Denizdeki mikroorganizmaların üremek için fosfor ve azota ihtiyaç duyduğunu aktaran Medicana Kadıköy Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, Marmara Denizi'ndeki kirliliğin bunu fazlasıyla sağladığını dile getirdi.

Dr. Onultan, müsilajın organik bir yapı olduğunu belirterek, "Hümin adı verilen yapıyı içeriyor. Daha önce Adriyatik Denizi’nde görüldüğü için İtalya’nın yaptığı araştırmalar var. İçinde amino asit, yağ ve karbonhidratın çeşitli formatları bulunuyor. Müsilajın içindeki yağ dokusu ağır metalleri kolayca tutuyor. Denizin dibine çökünce de tabandaki özellikle kabuklu canlıların gıdası haline geliyor" diye konuştu.

Özellikle midyelerde bulunan paralitik shellfish toksinin ( PST) felç yapabildiğine dikkat çeken Dr. Onultan, "Müsilajda bulunan en zararlı ağır metal cıva, arsenik, kurşun ve lityum bulunuyor. Bu maddeler yağda çözülebiliyor. Beyin omurilik bariyeri dediğimiz sıvıya geçebiliyorlar. Beyinde özellikle cıva ve kurşunun ciddi toksik etkileri bulunuyor. Beyinde sinir hücreleri arasındaki iletimi etkiliyor. Toksik etkiliyle olması gereken elektrolitlerin yerini değiştiriyor. Cıva beynin hafıza merkezini olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

Midye, istiridye, istakoz gibi kabuklu canlıların deniz suyunu süzerek beslendiğini hatırlatan Dr. Onultan, "Özellikle bu dönemde tüketilmeleri riskli. Kültür balıkçılığı yapan yerlerden deniz ürünü alabilirsiniz. Yine İtalya’da 2014 yılında yapılan bir çalışmaya göre, lifli gıdalar beyindeki ağır metalleri azaltıyor. Yeşillik, sebze ve meyveyi bol bol tüketmek lazım, beyinde biriken cıva oranını düşürüyor” dedi.