İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Restorasyon ve Konservasyon Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İlknur Türkoğlu, depolarındaki bazı eserlerin ve restorasyonlarının yapıldığı konservasyon laboratuvarının taşınması ile gündeme gelen dünyanın en büyük müzeleri arasında gösterilen İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin tarihini ve önemini anlattı.

1 milyonu aşkın eserle, müzenin çok önemli bir kültür mirası olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, 19'uncu yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulduğunu ve 13 Haziran 1891'de ziyarete açıldığını dile getirdi.

İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin geçmişinin 1846'ya kadar dayandığını dile getiren Türkoğlu, “Osmanlı döneminde tarihi eserler Aya İrini Klisesi'nde depolandı, sonra müze olarak kullanıldı. Fakat müze yeterli gelmeyince eserler Çinili Köşk'e taşındı. Yine yeterli olmayınca ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey döneminde ünlü mimar Alexander Vallaury tarafından arkeoloji müzesi inşa edildi. Osman Hamdi Bey'in kazılarından çıkan eserler yeni müzeye aktarıldı. O dönem için çağının en önemli müzelerinden biri oldu. Ben de müzede, laboratuvarda eğitim aldım o nedenle anlamı büyük" diye konuştu.

Müzenin, atölyenin kültür mirası olduğunu vurgulayan Türkoğlu, “Müze açıldığından itibaren de içinde kazılardan çıkan eserlerin tamir edildiği, onarıldığı restorasyon laboratuvarı denilen bir alan oluşturuldu. O yıllardan itibaren burası yurt dışında eğitim alan uzmanların çalıştığı işleyen bir laboratuvar haline geldi. Bu atölye yeterli olmayınca 1930'larda Osmanlı'da 'saray fırını' olarak kullanılan 'has fırın' binasına taşınıldı. Atölyenin aynı zamanda okul olarak görülmesi lazım. Burada önemli uzmanlar yetişiyor, sürekliliği var" ifadelerini kullandı.

Atölye yine yeterli gelmeyince yeni bir taşınma olduğunu söyleyen İlknur Türkoğlu, “Darphane tarafında bir bölüm restorasyon laboratuvarı olarak kullanılmaya başlandı. 1995 yılında darphane binaları hem depo hem de restorasyon atölyesi olarak kullanılsın diye müze bünyesine dahil edildi. 2012 yılında ise aynı avlu içinde daha yeni bir binaya taşınıldı adı da 'merkez laboratuvarı' olarak biliniyor" dedi.

2019 yılında Topkapı Sarayı'nın Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı'na bağlandığını hatırlatan Türkoğlu, “Darphane'nin içerisinde Yenikapı kazılarından çıkan binlerce eser depolanıyordu. Müzenin kendi deposunda artık yer kalmamıştı. Şimdi darphanedeki eserlerin, merkez laboratuvarının Atatürk Havalimanı'na taşınacağı söyleniyor. Ama bu taşınma bağlamından koparacaktır" diye konuştu.

Yeni depo arayışından darphane binalarının kullanılması için hazırlanan projeyi hatırlatan Türkoğlu, “İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin depolarının yeterli olmadığı açıktır. Fakat bunun için hazırlanan bir proje vardı. Darphane binalarının depo olarak kullanılması planlanıyordu. Çünkü müzenin hemen karşısındaydı. Eserlerin, merkez laboratuvarının ve müzenin yakın olması gerekiyor. Müzeye gelen eseri tamir etmek için Yeşilköy'e taşıyacaksınız. Depoya ihtiyaç vardı ama bunun için hazırlanan darphane projesinin yürütülmesi daha doğru olur" ifadelerini kullandı.