Bugünkü yazımdaki ünlümüzü yeni jenerasyon bilmeyebilir. Ama hayatı film oldu. Onu bilmeyen de bence artık öğrenecek.

Acıların kadını olarak bilinen Bergen’i yazmak istiyorum. Bergen sadece 30 yıl yaşadı. Hayatını Halis’e duyduğu ‘ölümüne aşk’a adadı.

Tek isteği şarkı söylemekti. Halis’in kıskançlık krizleri buna izin vermedi. Önce yüzüne kezzap atıp güzelliğini aldı elinden, sonra tek kurşunla hayatını.

Bergen’in yeğeni Acıların Kadını için ;

“Bazen insanlar hiddetli sever, ölesiye sever, yaşadıkları kötü olaylar sevgisinden bir şey götürmez” demişti.

“Bambaşka bir hayatı olabilirdi. İlkokulu bitirir bitirmez konservatuvara girdi. Hem de sınavı birincilikle kazanarak. Asıl adı Belgin’di. Okulu hiç sevmedi. O sadece şarkı söylemek istiyordu. Kafasını karıştıran notalardan, her gün o kocaman viyolonseli tıngırdatmaya çalışmaktan çok sıkılmıştı. İlk aşkı Yalçın’dı. Taksi şoförü Yalçın. Ona zorla sahip olan Yalçın. Bir gün karşısına geçip, başkasıyla evleneceğini söyleyen Yalçın.

Belgin, aşkın ilk tokadını ondan yemişti. Yiyeceği tokatların yanında bu hiçbir şeydi elbet.”

Yeğeninin de dediği gibi hayat ona daha nice tokatlar atacaktı.

Bir döneme damga vuran şarkıcı Bergen'in hayat hikayesi tüm çıplaklığı ile beyaz perdeye taşındı. Acıların kadını Bergen’in unutulmaz yaşamı bu filmle beraber hafızalara kazınacak.

Bu filmde Bergen’in ne kadar eğitimli bir sanatçı olduğunu göreceksiniz. Sesi ve söylediği şarkılardaki çeşitliliğiyle ne kadar yetenekli bir sanatçı olduğunu öğreneceksiniz. Filmin içeriğine baktığınızda Bergen’in hayat hikayesi ağlamaklı bir film gibi gelebilir. Bu bile olması gerektiği kadar gerçekçi olarak beyaz perdeye yansıtılmış.


Bu film kesinlikle izlenir. Gerçek bir hayat hikayesi ve perdeye muhteşem bir şekilde yansımış. Oyuncuları ve oyunculukları söylemiyorum. Çünkü tek kelimeyle harikalar.

Bu film kaçmaz..

İyi seyirler dilerim.

Sevgi ve hoşgörü ile kalın …