Son günlerde basılı ve görsel basında sokaklarda çöpten kağıt, plastik, teneke kutular toplayarak hayata tutunmaya çalışan insanlara karşı yapılan operasyonları okumuş ve görmüşsünüzdür.

Operasyonu yönetenlerden sıkça ‘’haksız kazancı engellemek için yapıyoruz’’ cümlesini duyduk. Eminim siz de pek anlam verememişsinizdir bu cümleye; kime veya neye karşı elde edilen kazançtır bu? Ayrıca çöpten ekmek parası çıkarmak nasıl haksız kazanca sebep olabilir?  Lütfen sabredin.

Sabreder ve bu yazıyı sonuna kadar okursanız emin olun bu güne kadar görmüş olduğunuz vahşetin çok ötesinde bir vahşilik ile karşılaşacaksınız.

Afganistan ve Suriye’den gelen mültecilere karşı toplumda artan öfkeyi dindirmek için sanki onlara karşı yapılıyormuş gibi gösterilse de aslında çok başka nedenler de var bu operasyonların arkasında. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki sokaklarda çekçek arabalarıyla kağıt, plastik, naylon, metal gibi geri dönüştürülebilir atıkları toplayanların arasında emin olun yabancılardan çok Türk insanı var.

Hayatın çıkmaz sokaklarında yaşamınız akıp giderken rastlayabileceğiniz en dip yerdir sokaklardaki çöp kutularından ‘’k-atık’ını’’ çıkarmak. Yaşamak ve ayakta kalmak gittikçe zorlaşırken karşımıza çıkan acımasızlığın derecesi sürekli yükseliyor.

Dünyanın neresine giderseniz gidin atıklardan ekmek parası çıkarmak en son çaredir. Yüzünüze kapanan onlarca kapıdan sonra sığındığınız, gözlerinizi yere dikerek saklandığınız son yerdir sokaklar. Eğer bir gün bu işi yapmak zorunda kalırsanız sanırım aylarca her köşe başında bir tanıdıkla karşılaşmaktan ölesiye korkarsınız.

Gelelim vahşetin başladığı yere. Artık vahşi kapitalizm tanımlaması yumuşacık, pamuk gibi bir tanımlamadır. Çünkü şu anda okuyacaklarınızı sanırım bu dünya üzerinde tanımlayacak bir sözcük veya cümle yok.

On ya da on beş yıldır belediyeler şirketlere belediye sınırları içinde atık toplama işini ihaleyle satıyor. Şirketler bu ihalelere girerek para karşılığında bu işi alıyor ve topladığı atıkları satarak para kazanıyor Bir çok işletme bünyesinde çıkan kağıdı, plastiği ve atıkları bedelini de ödeyerek bu şirketlere vermek zorunda. Yani bir atık şirketi mahallenizdeki marketten çıkan ambalaj atıklarını gelip alıyor ve bu iş için de marketten belirli bir ücret tahsil ediyor.

Sokaklardan toplanan çöpler çöp ayrıştırma merkezlerine götürülüp içinden değerli atıkları ayrıştırılarak satılıyor. Bu iş de ihale ediliyor ve büyük miktarda paralar kazanılıyor.

İşte ‘’haksız kazancı engellemek için yapıyoruz’’ cümlesindeki sır bu. Devasa şirketlerin kârı azalmasın diye; sokaklarda çöplerden topladıklarıyla hayatlarını idame ettirmeye çalışan insanların üzerine bu yüzden gidiliyor.

İstiyorlar ki her şeye sahip olsunlar, her şeyden onlar para kazansın. İşte vahşi sözcüğü bu noktada sıradanlaşıyor. Anlamını yitiriyor. Bu durumu; yani insanların bu büyük yalnızlığını, büyük çaresizliğini anlatmayı artık başaramıyor.

Şirketler para kazansın insanlar aç kalsa da olur. İlkeleri artık bu.

Ne bekliyorlar insanlardan; toplu intiharlar mı? Neden insanların çöpten çıkardığı bir dilim ekmeği ellerine vurarak alıyorlar?

Daha ne kadar batabilir ki insanlık.