Merhum Öztürk Serengil'in bir filminde twist dans müziğine söz olmuştu ve hafızalara kazınmıştı 'Abidik gubidik'. Aradan yıllar geçti, siyasi literatüre Başbakan Binali Yıldırım soktu bu sözcüğü. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile parlamenter sistem arasındaki farkı anlatırken "Abidik gubidik bir takım işler oluyor. Bir bakıyorsunuz hiç aklımıza gelmeyen biri Başbakan olmuş" demişti son Başbakan Yıldırım. Gün gelip, çözemediğim, anlam veremediğim ve hatta şaşırıp kabullenemediğim bir iş için 'abidik gubidik işler' diyeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Hiç uzatmadan hemen konuya girelim. İETT, bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde, AK Parti İstanbul İl Kongresi'ne tahsis ettiği otobüsler ile taşındı. CHP'li üyeler "Kaç paraya kiraladınız, mitinge gidenler Metrobüs'e nasıl bedava binebildi" gibi sorular yöneltti. Alacakları cevap onları tatmin eder mi, etmez mi bilemiyorum. Ama keşke İETT'nin "anlamsız" işleri, miting veya değişik etkinliklere tahsis ettiği otobüslerle sınırlı kalsa. Anlatacağım olay, İBB Başkanı Mevlüt Uysal'dan, İETT Genel Müdürü Ahmet Bağış'a kadar herkesin sorumluluğunu yerine getirmediğini gösteriyor. 

* * *

Tamamı özelleştirme sürecine sokulan İETT, geçtiğimiz hafta ani bir kararla birçok otobüs hattını "Ak"la başlayan bir servis taşımacılığı şirketine devretti. Anadolu yakasındaki garajlar ile birlikte, Ethem Sancak'ın firmasından alınan yeni otobüsleri de bu şirkete teslim etti. Şirket, çoğunluğu özel halk otobüslerinde çalışmış şoförler ile Anadolu yakasında İETT'ye ait sarı otobüslerle taşımacılığa başladı. Bugüne kadar, bildiğimiz mavi renkli özel halk otobüsleri yanında Otobüs A.Ş.'ye bağlı erguvan renkli otobüsler konuluyordu özelleştirilen hatlara. Şimdi, otobüsü de İETT verdi ve hat satışı gerçekleştirildi. Kaça sattı, nasıl bir ihale oldu bilemiyorum. Daha doğrusu İBB Meclis üyelerinin de bildiğini zannetmiyorum.

Şimdi, İBB ve İETT yetkilileri "ulaşım kalitesi" falan gibi gerekçeler sunacak bu özelleştirmeyle ilgili. Ama hiç alâkası yok. Çünkü, yeni alınan otobüsler özel şirkete devredilince, İETT'nin elinde kalan hatlarda, bir yılı aşkın süredir garajda bakımsız bir şekilde tutulan yaşlı Mercedes otobüsler sefere konuldu. İETT'nin kadrolu ya da taşerondan kiraladığı şoförlere, toz toprak içinde teslim ettiler otobüsü. Bu acele nedendir anlamak mümkün değil.

Şoförler, bir sabah işe geldiler ve garajda kendilerine Mercedes otobüsler gösterildi. 

* * *

Geçtiğimiz yıl Almanya ile çıkan kriz bahane edilerek, sözde "protesto" sebebiyle Mercedes otobüsler garaja çekilmişti hatırlarsanız. Aslında protestoyla ilgisi yoktu bu işin. İETT'nin araç onarım ve bakım üniteleri tasfiye edilmiş, bu işler özel servislere devredilmişti. İşi devralan Mercedes servisi, anlaşma gereği "onarım" yerine parça değiştirerek çözüyordu sorunları. Bunun da İETT'ye maliyeti hayli yüksek oluyordu. Süresi dolunca sözleşme yenilenmedi, Almanya krizi bahane edildi ve otobüsler garaja çekildi.
Şimdi o otobüsler sefere çıkarıldı. Klimaları çalışmıyor, çünkü gazı tükenmiş ve soğutmuyor. Bir yılı aşkın süredir bakım yapılmadığı için yolcular şu anda "tekerlekli sauna"da yolculuk yapıyor. Şoför, her araca binen yolcuya klimaların çalışmadığını izah etmekle uğraşıyor. Çoğu kere sefere saatinde çıkmak için araçtan inmeden son duraktan dönüş yapan şoför, mesaisini hamamda terlemiş gibi tamamlıyor.

İstanbulkart okutulan cihazlar sık sık tutukluk yapıyor, şoför kumanda panosundan cihazı resetleyerek yolcudan tahsilat yapmaya çalışıyor. Kart basamayan yolcular kapı önünde birikiyor vs...

* * *

Bazı şoförler haklı olarak, klima arızası yanında araçların çıkardığı diğer problemleri de "filo" denilen kumanda merkezine bildirerek araçları servis dışı yapıyor. Bu da, sefer aksamalarına, yolcuların perişan bir şekilde yollarda beklemesine yolaçıyor.

Örneğin, Pazar günü Çavuşbaşı'ndan saat 12.50 ve 14.05'te hareket etmesi gereken araçlar sefer yapmadı. Arada başka sefer de yoktu. Yani; saat 11.35 ile 14.45 arasında o hatta İETT seferi yapılmadı. Üsküdar'dan da o bölgeye ardı ardına sefer iptali yaşandı. Pazartesi de aynı rezaletle karşılaştı yolcular. Çünkü bakımsız, döküntü Mercedes marka araçlar arıza sebebiyle garaja çekilmiş, yerine de araç konulmamıştı.
* * *
Bugün 11 ayın sultanı Ramazan'ın ilk günü. İnsanlar her günkü gibi, işlerine, okullarına, hastane vs. yolculuklarına başka alternatifleri olmadığı için İETT otobüsleriyle gidecek. Daha doğrusu gitmeye çalışacak. Dönüşte de Çavuşbaşı dahil Beykoz'un merkezine uzak noktalarına İETT otobüsleriyle ulaşmak isteyecek.

Ancak Mercedes otobüslerin devreye sokulmasıyla üst üste yaşanan sefer aksaklıkları, şu ana kadar herhangi bir çözüm girişimi olmadığı için devam edecek. Son birkaç gün gösterdi ki, bizlere hizmet sunmakla mükellef olan İETT, Ramazan'da bunu "eziyet"e dönüştürecek. 

Sosyal medyadan yazıştığım İETT görevlileri sorulara cevap veremiyor. 153 Beyaz Masa ise birbirinin kopyası bahaneler göndererek durumu geçiştirmekle durumu idare ediyor zaten yıllardır.

Ben de bu mesajların tamamını, durakta birlikte otobüs beklediğim, bindiğim otobüste durumdan yakınan vatandaşlara okutuyor, "Çavuşbaşı halkı Beykoz'u AK Parti'ye kazandırdı ama onlar bunun farkında değil..." diyorum. Abidik gubidik işlerinizi de anlatıyorum tabii. 

Sahi, bu son özelleştirmeyi neden bu kadar aceleye getirdiniz? Derdiniz neydi?