Kentleşmenin, kültürel yozluğun, internet çağının ve diğer kültürlere özentinin görgüsüzlükte başlıca sebepler olduğunu vurgulayan zerafet eğitmeni Semra Binay, “Bir önemli nokta yeni nesilin ‘ben’ merkezli yetiştirilmesi. Başkalarından önce benim ne istediğim önemli düşüncesiyle saygı ve empati geliştiremeyen bir toplum yaratılması zarafete gölge düşüren bir yetiştirme biçimi. Sosyal hayatta ve sosyal medyada mahcubiyet yoksunu, gençlerin çoğalmasının başlıca sebebi ‘benci’ yetişmeleridir” ifadelerini kullandı.

ADAB-I MUAŞERETİN MUTFAĞI AİLEDİR 

İnsanın olduğu her yerde kişilere karşılıklı kendilerini iyi ve değerli hissettiren görgü kuralların olması gerektiğini de sözlerine ekleyen Zarafet Eğitmeni Semra Binay, “Görgü kurulları için kendinize yapıldığında hoşunuza giden bir davranışı başkasına da sizin yapmanız diyebiliriz. Günümüzde Batı kaynaklı olan adab-ı muaşeret modernleşmenin ortak dilidir. Çünkü zarif bir beden diline sahip olmak her lisandan insanla doğru iletişimi başlatır.  Aslında kültürümüz adab-ı muaşeret bakımından oldukça zengin ve donanımlıdır. Ancak zaman içinde nesilden nesile aktarılırken yetersiz ve özensiz kaldı. Adab -ı muaşeretin mutfağı ailedir. Görgü, adap kuralları önce ailede öğrenilir. Çocuklar, anne baba ve aile bireylerini rol model alır ve ileriki yaşantısında gördüklerini uygular. Bugün görüyoruz ki kabalık, zorbalık şiddet ve saygısızlığın başladığı yer ailedir. Tabiki sonradan öğrenilebilinir kurallardır. Kişi kendini geliştirip yetiştirebilir. Toplumda hiç ya da saygın olmak bizim elimizde” şeklinde konuştu.

Bir insanın temel eğitimden lisans eğitimine kadar ortalama 16 yıl eğitim aldığına da değinen Binay, “Bireyler mesleki eğitimin yanında protokolü, hitabı, tokalaşmayı, giyinmeyi, davet kurallarını ast üst ilişkilerini öğrenip hayata geçirdiğinde birçok rakibini geride bırakarak hayranlık ve saygı uyandıracaktır. Mesleki başarı; bilgi ve tecrübe kadar ‘kurumsal ilişkilerde’ iyi olmakla mümkündür. Yani kurumsal davranış kurallarını bilmekle mümkündür. ‘Usul esastan önce gelir’” dedi.

 “TEŞEKKÜR ETMEK MOTİVASYONU ARTIRIR” 

Günümüzde İnsanların teşekkür ve iltifatta oldukça cimri davrandıklarını sözlerine ekleyen Binay, “İltifat ettiğinde kendi değeri düşüyor hissine kapılıyor. Oysaki iltifat takdir ve teşekkür de bonkör olmak teşvik demektir. İnsanların motivasyonunu artırır. İltifat etmenin ruhsal açıdan da çokça pozitif katkıları mevcuttur. Ve bir süre sonra çevrenizdeki diğer kişilerinde birbirine aynı şekilde olumlu yaklaşımını gözlemlersiniz. Nazik olun çünkü karşılaştığınız herkes, fark etmediğiniz zorluklarla boğuşuyor. Gün içinde ‘lütfen’ kelimesini kaç kere kullandığımıza dikkat edelim. Nezaketin en temel kapılarını açan sihirli kelimelerin başında ‘lütfen’ ve ‘teşekkür ederim’ gelmektedir. Çokça kullanmaya gayret edelim. Sizi daha çekici gösterir. Karşınızdakileri mutlu eder. Pozitif bakış katar. Saygı ve hürmet görürsünüz. Adab-ı muaşeret de verdiğinizin karşılığını mutlaka alırsınız” dedi.