21. yüzyıl tabuların birer birer yıkıldığı bir yüzyıl olarak tarihe karışacak gözüküyor. Eskilerin deli doktoru dedikleri psikologluk mesleği artık hayatımızın her alanında yaygınlaşıyor. İnsanların giderek yalnızlaştığı birbirine yabancılaştığı bu dönemler danışmanlık hizmeti almalarına da sebep oluyor. Bu haftaki köşemde ise 12 yıldır mesleğini büyük bir aşkla yapan Klinik Psikolog ve Oyun Terapisti Melek Turan var. "Dünyaya bir kez daha gelsem tekrar psikolog olmak isterim" diyen Turan ile mesleğinin inceliklerini, oyun terapisini ve daha pek çok şeyi konuştuk. 10 metrekarelik bir oyun terapisi alanından Avcılar'da 10 farklı noktaya ulaşan ve binlerce çocuğun hayatını değiştiren Melek Turan'la yapmış olduğum söyleşi sizlerle...

Oyun terapisi nedir? Biraz bilgi verir misiniz?

"Oyun terapisi, çocuklara oyunlar aracılığı ile yardımcı olmaya çalışan bir tekniktir. Özel seçilmiş oyuncaklarla donatılmış bir oyun odasında, özel teknikler uygulanarak yapılan bu teknik 2,5-12 yaş grubu arasındaki çocuklara uygulanabiliyor. Çocukların seçmiş oldukları oyuncaklar aynı zamanda onların iç dünyalarını da yansıtıyor. Kategorilerine göre düzenlenmiş bu oyuncaklar ile çocukla terapötik bir ilişki kuruluyor. Çocuğa, 'Ben senin için buradayım, sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Seni dinliyorum ve anlamaya çalışıyorum' mesajı verilmeye çalışılıyor. Haftada bir bu seanslar gerçekleştiriliyor. Çocuğu oyunu esnasında hiçbir şekilde yönlendirmiyoruz ve ona müdahale etmiyoruz. Sadece gözlemliyoruz. Oyunun kaptanı çocuk. Yetişkinler duygu ve düşüncelerini söz ile ifade edebiliyorlar fakat çocuklar için böyle bir durum söz konusu değil. Onların dili oyuncakları oluyor. Seanslar ortalama 45 dakika sürüyor. Biz de bu süre içerisinde onların yanında oluyoruz. Bizi oyununa davet ederse gidip verdiği role uygun bir şekilde oynuyoruz. Ona seni olduğun gibi kabul ediyorum, seni yargılamıyorum mesajı verebilmek çok önemli."

Oyun odaları fikri nasıl oluştu? Bu süreci de bizimle paylaşır mısınız?

"Ben eğitim verdiğim kurumda 10 metrekarelik bir oyun odası kurdum ve orada anaokulu çocuklarına eğitim vermeye başladım. Onları terapiye aldım ve ciddi anlamda güzel gelişmeler yaşadım. Konuşma bozukluğu olan öğrencilerden içe kapanık öğrencilere kadar hepsi kendisini daha rahat bir şekilde ifade etmeye başladılar. O çocuklar ve ailelerinin bana teşekküre geldiği bir gün tesadüf eseri Avcılar Kaymakamı Hulusi Doğan ve Avcılar İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Engin de okulumuza gelmişlerdi. Aileler ve benimle tanıştılar. Onlara çalışmalardan bahsedince bunun projesini yapalım dediler ve hep birlikte yola çıktık. İstanbul Kalkınma Ajansı da projemizi destekledi. Bugün Avcılar'ın 10 farklı noktasında oyun terapi merkezleri var. Toplam bin 800 çocuğumuza dokunabiliyoruz. Biz Türkiye'de ilk kez devlet destekli ve ücretsiz bir şekilde çocuklarımıza terapi hizmeti sunuyoruz."

Peki, bu oyun terapisinin geri dönüşümleri nasıl?

"Oyun terapisi doğru bir şekilde kullanıldığı zaman çok başarılı geri dönüşler alınıyor. Örneğin; içe dönük, özgüveni yetersiz, iletişim problemi yaşayan ya da mutsuz, kaygılı çocukların oyun terapisi seansına girdikten belli bir süre sonra kendilerini daha rahat bir şekilde ifade etmeye başlıyorlar. Daha mutlu çocuklar oluyorlar."

Anne ve babalara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

"Anne ve babalık çok zor bir süreç. Onları da anlamaya çalışıyorum fakat bazı ebeveynler çok kontrolcü oluyor. Çocuğa sürekli müdahale ediyorlar. Bu durum çocuğun doğasına aykırı. Diğer bir etken de teknoloji bağımlılığı. Çok erken yaşlarda çocuklarının eline tablet veriyorlar. Bu çocuklarda da konuşma geriliğine çok sık rastlıyoruz.

Aynı zamanda klinik psikologluk da yapıyorsunuz değil mi?

"Evet. Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezun olduktan sonra rehber öğretmen olarak göreve başladım. Sonrasında klinik psikologluk üzerine yüksek lisansımı tamamladım. Çalıştığım anaokulundaki çocuklar ile daha yakından ilişki kurabilmek amacıyla da oyun terapisi eğitimi aldım. 12 yıldır mesleğimi icra ediyorum ve tek amacım insanlara en iyi nasıl yardımcı olabilirim sorusuna cevap bulabilmek."

Kadına yönelik taciz ve şiddet olayları ile ilgili topluma ne mesaj vermek istersiniz?

"Bu tarz olayların temelinde ataerkil bir toplum olmamız yatıyor. Kadın ile erkek eşit değildir algısından kaynaklanan bu durum hepimiz için çok üzücü ve acilen aşılması gerekiyor. Şiddete uğrayan kadın sayısı çok fazla ve bunu söyleyemeyen dışlanma korkusu yaşayan kadın sayısı daha da fazla. Bu anlamda kadın sığınma evlerimizin da sayısı az. Bu evlerin de arttırılması gerekiyor. Kadınların sosyoekonomik düzeyinin yükseltilmesi kendi ayakları üzerinde durması da çok önemli."

Kadınların çalışma hayatında daha aktif bir şekilde yer alabilmesi için neler yapılması gerekiyor?

"Ülkemizde kadınların üzerinde çok fazla sorumluluk bulunuyor. Çalışan bir kadın ise bu sorumluluk daha da artıyor. Türkiye'de kadın olmak gerçekten çok zor. Bu duruma yönelik kadının çalışma hayatında daha aktif bir şekilde rol alabilmesi için çalışmalar yapılması da gerekiyor. Çocuklu annelere yönelik de teşvikler olmalı. Örneğin, doğum yapmış bir anne doğumdan önce ve sonra 8'er hafta izin kullanabiliyor ancak bu süreç çok kısa. Çocuğun sağlıklı gelişimi için en az 6 ay annesinin yanında olması gerekiyor. Kadınların bu anlamda desteklenmesi gerekiyor."