Ekvador… Güney Amerika’da bir ülke…

Cezaevi isyanları, deprem, darbe girişimi veya uyuşturucu hesaplaşmaları olmazsa adını hiç duymayacağız…

Ekvador’un Sağlık Bakanı istifa etti.

Gerekçesi çok manidar… Yakınlarına ve bazı devlet görevlilerine kovid-19 aşısı yaptırmak…

“Siz karışamazsınız? Devlet görevlilerine ve aileme tabii ki öncelikle aşı yaptıracağım” demedi… “Bunlar siyasi konular, ben siyasete girmiyorum” diye lafı dolandırmadı…

Özür dilemekle yetinmedi… Bu işi beceremedim diyerek bırakıp gitti…

İstifa etmek de edebilmek de bir erdemdir, kültürdür.

En azından başarısızlığı kabul ediyor, hiç kimseyi suçlamadan, lafı dolandırmadan, sorumluluğu üstüne alıyor ve bu işi daha iyi yapabilecek kişilerin önü açılmış oluyor.

Gelecek olanlara ve başarısız kişilere bedel ödenmesi gerektiğini gösteriyor.

İstifa etmemek ise başarısızlıkta inat etmek, bencillik ve kişisel ihtirası öne çıkarmak ve de başarısızlığı kural haline getirmektir… Hesap vermemek, hesap sorulmasına karşı çıkmaktır…

Tabii ki herkesten istifa etme erdemini beklemek çok abartı olur…

Özellikle demokrasinin sadece yasalarda yazılı olduğu toplumlarda, istifa etmek çok acıdır ki yenilgi ile eş değerde görülüyor…

Hatta, istifa etmek isteseniz bile kendi iradeniz ile bunu yapamıyorsunuz….

Hukukta ve az da olsa demokrasinin işlediği yerlerde tek taraflı olan istifa, demokrasinin sadece yasalarda yazılı olduğu ülkelerde izne bağlanıyor…

Gelişmiş demokrasilerde en küçük başarısızlıkta sorumluğu üstüne alıp, en yetkili kişiler istifa ediyor…

Demokrasinin uğramadığı Ortadoğu ve Ortaasya’da istifa etmek yoktur. Başarı veya başarısızlık liderin iki dudağı arasındadır… İsterse hemen azleder, kapının önüne koyar, hatta hapse tıkar…

En acı tarafı ise… Sadece bir yanlışı değil, yaptığı neredeyse her şeyi yanlış olanların bile istifa etmemesinden öte…

İstifasını isteyenlere karşı…

“Yedirmeyiz” diye kampanya başlatılmasıdır…

Yanlışlar, hatalar, hukuksuzluk, kanunsuzluk yok sayılıyor; yaptığı yanlışları göre göre bile bile savunuluyor…

Kendi aralarındaki dost sohbetlerinde “Bu da çok canımızı yaktı; bu kadar da yapılmaz ki” diye dert yanılıyor…

Meydanlarda eleştirenlere karşı “Yedirmeyiz” naraları atılıyor.

Hangi zihniyetle, hangi mantıkla kendilerine bile dokunan, kendilerinin de canını yakan yanlışlar, kanunsuzluk ve hukuksuzluk savunuluyor…

Anlamak mümkün değil…

*****

Cam tavan sendromu

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.

Birkaçını toplayıp 30 santimetre yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.

Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.

Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler.

Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.

Artık hepsinin 30 santim zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 santim zıplarlar!

Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.

Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı ‘hayat dersine’ sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar.

Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30 santimden fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir.

Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.

Bu pirelerin yaşadıklarına ‘cam tavan sendromu’ denir.

Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.

Cam tavanınız, hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir.

Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.

Ama bir şeyi yapabileceğinize gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.

(Dr. David J. Schwa)

*****

TEBESSÜM

Trafik

Amerikalılar sabah saatlerinde işlerine giderken korkunç bir trafikle karşılaşır. Yol tamamen kapalı ve araçlar durmaktadır. Herkes neler oluyor, merak etmektedir.

Bu sırada merakla bekleyen birinin araba camına bir adam vurur. Adam camı açar ve sorar:

- Nedir bu trafiğin sebebi biliyor musun?

- Caddenin ortasında teröristler Trump’ı rehin almışlar. 1 milyar dolar talep ediyorlar. Aksi takdirde benzin döküp yakacaklarını söylüyorlar.

- Şimdi anlaşıldı bu trafiğin sebebi.

- Sen ne kadar katkıda bulunacaksın?

- Herkes ortalama ne veriyor?

- 5 litre.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En tehlikeli insan tipi az anlayan, çok inanandır.

Anton Çehov