Niyetimiz daha iyi hissetmek değil, hissetmede iyileşmektir.

İyileşme keşfetmek değildir.

Özsel bir keşif olmadan hiçbir nedensel dönüşüm mümkün değildir.

İyileşme dikkatimizi sonuca yöneltirken, keşfetme nedenselliğe odaklıdır. Oysa ki sonuçlarla uğraşarak nedenselliği etkileyemeyiz. İyileşme ile uğraşmanın sonucu her zaman kaçınılmaz olarak kendimizi aldattığımız bir umutsuzluktur.

İyileşme nedir diye sorduğumuzda, ilk önce bulmamız gereken nesnedir. Eylemden önce ulaşmamız gereken şey nesne hatta çoğunlukla öznedir.

Öznenin biz olduğu bir durumda iyileşmeden kasıt nedir peki?

Ruhun iyileşmesi mi, yaraların iyileşmesi mi, hastalıkların iyileşmesi mi, kalbin iyileşmesi mi, yoksa bakış açısının iyileşmesi mi?

Judy Tatelbaum'un da dediği gibi:

Acı, iyileşmek için dikkat gerektiren bir yaradır. Acıyı yenmek için çaba göstermek demek, duygularımızla tümüyle ve dürüstçe yüzleşmek, duygularımızı tam anlamıyla ifade edip serbest bırakmak ve bu yaranın iyileşmesi ne kadar sürerse sürsün duygularımıza hoşgörüyle yaklaşıp onları kabul etmek demektir. Acıyla karşılaştığımızda bizi tepetaklak devireceğinden korkarız. Gerçekte ise, yaşadığımız acı kaybolur. İfade edilmeyen acı ise sonsuza dek sürer.

Yardım istemek için birçoğumuzun her şeyden daha fazla ihtiyaç duyduğu şey, cesaret ve alçak gönüllülüktür: sevgi ve şefkat istemek, arınma ve iyileşmeyi istemek, acılarımızın nedenini ve onları nasıl iyileştirebileceğimizi anlamak için güç istemek; daha göreceli bir düzeyde de yaşamlarımızdaki açıklığın, algıların, huzurun artmasını istemek, “ustanın ölümsüz bilge zihniyle birleşmekle elde edilen zihnin mutlak doğasının farkındalığına ulaşmayı” istemek.

Para, mutluluk ve mükemmel görünümün aksine neşe, bolluk ve sağlık için hiçbir arayış gerekmez. Bunlar sadece şu an ile barış içinde olduğumuzda ‘bu anı olduğu gibi kabul ettiğimizde’ gelir.

Neşe, bolluk ve sağlık şimdiki zaman farkındalığının birer ürünleridir. Varlığımız gibi aslında bu da bizim içimizdedir. Sadece bizim dikkatimiz başka yöne çevrildiğinden bunların farkına varmayız.

Bir hasta iyileştikten sonra hastaneyi terk eder. İyileşmeden terk edemez. Seçim ve eylem özgürlüğüne hemen ulaşmakta ısrar etmek sadece iyileşmeyi geciktirecektir.

Geride dur. Sadece bak ve izle. Şefkatle bak ve bir daha baktığında iyileşme gerçekleşecek.