Kitap okuma alışkanlığının giderek azaldığı, kişi başına düşen kitap okuma oranının Afrika ülkeleri ile aynı sevgiyelerde gerçekleştiği ülkemizde, kitap ihtiyaç listesinin 235. sırasında yer alıyor. Hal böyle olunca kitap ile ilgili atılan her adım kitapseverleri heyecanlandırıyor. Son olarak Adalar'da açılan Heybeli Sahaf, kitap adına ümitlerimizi yeşerten adımlardan birisi olarak gösteriliyor. İsmi de bir o kadar dikkat çekici olan sahaf Nazım Hikmet Erkan ile, kitaplar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

BABASININ TUTKUSU

Nazım Hikmet hayranı emekli bir baba sayesinde çocukluğundan itibaren kitapların dünyasında yaşamaya başlayan Nazım Hikmet Erkan, sahaf olmayı o dönemlerde kafasına koyduğunu söylüyor. İlkokul öğretmeni babası ve 3 kardeşi ile birlikte evde sürekli kitap okuyan Nazım Hikmet, üniversiteyi bitirdikten sonra İstanbul'a gelerek çeşitli işlerde çalışmış. Uzun yıllar bir belgesel şirketinde çalışan Nazım Hikmet, orada çektikleri bir geri dönüşüm işçisinin sahaf oluş hikayesinden çok etkilenmiş ve çocukluk hayali olan sahafçılığı hayata geçirmeye karar vermiş. İlk dükkanını Beyoğlu'nda açan, 2016 yılında da Heybeliada'ya taşınan Nazım Hikmet, Adalar'ın tek sahafçısı olarak biliniyor.

BEYOĞLU'NU TERK ETTİ

Beyoğlu'nda kültür ve sanata vurulan neşterden dolayı oradan ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Nazım Hikmet, "Oradaki dönüşüm bizi iş yapamaz hale getirmişti. Tiyatrolar, sinemalar ve kitapçılar birbiri ardına kapandı ve sanatseverler Beyoğlu'ndan giderek uzaklaşmaya başladı. Konfeksiyon ve hazır tüketim ürünler satan dükkanlar  birbiri ardına açılıp her yer betona gömülünce biz de kapanma kararı aldık" diyor.

KİTAPLAR OBJE DEĞİL

Arkadaşları ile gezileri esnasında Heybeliada'dan çok etkilenen Nazım Hikmet, "İstanbul'a bir saat mesafede bir vapura atlayıp geliyorsunuz ve muhteşem bir yer ile karşılaşıyorsunuz. Ben herkesin bir adası olduğuna inananlardanım, burası bana samimi geldi ve önce evimi sonra da dükkanımı buraya taşıdım" dedi.

Uzun yıllardır kitaplarla içiçe olan ve son dönemlerde kitapların özellikle İnstagram'da kültürel bir obje olarak sunulmasına tepki gösteren Nazım Hikmet, "Kitapların obje olarak sunulması doğru değil, sosyal medyada insanları bir kalıba sokuyor ve kitap ve kahveli paylaşımlar çok fazla beğeni alabiliyor. Keşke paylaştığımız kadar okusak" diyor.

NOSTALJİ MEKANI DEĞİL

Son dönemlerde sahaf festivallerinin de eski tadı kalmadığını anlatan Nazım Hikmet, günümüz popüler edebiyatından da okumalar yaptığını ancak hiçbir kitabın ilk baskı kadar kıymet görmediğini ekliyor. Önümüzdeki süreçte bir kitap çıkarma hazırlığı içerisinde olduğunu da anlatan Nazım Hikmet, sahafların nostalji mekanları olmadığını belirterek, "İnsanlar sahaflara gitsinler, kitaplara dokunsunlar ve hissetsinler" diyor.

Sibel GÜLERSÖYLER