Kışkırtan Kim Olursa Olsun...

Abone Ol


"Diktatör" dediğimiz ve gerçekten "zorba" olan Saddam Hüseyin bile yapmadı Irak'ta bu "kültür katliamı"nı. Bağdat, İslâm tarihinde çok önemli yer tutan bir vilayetti. Çokça alim yetiştirmiş, onların İslâmiyet'e kaynak da teşkil eden çok sayıda el yazması eser vardı Bağdat kütüphanelerinde. Nerede şimdi onlar? Bilinmiyor... Çoğu, ABD askerleri ve Pentagon'un "taşeron" olarak Irak'a gönderdiği "lejyoner şirketleri" aracılığıyla Irak dışına taşındı. Koleksiyonerlerin elinde veya bir evin bir köşesinde "otantik" obje olarak duruyor...

* * *

Adında "İslâm" geçmesin diye çaba harcadığımız IŞİD, bugün Batı dünyasının tüm Müslümanlara bakışını olumsuz yönde değiştirmiş bir örgüt. Taliban'ın, El Kaide'nin yapamadığını yaptı bu örgüt. Elbette İslâm'da, böyle bir vahşet, kılıç zoruyla dine döndürme, dönmeyeni vahşice katletme gibi eylemler yok. Adına "cihat" diyerek zulmün dik alasını yapmak da İslâm'ın hiçbir kaynağında referans bulamaz.

İster Arapça kelime anlamını kısaltarak DAİŞ diyelim, istersek İngilizce kısaltmasıyla ISIS diyelim, bu örgüt önce İslâm aleminin sorunudur. Eylemlerini bu coğrafyada sürdürdüğü, hakimiyet alanını bu coğrafyada oluşturduğu için değil. Tüm Müslümanlar, "Elhamdülillah Müslümanım ama IŞİD'çi değilim" ezikliğini yaşamıyor mu Batı dünyasında yaşamını sürdürebilmek için.

* * *

Bu örgütün içerisinde dünyanın birçok ülkesinden gelmiş militan var. Ne kadarı "inanmış", ne kadarı "sadistçe duygularını tatmin" için örgütün içerisinde yer alıyor bilmek mümkün değil. Batı'nın, yıllarca sömürge olarak tüm insan haklarını ihlal ettiği topraklardan getirdiği "köle Müslümanlar"la asırlardır sorunu var. Onlar "entegrasyon" sorunu diyor, ama aslında sorun "özgürlük" sorunu. Batı medeniyeti, özgürlük noktasında Osmanlı'da gayrimüslimlere tanıdığı dini özgürlüğü bile tanıyacak seviyede değil. Müslümanlar bir arada tek vücut olmasın diye yıllarca "merkezi otorite" oluşturmasına izin vermedi Batı devletleri. Bizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir yapı olmasa da, Fener Rum Patriği, Ermeni Patriği, Hahambaşılık gibi kurumların kendi topraklarında oluşmasına izin vermedi Müslüman nüfusu önemsenmeyecek kadar az olan ülkeler.

Çareyi, IŞİD gibi örgütlere giden Müslümanlara kapıyı açık tutmakta buldular. Türkiye'nin IŞİD'e katılmak için gelenleri iade ettiği AB vatandaşlarının, başka yollardan Suriye'ye geçtiğine defalarca tanık olduk. Çünkü, AB ülkeleri, Müslümanların IŞİD'e katılmasını "bağırsaklarını temizlemek" gibi görüyor.

* * *

ABD'li bir yetkili, IŞİD'le savaşın yıllarca süreceğini açıkladığında hepimiz şaşırdık değil mi? Aslında kastedilen tam olarak IŞİD değil, tüm Müslümanlar...

Sadece yer altı kaynaklarından elde ettikleriyle hayatlarını sürdüren, hiçbir sanayisi, bilimsel üretimi, teknolojisi olmayan, "Hıristiyan ve Yahudilerin müşterisi" olmaktan öte vasfı bulunmayan Müslümanlar, artık petrol bekçiliğini de hak etmiyor Batı'ya göre. Onların bekçiliği, "dönemseldi" ve Osmanlı İmparatorluğu'na ihanet etmelerinin ödülüydü sadece...

Biz adını ne koyarsak koyalım veya şu anda Irak'ın ve Suriye'nin bir bölümünü hakimiyeti altında tutan bu örgütü bir şekilde yok etmenin formülünü bulalım, sorun çözülmüş olmayacak. IŞİD, El Kaide, Taliban, Boko Haram gibi örgütler Müslümanların "eğitimsiz ve cahil" kaldığı tüm topraklarda bir şekilde filizlenip boy göstermeyi sürdürecek. Çünkü, Batı dünyası bunun için özel seralar kurdu asırlar önce. Zaten zemin o kadar müsaitti ki, çok da zorlanmadılar.

Peygamber'in son halifesi ve "ehl-i beyti"nin iktidar için öldürülmesinden bu yana var olan bir zemin... Orta yerde "Kerbela" gibi koca bir fay hattı dururken, İslâm dünyasında "çatışma" çıkarmak hiç de zor değil farkındaysanız. Tıpkı şu anda Türkiye'de de o ateşi alevlendirmeye çalıştıkları gibi...

* * *

Irak'ta, Suriye'de bugün devam eden savaşın bir tarafı Şiiler, diğer tarafı (adı değişik farklı gruplar da olsa) Sünniler değil mi? Libya'daki iç savaş her ne kadar "aşiret" kavgası gibi gözükse de, işin içerisinde mezhep faktörü yok mu?

Biz, içeride insanların dinî duygularını sömürerek sarmaşık gibi her yanı kuşatmış FETÖ ile boğuşurken, IŞİD'le de savaşıyoruz. Türkiye üzerine oyun kuranlar, bu iki örgütün dışındaki "din cahili güruh"u da kullanarak mezhep savaşını topraklarımıza taşımak için var gücüyle çalışıyor. Batı dünyasının dışında, bazı komşu ülkelerin ajanları da cirit atıyor topraklarımızda. Hem Şii ve Alevi camiasını, hem de Sünni tarikatlerin "radikal" olanlarını alttan alta tahrik etmeyi sürdürüyorlar.

Bu yüzden, kim ötekini aşağılayan, tahrik eden bir ifade kullanıyorsa ben "ajan" gözüyle bakıyor, uzak duruyorum onlardan. Tavsiyem, sizden gözüküp yaptıklarıyla sizi kötü gösteren kim varsa kendinizden uzak tutun, hatta afişe edin. Cemaatler için de geçerli bu sözüm, siyasetçiler için de...1