Kemal Çapraz

Abone Ol

Gazeteci yazar, vefalı dost, ilkeli insan, Türk milliyetçisi ve tam bir vatansever...

Kemal Çapraz'dan bahsediyorum.

Bugün vefat yıldönümü... Aramızdan ayrılalı 9 yıl oldu...

Sadece Türkiye'nin değil, Türk dünyasının da çok yakından tanıdığı önemli bir şahsiyetti...

Kemal Çapraz, bize çok önemli iki miras bıraktı. Biri Ufuk Ötesi Gazetesi ve gazete ile birlikte Ufuk Ötesi Yayınları... Diğeri de Basın Birliği Derneği...

Kemal Çapraz'ın tek başına yürüttüğü bu işleri, biz dostları olarak maddi imkansızlıklar sebebiyle devam ettiremedik. Basınla ilgili olanlar bilir. Gazete çıkarmanın maliyeti çok yüksektir. Sadece abone geliri ile gazete çıkarmanın imkanı yok. Bu sebeple maalesef Ufuk Ötesi Gazetesini Kemal Çapraz'dan sonra devam ettiremedik.

Yine rahmetli Çapraz'ın çabaları ile kurulan Basın Birliği Derneğini de aktif olarak çalıştıramadık.

Rahmetli Çapraz, sağlığında Bozkurt ile ilgili çok önemli araştırmalar yapmıştı. Geniş kapsamlı kitap şeklinde bir Bozkurt albümü çıkarmayı planlıyordu. Tamamlamaya ömrü yetmedi. Vefatından sonra Bozkurt albümünü çıkarmayı çok istedik. Fakat bu kitapla ilgili çalışma yapan arkadaş da vefat etti. Belgeler de onda kaldığı ve ailesi de halen bulamadığı için şu an Bozkurt albümü işi zora girdi.

Kemal Çapraz, Türk dünyasını adım adım gezen ve Türk dünyasının liderleri ile görüşen ender kişilerden biriydi. Rauf Denktaş, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Ebulfez Elçibey, İsa Yusuf Alptekin ve daha niceleri... Hepsi ile tek tek görüşmüştü.

Türk dünyası liderleri ile ilgili bir kitap hazırlaması gerektiğini kendisine dile getirdim. Kendisi de böyle bir çalışma yapmayı çok arzuluydu. Ancak bu çalışmayı yapamadan erken yaşta aramızdan ayrıldı.

Kemal Çapraz, hep umutlu, hep heyecanlıydı. Gazeteciliğe ilk adımını attığı 1985 yılında fotoğraf makinesi ve çantasını omzuna sırtladı. Vefat ettiği son saniyeye kadar da ne çantasını, ne de fotoğraf makinesini bıraktı...

Kemal Çapraz'ın dürüst, namuslu, eğilmeyen, bildiği doğruları sonuna kadar savunan, Türk milliyetçisi ve ilkeli bir gazeteci, gazetecinin de ötesinde mükemmel bir insan, iyi bir dost, iyi bir arkadaş olduğunu herkes bilir...

Kemal Çapraz'ın çok seveni vardı... Kemal Çapraz'ı tanıyıp da sevmeyen hiçbir Allah'ın kulu yoktu...

Ama kendisi, Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne kastedenlere, Türk devletinin bağımsızlığını ve bölünmezliğini hedef alanlara düşmandı...

İşsiz kaldı, parasız kaldı... Gün geldi parasızlıktan Ufuk Ötesi'ni abonelerine geç ulaştırabildi... Ama hiçbir zaman yılmadı, çizgisini değiştirmedi... İlkelerinden asla taviz vermedi. Bu yönde yapılan teklifleri de elinin tersiyle itti... Kirli fonlarla beslenmedi, kirli ilişkilerin içine hiç girmedi. Kendi ifadesiyle hep kurşun kalem oldu. Hiçbir zaman kirli fonların veya başkalarının doldurduğu mürekkeple yazan dolma kalem olmadı.

Biz; insanlarımızın, yaşayan değerlerimizin sağlığında kıymetini bilmiyoruz. Öldükten sonra kıymetini anlıyoruz. Kemal Çapraz için de maalesef böyle oldu. Keşke sağlığında kıymetini daha çok bilseydik ve daha çok değer verebilseydik.

Not: Kemal Çapraz, bugün saat 14.00'te Tuzla Mezarlığındaki kabri başında (Cami Mah. Cumhuriyet Cad. No: 133 Tuzla-İstanbul) sevenleri tarafından anılacak...

***

Bozkurt Destanı

Hunların bir boyu olan ve adına Asine denilen Türk boyu, Hazar Denizi'nin batı taraflarına yerleşmişti. Türklerin ilk atası olarak biliniyordu. Rahat ve huzur içinde otururlarken bir gün ansızın düşmanların baskınına uğradılar. Baskının sonunda kimse sağ kalmadı.

Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış, bir köşeye sığınmıştı. Düşmanlar onu da gördüler. Fakat cılız ve küçük bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve aldırmadı. Hatta içlerinden acıyanlar bile çıktı. Ama düşman yine de her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar.

Kolunu bacağını kesip, yarı ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler.

O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi Bozkurt göründü, geldi, çocuğu emzirdi. Yaralarını yalayıp iyi etti. O günden sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, gücünü kuvvetini arttırdı.

Zamanla Bozkurt'un beslediği çocuk gürbüzleşti.

Günlerden sonra bir gün, baskın yapıp Asine soyunu yok eden düşman hükümdarı, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi. Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi.

Düşman hükümdarı gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı kesik gencin yanında bir dişi Bozkurt gördü. Dişi Bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle genci yakaladığı gibi denizin öte yanına geçirdi; orada da durmayıp Altay Dağlarına doğru götürdü. Orada, her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on oğlan doğurdu!

Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı. Oğlanlar orada büyüdü, orada evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi...

Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olanı idi. Bu yüzden Türk Hakanı o oldu.

Soyunu unutmadı. Çadırının önüne her zaman, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti.

(Bozkurt Destanı, bilinen en önemli iki Göktürk Destanından birisidir. Bir bakıma, 6. yüzyıldan 8. yüzyıl ortalarına kadar egemen olmuş Göktürklerin soy kütüğü ve var olma efsanesi olarak bilinir.)

****

TEBESSÜM

Biraz direndi

Temel bir gün üstü başı yırtık şekilde kahvehaneye girmiş. Bir masaya oturmuş. Hemen Dursun gelmiş yanına sormuş:

- Temel, ne oldu, bu ne hal?

- Sorma Dursun, benim kaynanayı gömdük de...

- Başın sağ olsun. O zaman üstüne başına ne oldu ki?

- Dedim ya, kaynanayı gömdük diye... Eee gömerken biraz direndi tabii...

****

GÜNÜN SÖZÜ

O şekilde yaşamalısın ki, öldüğün zaman tabutçu bile matem tutsun. -Mark Twain