Mevsimlerden sonbahar. Adaların en yalnız vaktindeyiz. Büyükada turistlerini ağırlamış dinleniyor, Kınalıada şezlonglarını kaldırmış, bir gelecek yaz mevsimini bekliyor, Burgazada sessizliğe çoktan alışmış, Heybeliada ise kadim sakinleriyle baş başa kalmış  karşılıyor sonbaharı. Kalamış isimli vapurla 1 saat 45 dakikalık yolculuğun ardından adımımızı atıyoruz artık sonbahar yapraklarının döküldüğü yalnız Heybeli'ye. Orhan Pamuk, Hüseyin Rahmi Gürpınar, İsmet İnönü...  Evet Heybeli denildiğinde akla gelen isimleri anıyoruz bir bir. Yerlerde sararmış yapraklar, faytoncular da atlarıyla baş başa kalmışlar. Yapayalnız Heybeli sokaklarına  atıyoruz kendimizi. Refah Şehitleri Caddesi'ne saparak İsmet İnönü'nin koca Türk bayraklı evinden giriyoruz içeri. Adayla aynı kaderi paylaşan ev bomboş, sessiz... İnönü'nün ruhu dolaşıyor sanki evde ve bizler de onu takip edermişçesine dolanıyoruz evin girişinde. Ayak seslerimizi duyan biri gelip tanıtıyor kendini hemen, adı Aynur Akbıyık'mış, müze evin rehberi. Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün evindeyiz, her yeri eski, her yeri tarih kokuyor  bu evin.  Yaşanmışlıkları rehberin anlatımı eşliğinde canlandırıyoruz gözümüzde.

YAĞLI BOYA TABLO 

Bina girişinde, paşanın 1945 yılında usta heykeltıraş Mehmet İnci tarafından yapılmış bir çalışması ve 1929 Şapka İnkılabını tasvir eden orijinali yağlı boya olan bir tablo yer alıyor. Reprodüksiyon bir çalışma olduğunu öğreniyoruz. O dönemde Hayrdarpaşa Garı'ndaki bir kutlamadan esinlenilmiş. 
Köşkü, İsmet Paşa'nın 1924 yılında, o zamanlar halk arasında ince hastalık olarak nitelendirilen tüberküloz hastalığı nedeniyle satın aldığını anlatıyor Aynur Hanım. 

"Müzenin ilk girişi, ilk kat salon bölümü ve yemek bölümüdür. 1934'de İsmet Paşa konağı Rum aileden satın aldıktan sonra, Atatürk evin bütün eşyalarını hediye etmiş. Hepsi 1934'den kalma. Sadece bazılarının kılıfları kaplama, o da renk ve kumaşların aslına sadık kalınarak yaptırılmış. Halı antika, vitrindeki porselen yemek takımları, fincan ve bardak takımları hep özel hayatlarında, köşkte kullandıkları parçalar."

Yemek bölümündeki duvarda asılı  orijinal yağlı boya  aile tablosu müzenin önemli eserlerinden. 

"1941 Ankara, usta ressam Selahattin Uzmen imzalı" diyor Aynur Hanım tabloyu göstererek.

MÜZEDEKİLER ORİJİNAL 

Yapı bir Rum mimarisi olduğu için tavanlar yüksek ve motifli. Ahşap el sanatının bu katta daha detaylı görüyoruz. Dönemin vazgeçilmezleri, bakır takımlar. İskeletler, ana tabanlar hep orijinal parçalar özenle korunmuş. 
İsmet Paşa bu evi Cumhurbaşkanlığı dönemine kadar yazlık ve dinlenme maksatlı kullanmış. Cumhurbaşkanlığı 1950'de sona erince baş vekillik dönemine kadar arada kalan zaman diliminde daha sık gelmiş.  "Paşa 1973'de Ankara'da Pembe köşkte vefat etmiş. Fakat çoğu insan Paşanın bu konakta öldüğünü zanneder," diye anlatıyor Aynur Hanım. 

Köşkün yukarı katına adadan kesitlerin de olduğu onlarca fotoğraf eşliğinde çıkıyoruz. Paşa ada halkıyla sıradan, sade bir vatandaş gibi  zaman geçirmeyi çok seviyormuş. Fotoğraflarda İsmet Paşa'nın meşhur çivileme atlayışlarını görüyoruz.  

FOTOĞRAFLARI ASILI 

İkinci katta İsmet İnönü ve çocuklarının yatak odaları yer alıyor. Aynur Hanım anlatmaya devam ediyor.

"Burası Ömer ve Erdal Bey'in odaları. Pirinç yatak başları, işleme kırlentlere varana kadar her şey orijinal halleriyle korunmuş.  Özellikle çalışma masasının üzerindeki antika Fransız Radyo da müzenin kıymetli parçalarından."

Dönemin kadın ve erkek modasını yansıtan şık takımlar odanın bir köşesinde sergileniyor. 

"Paşanın bu takımla tarihte çok fotoğrafı var. Dönemin erkek modası, duble paça, Necdet Ünver imzalı şık pantolon takımı. Mevhibe Hanımın çok şık döpiyez takımı, kendisi enstitü mezunu da olduğu için kıyafetlerini de dikiyormuş."

EŞYALARIN DURDUĞU YERLER DEĞİŞMEMİŞ 

Özden Hanım, Paşa'nın annesi Cevriye Hanım'la bu odada babaanne torun yatıyorlarmış. Odadaki gardıroplar müzenin en nadide parçalarından. 

Paşanın Mevhibe Hanım'la kendi ebeveyn odaları, dipte yine Mevhibe Hanım'ın şık kıyafetleri, çantası, paşanın röpteşambırı, pijama takımı hep dönemin tarzını yansıtan o tarihlerden burada kullanılmış giysiler. Yatak odası takımı gül ağacından, vitrin Mevhibe Hanım'ın şahsi eşyaları, parfüm-losyon şişeleri, antika şekerlikler, tarak setleri, bir pijama takımı hemen yanında yer alan uzun koltuk akşamları hanımefendinin gazetesini, kitabını okuduğu dinlenme koltuğu yerli yerinde sergileniyor.

"Bu vitrin çok kıymetli, mürekkep okka şişeleriyle birlikte orijinal yazı seti paşanın, gümüş kaplama.  Özellikle bu takım, her yerde yanındaymış, cep satrancı. Orijinal sigara seti, birebir ağzının değdiği, çok zarif bir pipo, ağızlıkları, antika bir sigara kutusu ve filtre kutusu. Manevi yönden ayrıca muazzam takımlardır. Savaşlar, cepheler gördükleri için. Burası çok kıymetli bir vitrindir."

İşte böyle bir yer Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı yapmış olan İsmet İnönü'nün bir zamanlar yaşadığı Müze Evi. İçerisinde binlerce anı ve yaşanmışlıkları barındıran konaktan, tarihin omuzlarımıza bıraktığı büyük bir yükle ayrılıyoruz. Arkamızda sonbahar hüznü çökmüş Heybeliyi bırakarak geldiğimiz gibi Kalamışvapuruyla şehre dönüyoruz. 

Haber: Başak Nur Gökçam (İAHA)
Fotoğraflar: İAHA Fotoğraf Grubu