Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), 2020’nin küresel turizm tarihinin en kötü yılı olduğunu açıkladı. Son 1 yılda pandemi ve kısıtlamalar nedeniyle seyahat edemeyen milyonlarca kişinin, 2021 yılında aşılama çalışmalarının giderek yaygınlaşmasıyla seyahat ve tatil konusunda harekete geçeceği öngörülüyor. Bu bağlamda sektörün, bu yıl toparlanmaya geçmesi bekleniyor.

Uluslararası yönetim danışmanlığı şirketi Simon-Kucher & Partners, salgın sonrası otel, turizm ve eğlence sektöründeki değişen tüketici alışkanlıklarını inceleyen bir araştırma yaptı. 2020’nin aralık ayında 25 ülkede 3 bin 500’den fazla kişinin katılımıyla yapılan araştırmanın sonuçları, öncelikle tatil amaçlı seyahat eden her 100 kişiden 71’inin önümüzdeki dönemde seyahat etmeyi düşünebileceğini ancak bazı koşulları olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 29’u seyahat için kendilerinin veya halkın çoğunluğunun aşı olmasını bekleyeceğini dile getirirken, yüzde 30 da seyahatle ilgili kısıtlamaların kaldırılmasının yeterli olduğunu söyledi.

Ekonomistler ve turizm sektörünün öncüleri ise otel, turizm ve eğlence şirketlerinin değişen tüketici alışkanlıklarına uyum sağlamaları ve 2021 ile 2022 yılı için gerekli hazırlıkları yapmalarının büyük önemini vurguluyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi’nden ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, “Tüm sektörler özelinde söylemem gereken bir şey var. Konjonktürel olarak ortaya çıkmış olan ciro artışları ya da tam tersi cirolarla ilgili sıkıntıları sanki ilelebet kalacakmış gibi düşünmesinler. Hesaplarını normalleşmeye göre düşünsünler. Burada en kritik karar, pandemi esnasında insanların edindikleri alışkanlıkları pandemiden sonra ne derecede devam ettireceğidir. Şu anda insanlar uçağa binmiyor diye arabayı, kendi özel araçlarını tercih ediyor. Salgın bittikten sonra insanlar uçağa binecekler. Uzak mesafelere otomobille gitmek çok mümkün değil” dedi.

Pandemide birçok kişinin son anda rezervasyonları tercih ettiğini belirten Alkin, “Bugünün olumsuz şartlarına bakarak, son dakika rezervasyon yapanlar şanslı oldu. Şu anda oteller son anda yapılan rezervasyonları kabul ediyor. Ancak bu alışkanlığın devam ettirileceği anlamına gelmiyor. Çünkü bir anda pandemi ortadan kalktığında, herkes evinde oturmaktan sıkıldığı için mümkün olacak ilk tatil anında bir yerlere gidecekler. O zaman da korkunç bir birikme olacak. O yüzden benim tüketicilere tavsiyem, 2022 için düşündükleri izin günlerini bir kenara yazsınlar. Gidebilecekleri yerlere, otellere baksınlar. İzinlerine 1 yıl kala, rezervasyon yapmaya başlasınlar” diyerek tüketicilere tavsiyelerde bulundu.

Seyahat talebi artan tüketicilerin en çok uçakları tercih edeceğini söyleyen Alkin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tüketiciler uçak biletlerini de ayırsın. Kimse uçak bileti bulamayacak, net söylüyorum. Çünkü hava yolları şirketleri, büyük ihtimalle, dünyadaki uçak sayılarını azalttılar. Şimdi o hangarlardan uçakları geri çıkaracaklar. Bu da epey uzun bir süreç. Aşırı talep birikmesi olacak fakat ilk etapta uçak arzı az olacağı için yetişmek pek mümkün olmayacak. Fiyatlar artacak, yer bulunmayacak ki şu anda bile böyle uçaklarda. Tüm bunlar oteller için de geçerli. Ancak bu tabloya bakarak oteller ve hava yolu şirketleri hemen kapasite genişlemesine karar vermesinler. İnsanlar yavaş yavaş üzerlerindeki ataleti atacaklar. Şimdi baktığımızda, 2022’ye doğru bile rezervasyonlar çoğalmaya başladı. Baya bir talep var. Araştırmadan gelen ortalamada yüzde 70 civarında evde oturan insanlar ‘ben artık bir tatile çıkayım’ diyor. Yani hem yerli hem yabancı turistin otelleri ve uçakları dolduracağı bir sezona gireceğiz. Bu demek değildir ki kurtulacağız. 2022 için de bu geçerli. 2023 yılında, turizm sektörü kendini toparlanmış gibi hissetmeye başlayacak. Yani daha çok uzun yol var.”

İstanbul Rehberler Odası Başkanı Sedat Bornovalı ise, “Hemen hemen sıfıra düşmüş olan seyahat talebinin artması kuşkusuz büyük bir sürpriz olmaz. Toplamda büyük bir risk var ve o riskin ortadan kalkması umudu mevcut. Bu nedenle de yüzde 71’in tatil amaçlı seyahat etmeyi düşünebilmesi çok olağan. Diğer yandan asıl yapmamız gereken diğer yüzde 29’u sorgulamak. Seyahat edecek kişiler evde veya kentlerinde kalmanın ruh haliyle tatile gitmeyi hatta normalin üzerinde masraf etmeyi kabullenebilir gibi görünüyorlar. Piyasa yeni fiyatlarla şekillendiğinde ailelerce geçen yılın ekonomik sonuçlarıyla birlikte yapılan değerlendirmeler ne yazık ki ertelenebilen bir ihtiyaç olan turizme hemen yeşil ışık yakmayabilir. Yine de tabii ki turizm endüstrisi bu yıl toparlanmaya geçecektir” diye konuştu

Tüketicilerin bir kısmının kalabalık ortamlarını özlediğini bir kısmının ise daha az kalabalık tatil beldelerini tercih etmek istediğini söyleyen Bornovalı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doğrudan irtibatta olduğum tüketiciler söz konusu olduğunda hem yurt içinden hem de yurt dışından yoğun talepler geliyor. Herkes ümit verici sözler duymak ve bunlara inanıp seyahate tekrar başlamak istiyor. Diğer yandan kimse tam eskisi gibi gezmek istemiyor. Tüketici mümkün olduğu kadar daha az kalabalık gezmek, hatta kendi tanıdığı kişilerden oluşan ufak, orta boy grupların dışına çıkmadan gezmek istiyor. Ayrıca yılın kısa süresinde kullanılan geri kalan kısmında atıl kalan tatil evlerine ilgi çok yoğunlaştı, hatta buralara tadilat yaptıran, artık kentten kaçıp daha sık buralarda kalmayı yeğleyeceklerini belirtenler de çok sayıda. Bu da alıştığımız biçimiyle tatilciye hizmet sunan sağlayıcıların birçok gelir kalemini elinden alabilecek gibi görünüyor. Tatil beldelerinde bu bireylere aileleriyle birlikte yeni deneyimler yaşatacak öneriler getirmek turizmin soluk alması açısından yeni bir niş oluşturabilir.”