Fatih Belediyesi'nin geleneksel olarak düzenlediği sosyal medya üzerinden canlı yayın sohbetleri devam ediyor. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in ev sahipliğinde Fatih Belediyesi binasında yapılan programın bu haftaki konusu 'Fatih Sultan Mehmet' oldu. Moderatörlüğünü Cansu Canan Özgen'in yaptığı programa konuk olarak Yazar Hayati İnanç katıldı.

"DÜŞÜNCELERİNİ SAKALINDAN BİLE GİZLEYEN PADİŞAH"

Fatih Sultan Mehmet'in hayatı boyunca sanata yönelik çalışmalarının konuşulduğu program sosyal medya aracılığı ile Periscope ve Facebook'tan canlı olarak yayınlandı. Fatih Sultan Mehmet'in sanata verdiği önem hakkında konuşan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, öğrencilik günlerinden hükümdarlığına kadar Fatih Sultan Mehmet'in çok yetenekli olduğunu ifade etti. Adaleti ile de ön plana çıkan Fatih Sultan Mehmet hakkında konuşan Başkan Demir, "Sanata, sanatçıya verdiği değer muazzam ve aynı zamanda adil bir padişah. Adaletiyle hükmetmesi münasebetiyle kısa zamanda sınırlarını 880 bin kilometreden 2 milyon 214 bin kilometreye kadar çıkarmış. 3 katına yakın genişletmiş. Temelde çok güçlü, disiplinli, tedbirli bir padişahdı. Düşüncelerini sakalından bile gizleyen bir padişah. Böyle bir padişahda adalette olunca son derece önem haiz ediyor" dedi.

"FATİH SULTAN MEHMET'İN HOCALARI FARKLI IRKLARDANDI"

Yazar Hayati İnanç da Fatih Sultan Mehmet'in öğrencilik yıllarından bilinmeyenleri seyircilerle paylaştı. Öğretmenlerini çok zorlayan bir öğrenci olduğunu ifade eden İnanç, Fatih Sultan Mehmet'in öğretmenleri arasındaki farklılıklara da dikkat çekti. Farklı kültür ve ırklardan gelmiş öğretmenlerin Fatih Sultan Mehmet'i eğittiklerini belirten İnanç konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Çok sayıda hocası vardı. Üçü önemli, en öne çıkmış olanlar. Molla Hüsrev, Molla Gürani ve Akşemseddin. Bu üçünün kişiliğine bakınca da alınacak ders var. Sırasıyla Molla Hüsrev hukuk önderidir ve Fransız subayının oğludur. Molla Gürani Diyarbakır kökenli Kürt, Akşemseddin de Türk'tür. Bu üçünün de ırkı ayrı. Ama kimse bunu dert etmedi. Biz bunu 20. yüzyılda kafaya takmaya başladık başımıza gelmeyen kalmadı."