Karadağ Turizmde İddialı

Abone Ol

Boşuna demiyoruz “ Turizm bacasız sanayi” diye.

Bütçelerini turizm gelirlerine bağlayan ülkeler var. Adriyatik ile İon Denizi arasında yerleşmiş doğa harikası yeni ülke Karadağ, son yılların dikkati çeken turizm destinasyonu olarak değerlendiriliyor. “Karadağ’ı turizmde Türkiye’yi örnek alıyor” dersek yanılmamış oluruz.

Schengen kuyruklarından sıkıntı çeken halkımız vizesiz olduğu için Karadağ'a büyük ilgi gösteriyor. Tatil dönemlerinde turizm merkezlerinin dörtte biri Türkler desek yeridir. Keşfedilip hızla tüketilecek ülkelerden biri Karadağ.

Coğrafya da Kemer coğrafyasına benziyor. Kıyı yapısı ve sahip olduğu bitki örtüsüyle. Öne çıkan turizm kentleri olan Budva ve Kotor, Dubrovnik gibi daracık sokakları olan bir iç kale görünümünde iken, 20. yüzyılda büyümüş, şimdi turizme açıldıktan sonra da azmanlaşmış tatil şehirleri.

Çevresinde iyi korunmuş Orta Çağ kentleri olan Kotor, Risan, Tivat, Perast, Prčanj ve Herceg Novi ile Kotor Körfezi ise en önemli turizm değeri sayılabilir.

Kotor Körfezi kirlenmeye başlamış. Çevresinde zaten giderek büyüyen şehirlerin yükünü taşıyor körfez. Şimdi bunlara dağ taş hızla boy atan sayfiye konutları eklenmiş. Maşallah bu konuda bizim müteahhitler ve emlakçılar başı çekiyor. Son on yıldır Türkiye'de AB vatandaşı olabilmenin en uygun yolu olarak görüldü Karadağ'da mülk sahibi olmak. Binlerce mülk satıldı ve satılmaya devam ediyor. Karadağ AB'ye girecek ve böylelikle serbest dolaşım hakkına sahip olunacak diye. Karadağ'ın AB'ye girme rüyası ise uzadıkça uzuyor.

Geçen yıl körfezi kıyı boyu dolaştık demiştik ya tekneyle, kimisi devam eden, kimisi ise yarım kalmış yüzlerce konut gördük. Bu haliyle Bodrum'a benzettik. Ama Bodrum'un şansı, kıyılarının açık, her daim rüzgar alan bir havaya sahip olması. Kotor ise küçük bir aralıktan girilen bir iç deniz. Her havaya kapalı ve denizin kendisini yenilemeye fırsatı olmuyor. Tarihi Kotor kenti körfezin en dibinde ve orası artık denize girilemeyecek kadar kirlenmiş, hatta kokuyor.

Geçen yıl Kotor marinasına demirlemiştik. Teknenin altı değdi değecek diye korkarak. Akşama ve ertesi güne aynı anda beş devasa kruvaziyerle uyandık. İkisi limana bağlanmıştı, diğer üçü ise biraz açıkta demirlemişti. Zaten oldum olası kruvaziyerlerle sorunum vardı, bu manzarayı görünce vah Kotor demek geldi içimden. Bu gemilerden şehre kaç kişi iniyor bilmiyorum. Mutlaka onlar da, bizimkiler gibi bu gün kruvaziyerle şu kadar bin kişi geldi diye şişinip haber yaptırıyorlardır. Turizme, ekonomiye ne katkısı olduğunu bilmeden, ne getirip, ne götürdüğünü hesaplamadan. Kotor ve Karadağlılar'ın da yakında Venedikliler gibi ellerinde pankart, daha fazla kruvaziyer istemiyoruz diye bağıracakları, gösteri yapacakları günler yakındır.

Karadağ'ın en önemli turizm şehri ise Budva. En yüksek yatak kapasitesi bu şehirde. Budva öyle büyük bir şehir değil aslında. Bizim Marmaris gibi dağlarla çevrelenip, kıyı düzlüğüne kurulmuş. Şehrin ilk örneği ise tarihi kaleiçi ki, olduğu gibi korunmuş. Ama yeni gelişen ve otellerle büyüyen şehirde ise turizm planlamasını ara ki bulasın. Kıyıda, arkadaki az katlı yerleşimi bir duvar halinde kapatan blok oteller ve rezidanslar yükselmiş ve hala yükselmeye devam ediyor. Bu inşaatlara izin veren mekanizma, belli ki bizimkilerden çok şey öğrenmiş.

Karadağlı yeni turizmcilerin bizimkilerden öğrendiği bir başka şey de, kıyıları beach clublar ile kapatmak. Karadağlıların turizmi tanıtmak için kullandıkları bir kaç görselden biri, Sveti Stefan adası. Sveti Stefan, Dubrovnik"in çok küçük bir örneği. Kısa ve dar bir geçit ile karaya bağlantısı bulunan adanın alanı sadece 1,46 hektar. Eski bir balıkçı köyü iken sonra tamamı otele dönüşmüş. Üstteki kara yolundan geçenler bu kırmızı kiremitli damlarıyla 40-50 tarihi yapıdan oluşan yarımadayı ve iki yanındaki kumsalı fotoğraflamaktan kendilerini alamıyorlar. Gelin görün ki, o kumsal şimdi hızla beach clublar tarafından kapatılıyor. Gün boyu yüksek volümlü müzik ile müşteri çekmeye çalışıp, 30'ar avroluk şemsiye şezlong tarifesi ve bize örnek hızla yükselttikleri fiyatlarıyla sezondan Allah ne verdiyse kazanmaya çalışıyorlar.