Anlı şanlı İstanbul Üniversitesi'nin baktığı koca meydanın adı Beyazıt Meydanı mıdır, yoksa Bayazıt mıdır, yoksa Bayezid midir? Ne dersiniz? Meydanı süsleyen caminin Sultan II. Bayezid tarafından inşa ettirildiği düşünülürse, meydana Bayezid Meydanı demek daha doğru olmaz mı?

1501-1505 tarihleri arasında inşa ettirilen cami şimdilerde tarihinin en büyük restorasyonunu geçiriyor. Bilenlen bilir, caminin hemen dibinde küçük tezgahlarda tespihler, eski saatler, nuh-u nebiden kalma fotoğraf makineleri, eskiden kalma ne varsa satılırdı. Artık satılmıyor. Meydandaki yüzyıllık çınar altındaki kulübeden çıkan efendi giyimli zabıtı memuru dedi ki:
 "Buradaki satıcılar gelen geçeni rahatsız ediyorlarmış, öyle olunca biz de yasakladık." İyi mi olmuş kötü mü, bilinmez ama meydanının ruhu zedelenmiş sanki. Sahaflar Çarşısı'nın bir kapısının açıldığı meydanda inler cinler top oynuyorlar artık.

İLK DEVLET KÜTÜPHANESİ

Meydanın bir köşesinde Bayezid Kütüphanesi yer alır. Bir zamanlar İstanbul Üniversitesi'nden yolu geçenler saatlerini, günlerini bu tarihi kütüphanede geçirmişlerdir. Devlet tarafından yapılan ilk kütüphane olan Bayezid Kütüphanesi'nde 500 binin üzerinde kitap, basılı eser bulunuyor. Görme engelliler için sesli kitap uygulaması yapılıyor. Restorasyon sonrası en iyi yapılar arasına girmiştir.  

TUĞRA VE 2 AYET

Meydanın yeniden onarılan merdivenlerini tırmanarak İstanbul Üniversitesi'nin görkemli kapısına yaklaşalım. Kapının en üst tarafında Sultan Abdülaziz'in tuğrası yer alıyor. Altındaysa Arapça yazılmış Fetih suresinin 1.ve 3. ayetleri. Sağ tarafında: "Biz sana apaçık  bir fetih yolu açtık" sol tarafında: "Seni kıymetli bir zaferle destekledik", ortasındaysa Daire'i Umur-ı Askeriyye yazıyor.

NAZİLERDEN KURTARILANLAR

Görkemli kapıdan girdiğinizde  ağaçlı uzun yol sizi karşılıyor. Kapıdan girer girmez solda dikkatlerden uzak  bir küçük  plaketle karşılaşıyorsunuz. Alman Cumhurbaşkanı Richard Weizsaecker'in bizzat gelerek açılışını yaptığı  29 Mayıs 1986 imzalı plaketi birlikte okuyalım:

"Devlet Başkanı Atatürk'ün öncülüğünde Alman öğretim üyelerine 1933-1945 yılları arasında kucak açan Türk milleti onun akademik kuruluşlarına Alman Milleti adına şükranlarımla."
Nazilerden kaçan önemli Alman hocaları Türkiye kabul etmişti, Alman hocalar İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde önemli dersler vermişler kürsüler kurmuşlardı. Dileyenlere o günleri yaşamış ünlü Alman hoca Prof.Dr.Ernst Hirschi'in Türkçe anılarını önerelim.

ÜNİVERSİTENİN SEMBOL SINIFI

Bahçede İstanbul'un her tarafından görülen yangınları gözetlemek için kurulan Bayezid Yangın  Kulesi'nin yanından geçiyorsunuz.  İstanbulluların hatırındadır. Hava güzel olduğu zaman kule mavi, sisli olduğu zaman sarı, yağmurlu olduğu zaman yeşil, hava karlı olduğu zaman kırmızı yanar.

İstanbul Üniversitesi'nin merkez binasını dolaşırken Hukuk Fakültesi'nin devasa l. sınıfına rastgeliyorsunuz. Bu sınıfın kürsüsünden Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Hüseyin Nail Kubalı, Prof.Dr.Türkan Rado, Prof.Dr. Ziya Umur bugün yaşı kemale ermiş hukukçulara seslendiler. Günümüzde üniversite giriş sınavlarının TV'deki yansımaları da  bu devasa sınıftan geçiyor. Hukuk'un avlusuna çıktığınızda tam karşınızda Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii tüm heybetiyle durmaktadır.
Bayezid Meydanı hiç güvercinsiz olur mu? Her daim sizi beklerler.  Bir avuç yem beklerler. Yeminizi atın sonra karar verin. Kumkapı'ya denize doğru eski bir mahalleye mi ineceksiniz; yoksa Kapalıçarşı'ya doğru mu yollanacaksınız; yoksa Mercan'a doğru mu yöneleceksiniz; yoksa Sahaflar Çarşısı'na dönüp yeni kitaplara mı göz gezdireceksiniz?

Yaren Top (İAHA)