Türkiye’nin uzay yarışları için somut adımlar attığını söyleyen Hava ve Uzay Hukuku Uzmanı Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Gölcüklü, “Uzay yarışları ilk olarak Sovyet Rusya ve ABD arasında başlamasına rağmen uzay, günümüzde Kanada, Japonya, Hindistan, Çin gibi birçok yeni aktörün de dahil olduğu bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ise Türkiye Uzay Ajansı’nı kurarak bu alanda “ben de varım” dedi. Milletlerarası alan bakımından Birleşmiş Milletler, uzayın barışçıl amaçlarla kullanılması noktasında birtakım antlaşmalar yapmakta. Ancak Birleşmiş Milletler antlaşması kapsamında bir devletin sorumlu olması demek, o sorumluluğun esaslarını detaylıca belirlemez. Bu nedenle Türkiye’nin de kılavuz niteliğinde kapsamlı bir uzay kanununu hazırlaması gerekli ve önemlidir” diye konuştu.
Uzayın ‘insanlığın ortak keşif alanı’ olarak tanımlanabileceğini belirten Doç. Dr. İlyas Gölcüklü, “Birleşmiş Milletler, uzayın barışçıl amaçlarla kullanılmasını ve uzayda gerçekleştirilen faaliyetlerden bütün devletlerin eşitlikçi bir biçimde faydalanmasını sağlamak için çalışmaktadır. BM anlaşmalarında öne çıkan bazı kurallar vardır ve devletlerin bu temel esaslara uymaması, uluslararası hukukta sorumluluğun doğmasına sebebiyet verebilecektir. Uzayın barışçıl amaçlarla kullanılması gerekir. Örneğin devlet olarak oraya gidip bir nükleer santral inşa edemezsiniz” dedi.
Türkiye’nin kapsamlı bir uzay kanunu yapması gerektiğini söyleyen Gölcüklü, “Türkiye ulusal ve uluslararası alandaki iş birliklerini de dikkate alarak kendi kanununu yapmalı. Bizler şu anda esasen gelecekte yaşıyoruz. Aynı zamanda çok hızlı gelişen bir alan uzay alanı ve Türkiye’nin de bu noktada atmış olduğu adımlar, geleceği yakalamak bakımından oldukça önemlidir. Ancak bunlarla yetinmeyerek Türkiye’nin de kapsamlı bir uzay kanunu yapması gerekmektedir. Vurgulamak gerekir ki uzay hukuku, bir zamanlar bebeklik dönemini yaşamış olan hava yolu taşımacılığında olduğu gibi, teknolojiye bağlı olarak oldukça hızlı bir biçimde büyüyen ve çok farklı iş birlikleri ile güçlü sermaye gerektiren önemli bir alandır. Bu nedenle Türkiye’nin bu adımlarla yetinmeyerek özellikle ABD’de yapıldığı üzere Ulusal ve Ticari Uzay Programları Kanunu ya da Ticari Uzaya Fırlatma Kanunu gibi kapsamlı bir Uzay Kanunu yapması ve bu düzenleme kapsamında mutlaka özel sektörün de uzay yarışına teşvik edilmesi gereklidir” ifadelerini kullandı.
Günümüzde özel sektörün de uzay turizmine yöneldiğini belirten Doç. Dr. İlyas Gölcüklü, “ABD’nin ulusal ve ticari uzay programları kanunu var. Devletin kendi iç hukukundaki işleyişi, bu kanuna tabii olarak çözümleniyor. Bugün ABD’nin bazı önde gelen şirketleri uzay yarışında başarıyla yer alıyor. Yakın tarihte bizler sivil uzay turizminden kaynaklı problemleri tartışıyor olacağız. Sivil uzay turizmi söz konusu olduğunda sigorta uyuşmazlığı, hava aracı kazalarında olduğu gibi hava-uzay aracı kazası uyuşmazlıkları da olabilecek. Sivil hava taşımacılığında olduğu gibi uzay taşımacılığı da teknolojiye bağlı olarak çok hızlı gelişiyor. Bu da uzay tartışmalarının artık yavaş yavaş devletler arasındaki ilişkiden çıkıp devlet-birey, ya da birey-birey arasındaki özel hukuk uyuşmazlıklarına dönüşmesine neden oluyor. Örneğin sivil uzay turizminde sigorta uyuşmazlıkları, taşıyıcı özel şirket-uzay yolcusu uyuşmazlıklarının mevcut BM düzenlemeleri kapsamında çözülmesi beklenemez” dedi.

Doç. Dr. İlyas Gölcüklü sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bir hava aracıyla giderken hava aracı içerisinde bir yolcu, diğer yolcuya zarar verebilir. Yolcu doğal sebeplerden dolayı ölebilir. Ya da pilotaj hatasından kaynaklanan hava aracı kazası meydana gelebilir. Bu sorunların hepsi uzay taşımacılığı için de geçerli. Eski birleşmiş milletler antlaşmalarında bulunan genelgeçer kısa hükümler uzay gibi sürekli gelişen bir alanda yetersiz kalıyor. Uluslararası bir antlaşmanın yeniden yapılması zaman alacağı için Türkiye’nin de tıpkı diğer devletler gibi kapsamlı bir uzay kanunu yapması gerekir.”