonu" değil mi?

Yanı başımızda Irak ve Suriye'de çıkan iç çatışmalarda kullanılan silahların ve savunma sistemlerinin Amerika satışı olduğunu söylediğimizde süper gücün yeni kriz merkezleri ile daha fazla silah satışını gerçekleştireceğini de görebilmekteyiz.

Burada şu noktayı da özellikle vurgulayalım:

Trump yönetiminde silah sanayi patronları ve iş adamları ön planda bulunuyor. Ayrıca Trump ve yönetiminin de diğer iş adamlarınca desteklendiğini de görüyoruz. Dünya devi, bu nedenle işi ticarete dökmüş durumda bulunuyor. Yeni kriz merkezleri ile Amerikan silah sanayi dur-durak bilmeden üretimini sürdürecektir.