İstanbul halkının nadir yeşil alanları arasında kalan sahil boyları, yaz aylarında birçok ilçeden gelen vatandaşların akınına uğuruyor. Yasak alanlarda denize girenler, yasak olmasına rağmen mangal yakanlar, çöplerini orta yerde bırakanlar sahillerin de tadını kaçırıyor. Sahil boyu "bisiklet yolu" olarak düzenlenmiş alanlarda ise otomobiller, arazi aracı ATV ve motosikletler cirit atıyor. Özellikle hafta sonlarında yayaların arasından geçen motorlu araç sürücüleri ile vatandaşlar arasında sık sık tartışma ve kavgalar yaşanıyor.

ÇÖPLÜĞE DÖNÜŞÜYOR

Marmara denizinin İstanbul'a kıyısı bulunan ilçelerinde, özellikle hafta sonlarında sahiller çöplüğe dönüşüyor, kural tanımazlar yüzünden sık sık tartışmalar yaşanıyor. Vatandaşlardan gelen şikayetler üzerine, Bakırköy'ün Yeşilköy ve Florya sahilleri ile Küçükçekmece Menekşe sahillerini dolaşarak sahillerin durumunu inceledik. Özellikle Yeşilköy ve Florya çevresinde İBB tarafından düzenlenmiş yeşil alanlar, piknikçilerin hoyratça kullandığı alanlara dönüşmüş. Yasak olmasına rağmen mangal yakanlar, çevreyi dumanlar içerisinde bırakırken, gün sonunda çöplerini de ortada bırakıyor. Ağaçların dibi "çöp toplama" alanına dönüşürken, çimenlerin üzeri de ambalaj atığı ve çekirdek kabuklarıyla dolu.

YAYALAR TEHLİKEDE

Yeşilköy ile Florya'da sahil boyunca "yaya ve bisiklet yolu" olarak düzenlenmiş bölgede ise motorlu araçlar cirit atıyor. Çocukların koşturduğu, yaşlı ve engelli vatandaşların da sahil gezisi yaptığı alanlarda, otomobiller, arazi aracı ATV'ler ve motosikletlerle gezenler sıradan bir görüntü oluşturuyor. Bisiklet ve yaya yolunun giriş çıkışlarında ise motorlu araçların bu alanı kullanamayacağına dair bir uyarı bulunmuyor.  Hiç bir denetim de bulunmadığı için motorlu araçlarıyla vatandaşların arasına dalarak dolaşanlar büyük tehlike oluşturuyor. Sahil boyunca yürüyen vatandaşların umursamaz tavrı ise, bu olayın "sıradan" hale geldiğini gösteriyor. Motorlu araçları uyaran az sayıda vatandaş ise direksiyondaki kişi tarafından hakarete uğrayınca, sık sık tartışmalar yaşanıyor.

YASAĞA UYAN YOK

Sahil boyunca "Burada denize girmek yasaktır" tabelası bulunmasına rağmen, neredeyse her noktada denize giren gençlerle karşılaşmak mümkün. Genellikle iç çamaşırlarıyla denize girenlerin attığı çığlıklar, yeşil alandaki gölgeliğe getirdiği halının üzerinde uyuyan vatandaşların rahatını kaçırıyor. 
Yeşil alanlarda ise "Mangal yakmak yasaktır" tabelalarının altında mangalını yelleyen vatandaşların dumanı birbirine karışıyor. Sahil boyunca yükselen dumanlar, milyon dolarlık konutları pencerelerini açamaz hale getirirken, yolda yürüyen vatandaşlar da her adımda farklı bir et kokusunu teneffüs ediyor.

ÇAMAŞIR ASIYORLAR

Yeşil alanlardaki tüm ağaçlar, piknikçiler tarafından "çamaşır kurutmak" için kullanılıyor. Palmiyelere bile rengarenk havlu ve giysiler asan vatandaşlar, yasak alanda denize girerek ıslattıkları giysilerini burada kurutuyor. Ağaçlara asılan çamaşırlar, sahil boyunca ilginç görüntüler oluşturuyor.
Çamaşırlarını itinayla kurulayan vatandaşlar, gün boyu biriktirdikleri çöpleri ise orta yerde bırakarak evlerine dönüyor. Sahil kesimlerinde belediyeler tarafından sıkı denetim yapılmadığı için, bölgede oturanlar her gün aynı sıkıntıları yaşıyor, temizlik görevlileri de yaz aylarında artan iş yükünden yakınıyor.

'BAŞKA GİDECEK YERİMİZ Mİ VAR?'

Yasak alanlarda denize giren, yeşil alanlardaki uyarı tabelalarına riayet etmeyerek mangallarını yelleyen vatandaşlar ise başka gidecek yerleri olmadığını belirterek "Piknik yapacağımız alanlar o kadar azaldı ki, buralara gelip serinliyor, bir nefes alıyoruz" diyor. Halısını çimenlere sermiş, portatif sandalyesine kurularak mangalını yelleyen bir vatandaş, bir yandan duman kaçan gözünü ovuşturarak "Mangal yasak değil mi?" sorumuza şu cevabı veriyor: "O yasak bu yasak, nerede yapalım mangalımızı? Bir hafta sonumuz var. Ormanlık alanların büyük bölümüne giriş yasak ve piknik alanları olarak ayrılmış yerler var. Oralara giriş için ayrı para, oturmak için ayrı para ödemek zorunda kalıyoruz. Buralar bedava. Çocuklar denize giriyor, biz de burada hem serinliyor hem de pikniğimizi yapıyoruz."

ÇÖPÇÜLER TOPLASIN

Sırtını bir ağaca dayamış çekirdek çıtlayan bir kadın ise, çimenlerin üzerinde biriken çekirdek kabuklarını hiç umursamıyor. Az önce yapılan salatanın artık malzemeleri de bir başka kenarda duruyor. Tebessüm ederek "Her yer çekirdek kabuğu olmuş" diyorum. "Çöpçülerin işi ne, temizlesinler" cevabını alınca bölgeden uzaklaşıyorum. Bir yanda bisiklet yolunda giden otomobilin korna sesi, arazi aracı dört çeker ATV ile motosikletin gürültüsü, diğer yanda birbirine karışan mangal dumanları, denizden ise yüzenlerin çığlıkları geliyor. Saatlerce tur attığımız sahil boyunca ne bir zabıtaya rastlıyoruz ne de bir polise. Çimenlere serilmiş gününü gün eden vatandaşlar halinden memnun ama, hemen arkasındaki apartmanlarda oturanlar pencerelerini dahi açamıyor. Çocuklar ise bisiklete binme keyfini, bisikletler için özel olarak yapılmış pist yerine, kaldırımlarda yaşıyor.

Sibel Gülersöyler