Türkiye’de 2021’de ağırlanan yabancı ziyaretçi sayısında Rusya birinci, Ukrayna ise üçüncü sırada. Bu iki ülkeden gelen turist sayısı 6 milyon 750 bin kişi. Bu rakam toplam ziyaretçi sayısının yaklaşık dörtte biri ediyor. Bu bağlamda Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin turizme etkisini değerlendiren Doç. Dr. Murat Yücelen, “Geçtiğimiz iki yılın kayıplarını telafi edememiş olan turizm işletmeleri, bu zorluklarla kendi başlarına mücadele edemeyecekleri için ulusal çapta bir destek ve koordinasyon müdahalesi gerekir” dedi.

“TÜM OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN SEKTÖRDE YATIRIMLAR DEVAM ETTİ”

Pandemi sürecindeki tüm olumsuzluklara rağmen sektörde yatırımların devam ettiğini söyleyen Doç. Dr. Yücelen, “Yurt dışından rezervasyonlar artıyor, kurvaziyerler geri geliyor, kongre, toplantı ve konferans organizasyonlarında da hızlı bir toparlanma oluyordu ta ki tüm dünyayı şaşırtan Ukrayna işgaline kadar. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali turizm sektöründeki beklentileri tekrar değiştirdi” ifadelerini kullandı.

Yücelen, sektörün, sezonun açılmasına kısa bir süre kala bu denli kritik pazarlarda oluşan fiili bir askeri ihtilaf durumunun getirdiği yeni belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu belirtti.

“FİYAT İNDİREREK REKABET, MARKA DEĞERİNİ DÜŞÜRÜR”

Doç. Dr. Murat Yücelen, dünya genelinde artan enerji ve temel ihtiyaç maliyetleri ile Türk lirasının değer kaybı, yüksek enflasyon ve istihdam gibi iç ve dış makroekonomik etkenler de göz önüne alınınca bu yıl turizm sektörüyle ilgili stratejik öngörülerde bulunmanın ve şirketlerin planlama yapabilmesinin zorlaştığını kaydetti. Fiyat indirerek rekabet etmeye çalışmanın marka değerini düşürerek talep daralmasına yol açabileceği için yanlış bir strateji olacağını vurguladı. 

BU KRİTİK DÖNEMDE NE YAPILABİLİR?

Yeditepe Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Yücelen, bu kritik süreçte yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

“Geçtiğimiz iki yılın kayıplarını daha telafi edememiş olan turizm işletmeleri bu çok yönlü zorluklara kendi başlarına göğüs geremeyeceği için ulusal çapta bir destek ve koordinasyon müdahalesi gerekiyor,

“Destek açısından ilk anda aklımıza teşvikler, vergi indirimleri, finansman kaynakları gibi en azından günü kurtaracak, değerli markalarımızın, şirketlerimizin, varış noktalarımızın ayakta kalmasını sağlayacak maddi konular geliyor,

“Daha köklü insiyatifler de almak gerekiyor. Örneğin, uzun vadeli sürdürülebilir stratejiler geliştirilebilir, kriz dönemlerinin etkilerini azaltmak üzere sektör dinamik ve trendlerini bilimsel olarak analiz eden bir Ar-Ge birimi oluşturulabilir,

“Kamu ile sektörü buluşturmak üzere temeli atılmış olan Turizm İstişare Kurulu işlevsel hale getirilebilir,

“Ulusal Turizm Şuraları bazen değil de düzenli olarak yapılabilir,

“Kalkınma Planlarında sektörün geleceğine dair amaçlar detaylı şekilde belirtilmiştir. Bu amaçlar arasında yer alan, Türk turizminin pazar bağımlılığını azaltmak, yeni hedef pazarlar geliştirmek, etkin tanıtım ve satış politikaları tasarlamak, ziyaretçi sayısını artırmaya çalışırken niteliğini ve kişi başı harcamasını da yükseltmek, gibi ibarelerin fiilen gerçekleşmesi için bir seferberlik anlayışı ile hareket etmek gerekiyor,

“Bu topraklardaki turizm faaliyetleri çok yönlü ekonomik değere sahip. Aynı zamanda ülkemizin ulusal, manevi ve eşsiz bir değer olduğu bilinci ile değerlendirilmesi gerekiyor.”